Ben,iflah olmaz bir ‘sokak kızıyım’. Bazı sağlık sorunları ve zorunluluklardan dolayı eskisi kadar katılamasam da, sokağın gücüne, eylemliliğe inancını hiç yitirmeyenlerdenim. Geçtiğimiz Pazar günü bu inancım perçinlendi bir kez daha…
Hepimizin bildiği gibi kadın cinayetlerindeki artış akıl ve vicdan sınırlarını zorluyor. Eylül ayında 59 kadın katledildi. Bu bir kadın kırımı aslında. Böyle bir tablo karşısında hiçbir zaman sessiz kalmayan kadın hareketi, soluğu yine sokaklarda aldı.
Bu köşede, geçen yıl kuruluş müjdesini verdiğim, o gün bu gündür – bir takım eksiklerine rağmen- kadınları bir araya getirmeye ve mücadeleye dahil etmeye çalışan KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ oluşumu, ‘KADIN CİNAYETLERİNİ ACİL ÖNLE!’ şiarıyla bir kampanya başlattı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ nde finalini yapacak kampanyanın İzmir ayağının startı Pazar günü verildi.Karşıyaka İzban Durağı önünde toplandık;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin Anayasa ve yasalarında güvence altına alınan, tüm dinler ve ideolojilerce kutsal kabul edilen YAŞAMA HAKKI için! ÖLMEMEK için! Bir kadının daha çocuğunun gözünün önünde öldürülmemesi için ordaydık.
Etrafımız polislerle sarıldı. Etten bir duvar örüldü. Adeta ablukada idik. Çok öfkelendik. Sesimizin duyulmasını, gelip geçenlerin bizi görmesini engellemeye çalıştılar. Ama başaramadılar. Çünkü biz o kadar çok ses çıkardık ki… Hem öfkemiz hem isyanımız o kadar güçlü idi ki, etraftan kadınlar yanımıza geldiler. (Torunlarıyla gelen bir teyze favorim) .Bizimle birlikte slogan attılar. Eylem sonrası gördüğü şiddeti gözyaşları içinde anlatanlar oldu.Anlatılan hepimizin hikayesiydi. Hatta bir genç adam polislerin yanına gelip, bir kadını işyerinde ölümle tehdit eden bir adamı göstererek müdahale etmelerini istedi. Polisler her iki tarafı da karakola götürdüler. İşte tam da bunun için buradayız, dedik. Eğer kadın korunursa öldürülmez.
Biz YAŞAMAK İSTİYORUZ! Artık bir kişi daha eksilmemek! İmkansız mı? Hayır.
*‘İddia ediyoruz; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulanırsa, yeterli sığınak, kadın danışma/dayanışma merkezleri, tecavüz kriz merkezleri açılırsa, toplumsal cinsiyet eşitliği tanınırsa, kadınların ekonomik hakları güvence altına alınır ve sosyal politikalar aileye bağlı olmaktan çıkarılırsa, toplumda şiddeti ‘karı-koca arasına girilmez’ diyerek yok saymak yerinemüdahale etme yaklaşımı yaygınlık kazanırsa kadın cinayetleri önlenir.’
Sokak bir kez daha gücünü gösterdi.Gerek polis ablukasının içindeki bizler gerekse izleyenler, alkışlayanlar, sloganlara eşlik edenler, elinden tutan adam sürükleyerek yanımızdan uzaklaştırırken mahcup bir gülümseme ile bizi selamlayanlar, hepimiz birbirimize çok iyi geldik. Kim ne derse desin, ‘Kadın kadının kurdu değil, yurdudur!’ Hayatlarımıza sahip çıkmak için sokakta buluşalım!
*Kadınlar Birlikte Güçlü’nün tüm iller için hazırladığı ortak basın metninden.