HÜRRİYETE DOĞRU
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikce
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin,
Şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar,
Donanmalar mı?
Heeey
Ne duruyorsun be, at kendini denize:
Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, Her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere...
Bıçak kemiğe dayandı dedin… Böyle çıktın yola.
Bir parti lideri olarak değil, yurttaş Kemal olarak…
Ve ‘tek başıma çıkacağım’ dediğin yolda, yalnız bırakmadı seni halk, yurttaşlar, adalete ve özgürlüklere susayanlar…
Adalet’e doğru attığın emin adımlarda, elinde ki ‘Adalet’ pankartını sımsıkı tutuşun, umut verdi milyonlara.
Son bir damlaydı aslında bardaktaki suyu taşıran..
Mevzu sadece CHP’li bir vekilin tutuklanması değildi.
Esas mevzu, hukukun, yargının artık ‘adamına göre muamele’ eder duruma gelmiş olmasıydı.
Yargının artık siyasi iktidarın arka bahçesi konuma getirilmiş olması ve Adalet’in sadece mahkeme duvarlarında yazan bir kelimeden ibaret hale getirilmiş olmasıydı.
Defalarca kürsüde haykırdın. Adalete olan güveni zedelemeyin diye. Olmadı.
Artık Türkiye’de Adalet üzerine kürsüde sarf edilecek cümleler kalmamıştı.
Türkiye’de adalete, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına dair zedelenmişlikleri telafi edecek, halka umut verecek cümleler tükenmişti.
Bir partinin genel başkanı olarak aldığınız kararı 14 Haziran gecesi açıkladınız.
14 Haziran akşamının ertesinde yürüyüş için ilk adımı attığında artık ülkesi için bir şeyler yapmak için çabalayan, gelecekten endişe duyan bir yurttaş, bir baba, bir dede idin.
Sadece parti örgütüne değil, size oy vermemiş, yıllardır CHP’nin kapısının yakınından geçmemiş birçok kesime bir umut, bir hareket getirdiniz.
Bu eyleme karşı çıkanlar olduğu kadar, harekete geçmek için geç kalındığını söyleyen eleştirilerle de karşılaştınız.
Ama aslında önemli olan Adalet talebinin bugün halkta nasıl bir yankı bulduğuydu.
Zorlu yolları, sıcağa, yağmura rağmen yılmadan devam ettiren siz ve arkanızdan gelen binler, yüzbinler ve milyonlar ülkedeki Adalete olan susamışlığın bir belgesiydi.
Görmek istemediler. Küçümsemeye çalıştılar. Ama aslında mesajı almışlardı.
Çünkü çok masumane ve herkes için çıktığınız bu yolda milyonlarla buluştuğunuzda alanda sadece partilileriniz yoktu.
Hayatının bir yerinde Adalete gereksinim duymuş ya da gelecekte Adalete ihtiyacı olduğunu düşünen milyonlar vardı. Aslında herkes vardı.
Sadece hukuk karşısında adalet istemiyorlardı. Ekonomide, sosyal hayatta, toplumsal hayatta, eğitimde, dinde, sağlıkta, kültürel hayatta… Her yerde, herkes için Adalet talebini haykırıyordu milyonlar.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, söylediğiniz gibi; “9 Temmuz yeniden doğuş, yeni bir umut…”
Omuzlarınızda ki yük her zamankinden daha da ağırlaşmıştır.
Asıl yürüyüşünüz 9 Temmuz sonrasıdır. Size inanan, size güvenen, binler, milyonlar ile.