Pandemi, tam kapanma derken ülkece delirmenin sınırlarını zorlarken Sedat Peker yetişti imdadımıza. Çıkar çatışması denen şey Youtube’da 7 bölümdür yayınlanıyor ve ülke meselelerine az çok kafa yoran herkesin kendince izlediği, yorum yaptığı bir diziye dönüverdi. Bu konuyu komplo teorisyenlerine bırakarak ben kendi gündemime geleyim: Erken seçim.
Malum, günlerdir herkes ‘Bu memlekette savcı yok mu?’ diye soruyor. Yargı bağımsızlığı denen şey 2010’daki referandum ile bittikten sonra kimsenin yargıya bir inancı kalmadı. E yeni ucube tek şahsım yönetimi de TBMM’yi ve onun denetleme fonksiyonları olan meclis araştırması, soruşturması, soru önergesi, gensoru gibi rejimin sigortası olan mekanizmaları ortadan kaldırdığı için geriye bir tek şey kalıyor: Erken seçim.
AKP’nin her yerden bombaları patlıyor haftalardır. Ekonominin durumu ortada! Tam kapanma denen rezaletle esnafın geldiği durum içler acısı! Her gün 300 kişi Kovid nedeniyle hayatını kaybederken aşı takvimini her gün değiştiren bir Sağlık Bakanımız var. Kendi kendine dezenfektan satan Ex-Ticaret Bakanı, kadına yönelik şiddetin tolere edilir sınırda olduğunu söyleyen bir Aile Bakanı…
Eski Başbakan’ın oğlunun ticari hayatı, eski ve mevcut İçişleri Bakanları’nın durumları, 90’ların siyasi cinayetleri derken bir Avrupa ülkesi olmadığımız aşikâr! Bu patlayan lağımı temizleyecek tek şey: Erken seçim. Bir kaç şey çok mühim bu konuda. Aman dikkat!
…
Takip eden okurlar anımsar. İmamoğlu ve Yavaş’ın tavşan aday olduklarını ve aday gösterilmeyeceklerini hep yazdım. Son gelişmeler iyiden iyiye Kemal Bey veya Meral Hanım’ı ittifakın adayı gibi gösteriyor. Çatı aday konusunda hem 2014’te hem 2018’de üşenmeyip Sayın Kılıçdaroğlu’na tek bir adayla iki turlu bir seçime gitmenin mutlak yenilgi olacağını bildirmiştim. Dönemin koşullarında dikkate alınmadı tabi. Bu seçimde de benzer riskleri görüyor ve ilk turda mümkün olan birden fazla adayla Erdoğan’ın karşısına iyi/kötü alternatif isimler çıkarmak gerekiyor. AKP gibi çok bileşenli bir siyasi yapıyı başka türlü zayıflatmak bana kalırsa çok riskli. Bunu ilerleyen haftalarda sıkça tartışacağız birlikte.
Anket firmaları hep ikinci turu soruyor seçmene. İkinci tura Yavaş-Erdoğan ya da İmamoğlu-Erdoğan yarışsa seçmenin tercihinin ne olacağı soruluyor. Bu ‘’farazi’’ soruya seçmen gerçekçi yaklaşmıyor. Bu ikinci tura kalmak için gerekli olan şey ilk turu sorgulamak. Yani ilk turda Erdoğan’a karşı kaç aday yarışırsa bu iş ikinci tura kalır sorusuna yanıt aramak lazım önce. Akşener, Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Gül, Babacan, İmamoğlu, Yavaş… bu denklemi değişik permütasyonlarla seçmene sorup ardından ya ikinci tur ne olur diye sormayı çok gerçekçi buluyorum. Eminim ilerleyen süreçte bu anketleri de göreceğiz.
İkinci konu, Erdoğan karşısına çıkan tüm adaylar ikinci tura kim kalırsa kalsın ikinci turda onun destekleneceğini ve muhtemel hükümet senaryolarını da yurttaşla paylaşmalılar. Kim CB Yardımcısı olacak, ekonomi bakanı, dışişleri bakanı nasıl belirlenecek sorularına seçmeni ikna edecek yanıtlar vermek gerekiyor. Seçildikten sonraki ilk 6 ay, ilk 2 yıl projeksiyonları nedir sorusuna çok yapılandırılmış bir yanıt vermesi lazım tüm muhalefetin.
Seçmen bıktı bunlardan. Evet. Ama siz ne sunuyorsunuz? İşte yurttaşın kafasındaki soru bu: Yapılandırılmış projeksiyonlar
Güçlendirilmiş parlamenter rejime nasıl geri dönülecek? İlk ve öncelikli işler neler? Ekonomik darboğaz ile ilgili yapılacaklar da? Bağımsız yargı ve temiz siyaset nasıl oluşturulacak vs vs. Tek bir aday çıkarmak ve 2 aylık bir seçim kampanyası bu defa da kurtarmaz hiç birimizi. Seçmen tüm muhalefetin planlı/projeli ve sadece seçim ittifakına dayalı olmayan bir birliktelikle bu işi hep birlikte nasıl çözeceğinize inanmak istiyor.
Son bir not: HDP’yi bu denklerimin dışında bırakarak seçim kazanacağına inanan varsa lütfen bu işe hiç soyunmasın!