8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü..
Aslında başlangıçta uzun çalışma koşulları, düşük ücretler, emeklerinin sömürülmesine karşı ABD’de dokuma işçisi kadınlar greve başladı.
Yıl 1857..
Ancak o zamanlardan bu zamanlara pek de değişmeyen bir şey oldu.. Polisler kadınlara saldırdı.
İşçiler fabrikaya kilitlendi. Ardından çıkan yangında 120 kadın işçi hayatını kaybetti.
26-27 Ağustos 1910 tarihinde Kopenhag’da düzenlenen 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında 8 Mart 1857 anısına getirilen 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisi oybirliğiyle kabul edildi.
Türkiye’de ilk kez 1921 yılında kutlandı.
1975 yılında Birleşmiş Milletler ’in de 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak kabul etmesiyle her yıl bir tema ile kutlanmaya başlandı.
Türkiye’de ise kadınlar gününün aslında anlamı büyük.
Bir ülkenin bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesinde en ön safta yer alan, gözünü kırpmadan bugünlerimiz için hayatını ortaya koyan kadınların, anaların evlatları, torunlarıyız.
Halide Ediplerin, Nezahat Onbaşıların, Şerife Bacıların, Kara Fatmaların, Halime Çavuşların, Hafız Selman İzbelilerin, Gördesli Makbulelerin, Çete Emir Ayşelerin, Tayyar Rahmiyelerin, Ayşe Hatunların ülkesi için gösterdikleri cesaret bu toprakların kadınlarının gücünün örneğidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de kadınlarımıza verdiği önem hep hatıralarda hep rehberimizdir.
“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üzerinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını “ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim” diyemez.
Erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Memleketin mevcudiyet vasıtalarını hazırlayan kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olmaktadır. Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan önceki harplerde, milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır.
Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulâtı pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin mühimmatını taşıyan, hep onlar, hep o ulvi, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.
Dolayısıyla hepimiz bu büyük ruhlu, büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyen taziz ve takdis edelim.”
“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir.”
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”
“Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!”
“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
1920li ve 1930lu yıllarda kurtuluş mücadelesinde ve yeni bir ülkenin inşasında her şeylerini ortaya kadınlar için böyle öngörülü, böyle ilerici düşüncelere sahip olan ve bunu eylemleri ve aldığı kararlarıyla her zaman ortaya koymuş olan bir liderin zamanından 2018 yılına geldiğimizde maalesef bu güzel ve onurlandırıcı cümleleri kurabilmek oldukça zor.
Günümüzde kadınlarımızın en çok haykırdıkları şey kadına şiddet ve istismar.
21. yüzyılda dünya kadınların siyaset, toplum ve ekonomideki görünürlüğünü tartışırken, maalesef ülkemizde kadına karşı şiddeti, cinayeti ve kadına ve çocuklarımıza istismarı tartışıyoruz.
2018 yılı başlayalı iki ay oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuna göre Ocak ayında 28 kadın, Şubat ayında ise 47 kadın öldürüldü.
2017 yılı verisi ise çok daha can acıtıcı. 2017 yılında 409 kadın öldürüldü, 387 çocuk istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Ve ne yazık ki bu rakamlar her bir sene önceki veriler ile karşılaştırıldığında sürekli bir artış seyri göstermekte.
Türk kadınlarına 1934’te verilen seçme ve seçilme hakkı, Suudi Arabistan’da 2015 yılında tanındı. Memnuniyetle karşıladık.
Suudi Arabistan’da kadınların araç kullanmalarına izin verildi. Memnuniyetle karşıladık.
Tüm bunları temelleri kadınların da emeği ve gözü pekliği ile atılan bu Cumhuriyet kadınlarımıza yıllar öncesinde tanımışken geldiğimiz noktada maalesef ülkemizde kadınların hak ettikleri değeri aldıklarını, gördüklerini ve hak ettikleri yerde olduklarını söylemek son derece zor.
Ortadoğu otokrasilerinde kadınlara tanınan haklardan memnun olunduğu bir dönemde, kadını bir obje yerine aktör olarak görmeyi başaramadığımız sürece de 1930lu yıllardan ileri gittiğimizi söylemek mümkün olmayacaktır.
Bir de önemli olan bir nokta daha var. Kadınlara atfedilen önemi sadece 8 Martlarda hatırlamak da bir arpa boyu yol almak için çok senelerimizi daha harcamamıza sebep olacaktır..
Bugün ülke nüfusumuzun yarısını kadınlarımız oluşturmaktadır. Bugün izlediğimiz ve okuduğumuz haberlerde ya kadına şiddet ya da kadına karşı cinsel istismarı konuşmaktayız. Bundan kurtulmalı ve bir gerçeğin artık farkında olmalıyız. Her ne durum içindeysek bilinmeli ki, bunun kurtuluşu ancak ve ancak kadın ile mümkündür. Fakat kadına hakkettiği değeri vermeliyiz demiyorum, onlara sadece gölge etmeyelim ve engel olmayalım yeter, onlar zaten en iyisini yapar, diyorum.
Önümüzde 2019 Genel ve Yerel seçimleri mevcut. Siz bu seçimi erkekler mi alacak sanıyorsunuz? Öyleyse bilin ki yanılıyorsunuz.
2019 seçimlerinin kazandıranı kadınlarımız olacaktır.