Denizler, Mahirler, İbrahimler; her dilden, renkten, ulustan, inançtan, milliyetten Türkiye halklarını özgürlük, bağımsızlık, demokrasi mücadelesine katmak için yola çıktılar.
Deniz Gezmiş idam edildiğinde, Hukuk Fakültesi öğrencisiydi. Henüz 25 yaşındaydı. Sekiz kez tutuklandı. Kısa ömrünün 937 gününü, demir parmaklıkların arkasında geçirdi.
Yusuf Aslan 25, Hüseyin İnan ise 23 yaşındaydı.
Kısa yaşamlarında en hızlı koşu ile halkları mücadelesine katmaya devam ediyorlar. Okulu seven, derslerinde en başarılı öğrenciler arasında yerlerini almışlardı. Birden çok yabancı dil bilenleri vardı. Okumayı, araştırmayı, tartışmayı seviyorlardı.
Marx’ı okudular, Engelsi’i okudular, Atatürk’ü okudular.
Platon, Hallac-ı Mansur, Friedrich Nietszche’i okudular.
Siyaset bilimi üzerinden araştırmalar yaptılar. Tarım, sanayi, hayvancılık üzerine çalışmalar yürüttüler. Uluslararası devrimci hareket ile dayanışma sergilediler. Filistin’e giderek halkların bağımsızlığına canları pahasına destek sundular.
- Ekonomik ve siyasal alanda tam bağımsız Türkiye istediler.
- Milli sanayi, milli hayvancılık, milli tarım istediler.
- Parasız özerk, bilimsel eğitim istediler
- Parasız sağlık hizmeti istediler
- Barınma, beslenme, ulaşım… hakkı sosyal devlet istediler
- Türk, Kürt, Laz, Gürcü… tüm ulus inanç ve milliyetlerin kendilerini ifade ederek, farklılıklarına hoşgörü göstererek birlikte yaşanmasını istediler.
- Düşünen, soran, sorgulayan, tartışan, üreten gençlik istediler.
- Yaşamın her alanında cinsiyet ayrımcılığına karşı durarak, kadın erkek ayrışmasına karşı kadınların özgür birey olmalarını istediler.
- ‘Yanke Go Home’ sloganları ile Amerikan askerlerini Dolmabahçe’de denize döküp 6. Filoya meydan okudular.
- Bilimsel eğitim, bilim, sanat istediler.
- Kapitalist, emperyalist sömürü ve faşist saldırılara, işgallere, talanlara karşı Bağımsız Türkiye istediler.
Kısaca bahsettiklerimden Kısaca bahsettiğim mücadelelerinin içeriğinden dolayı denizler idam cezası aldılar. Denizlerin idam cezasının kaldırılması, Denizleri zindanlardan kurtarmak İsteyen Mahirler, Sinanlar katledildiler. Denizlerin mücadelesini kendi perspektifi ile sürdürmek isteyen İbrahim Kaypakkaya işkencede öldürüldü.
Denizlerin işçi, emekçi yoksul halklar için ışıklaşarak büyüyen mücadelesinin 12 Mart darbesi ile bastırılması ve sonrasında TÜSİAD'ın kurulması tesadüf değil. 12 Eylül darbesinden sonra sendikaların kapanması hiç tesadüf değil.
Bu darbeler, bu idamlar bu katliamlar küresel sermayenin pervasızca denizleri, ormanları, tarım alanlarını, akar suları talan etmeleri içindir.
Bu karşı saldırı milli üretimin, ulusal kalkınmanın, kardeşçe yaşamın, eşit paylaşımın ortadan kaldırılıp din, ulus, mezhep, ulus milliyet olarak halkların kutuplaştırılmasındandır.
Denizlerin bitmeyen yürüyüşü devam ediyor
Tarih süreci organik birikimlerini yenileyerek sürekliliğini sağlıyor.
Denizler, Türkiye halklarının refahını hedeflediler.
Denizler, Türkiye halkları için: Ekonomik ve siyasal olarak tam bağımsız Türkiye’yi hedefler.
Denizler, Türkiye halkları için: Türk, Kürt, Arap, Çerkez… her ulustan, milliyetten insanların birlikte yaşamını hedefler.
Denizler, Türkiye halkları için: Farklılıklara hoş görü göstererek, ortak değerleri güçlendirmeyi hedeflediler.
Denizler, Türkiye halkları için: Parasız sağlık, parasız eğitim, sosyal devleti hedeflediler.
Bu gün, Deniz, Mahir, İbrahim ve Sinan, Hüseyin, Yusuf isimlerini kendi isimleri yapanlar dünya ülkelerinde yaşatılıyorlar.
Denizler yaşıyor!
Denizler İzmir’in dört bir yanında ilçe belediyeler ve İzmirlilerce anılırken, anıtlaştırılırken
- Denizlerin idam kararını veren mahkeme başkanı anımsanmıyor.
- Denizlerin idamını alkışlayan TBMM üyeleri anımsanmıyor, anılmıyorlar.
İzmir’de üç fidan anıtları
Karşıyaka, Bayraklı, Narlıdere’den sonra Güzelbahçe Belediyesi üç fidan anıtını 6 Mayıs 2022 günü Denizlerin yolundan yürüyenler ile açtı.
Denizlerin sesini sesine katanlar ile yürüyüş sürüyor. Denizler bugün gençliğin elinde bayrak, dillerinde slogan, tişörtlerinde gururla taşıdıkları simge.
Öğrenci, işçi, emekçi, gençlik, kadın mücadelesinde rehber olarak yaşıyor yaşatılıyor.
Ali Elverdi nefes borusuna kaçan yemek ile boğularak can verdi.
Kenan Evren’in cenazesine yakınları dâhil utançtan katılan olmadı.
Denizlerin sürdürülen mücadelesi ile anılıp, anıtlaşanlar ve anımsanmayanları tarih, gelecek nesillere not ederek kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
Sonuç olarak
Denizleri anmak: Sadece kahramanlıklarını anlatmak, adlarına yakılan türküler ile efkâr dağıtmak, öfke bastırmak olmamalı.
Denizleri anmak: Denizleri anlamak, Deniz olmak gerek. Denizler ilahi bir güç değillerdi. Her insan aynı tutumu sergileyerek mücadele içinde öne çıkarak Deniz, Mahir, İbrahim olur.
Tıpkı: Erdal, İmran, Elif, Ali Şebnem gibi .
Denizler, okudular, tartıştılar, konuştular, fikirdaşları ile yoldaş oldular. Mücadelenin sürdürülmesi için inançlarını, dirençlerini, kararlılıklarını her alanda bilim ile bütünleştirerek yürüdüler. Yürüyüşleri bitmedi. Bitmeyen yürüyüş devam ediyor, devam edecek.
Hadi hayırlısı…