-Miş’li geçmiş zamandan gelenler, -mış’lı yaşamlarına devam ederler.
12 Eylül 1980 cuntasının Türkiye halklarına verdiği hasar sonrası “kalite kontrolde defolu çıktılar.” Toplumsal muhalefetin güçlü olduğu dönemde rehavete kapılıp devrimci saflarda yer aldılar. Darbe günlerinde günah çıkararak salavat getirdiler. Solculuktan kalan kırıntı bilgileri ile mezhepler içinde önderlik hamleleri yaparak, kişisel çıkar arayışlarına başladılar.
Bu yazımda kendilerine yer açmak için Alevi mezhebi içine sızan sol döküntülerin tahribatlarını özetlemeye çalışacağım.
Sol siyasi düşünceden dökülenler:
- Kendilerini solcu olarak ibraz ettiler.
- Sosyalist olduklarını iddia ediyorlar.
- Devrimci gelenekten geldiklerini savunuyorlar.
- Mezhep önderlerini dönemin devrimcileri ilan ediyorlar.
- Kendilerini ilerici aydınlar olarak tanımlıyorlar.
- Alevileri kendi kapsama alanı içinde çevirim içi göstererek resetleyip, ilerici konuma getirdiklerini beyan ediyorlar….
Alevileri gerici mi ki, sen sapkınlığın ile ilerici yapma görevi üstleniyorsun?
Ülke yönetimlerini hedeflemeyen, demokratik hak ve özgürlüklerden yana olan, farklı inançlara hoşgörü gösteren inançlar ilerici veya gerici olarak ayrıştırılır mı? Bunlar inanç kurumlarıdır. İnançlarının ön gördüğü şeklide yaşam sürerler. Geçmiş sol düşünceden kalma bilgi kırıntılarınız ile mezhepleri formatlayarak evrimleştirme sizin haddinize mi? Bu sorumluluğu nereden alıyorsunuz?
Madem ilericiydiniz, devrimciydiniz… Neden ilerici, devrimci, sosyalist, komünist mücadele içinde tutunamadınız. Madem ilerici yaşam güzeldi, Alevi inancının haklarını ilerici platformlar içinde savunmuyorsunuz?
Savunamazsınız.
Sizin meseleniz: Alevi inancının meselesi değil.
Asıl meseleniz: Kendi korkaklığınızı, bilgisizliğinizi, düşkünlüğünüzü, sapkınlığınızı gizleyecek şemalar çizip, projeler yapıp, kişisel menfaat sağlama. Kendi doğallıkları içinde inançlarını yaşayan Alevileri sahte söylemlerinizle Kerbela cehennemine çekme girişiminiz, Alevi Partisi kurma çabanız…
Alevi inancına:
Zarar verdi.
Zarar veriyor.
Zarar verecek.
- 12 Eylül 1980’de başlayan tsunami öncesi ağa babalarınızın kanatları altına tünediniz.
- İdeallerinize direnç gösteremeyerek, kıyıya sürüklendiniz.
- Yalvarışlar, pişmanlıklar, aman dileyerek, yoldaşlarınızı cellatların önüne atıp düze çıktınız.
- Sonrasında, utanıp sıkılmadan tsunami enkazdan ganimet toplamak için Alevi mezhebini ilerici yapacağız diye yarışıyorsunuz.
EVRİMLEŞENLER!
Cunta dönemi öncesi sol, sosyalist örgütlenmeleri çevresinde her türden gericiliğe, ötekileştirmelere, ayrışmaya, çatışmaya karşıydınız. Halkların farklı inançlarına hoşgörü göstererek bütünleşip mücadele ederek birlikte yaşamını savunuyordunuz. Sloganlar atarak, ajitasyon çekerek destek veriyordunuz. Bugün kişi olarak inanmadığınız mezhepçilik üzerinden mezhepleri kullanarak siyasi partilerin kapılarda paspas olup, toz bezi görevi için atama bekliyorsunuz.
Sol sosyalist düşünceden koparak Cami’ye giden gerici, Cemevi’ne gidenler ilerici mi oluyor?
Hem mezhepçi olup hem ilerici devrimci olmak, ülke yönetimini almayı hedefleme hangi bilimsel verinin tanımıdır?
Mezhepleri, inançları temsil eden demokratik bir ülke teorisini hangi bilimsel yöntemler ile geliştirdiniz?
DÜŞÜNCELER DEĞİŞEBİLİR
Sosyalist düşünceden vazgeçen insanlar; Cami, Cemevi veya başka bir mezhep içinde elbette yer alabilirler. Mezhebin dokusuna uygun yaşam sürerler. Buna kimsenin itirazı, söyleyecek sözü olmaz, olmamalı.
Mezhepçilik yaparak, mezhepleri ilericilik kazandırma mantığı sağlıklı bir insan mantığı olur mu?
Sosyalistler, devrimciler, ilericiler halkların inançlarını özgürce ifade etmelerini savunuyorlar. Bunları savunmak için Alevi, Sünni, Şafi… olmaya gerek var mı?
Alevi inancı içinde yaşam süren halkların hak ve özgürlüklerini desteklemek için senin yol göstermeme gerek yok. Alevi halkı Kerbela direnişi ile yolunu belirledi.
Sen ise: 12 Eylül’de yaşanılan Kerbela zulmüne teslim olmuş, kopmuş, kaçmış, sinmiş..., düşkünsün.
Aleviler size: “Gölge etme başka ihsan istemem senden” diyorlar.
İlericiyiz diyerek, gerici tutum sergileyen düşkünler.
İlericilik yapacağız diye içine girdiğiniz Alevi inancını, dergahlarını lime lime ettiniz.
Örtücülükten gelen yapınız ile Alevi örgütleri kurdunuz. Yönetimleri kaybettiğinizde bir başka örgütlenme senaryoları hazırladınız. Alevi inancı değerlerinden kopararak, örgütlülüğünü hallaç pamuğu gibi attınız.
Gittiğiniz yol: Yezit’in, Mervan’ın, Muaviye’nin yoludur.
Alevi inancını yaşayanların duyguları üzerinden siyasi partiler içinde yönetimlere girdiniz, Milletvekili, Belediye Başkanı oldunuz. Olamayanlarınız Alevi toplumu içinde karşılığınız olmamasına rağmen partiler ile Alevi toplumu üzerinden pazarlıklar yapıyorsunuz.
Ortamı boş bulduğunuzda: Kendinizi idam edilen devrimcinin koğuş arkadaşı olarak anlatıyorsunuz. İşkenceden ölen devrimcinin okul arkadaşı oluyorsunuz. Mücadele önderlerinin yoldaşı oluyorsunuz. Kahramanlık destanları yazarak okuyor, yalnız kaldığınızda “ben kimim?” sorusunu kendinize soruyorsunuz.
Bu biçare halinizden utanmayıp, Alevi toplumu içinde karşılığınızın olduğunu söyleyerek, oy potansiyelinizi deklare ederek siyasi partilerde mevki, makam arıyorsunuz.
Alevi inancına zarar veriyorsunuz
Dört kapı, kırk makam içinde kendi mezhebi inancını sürdüren Alevilere en az yezit, Ebü Süfyan…, kadar zarar verdiniz.
Eline, beline, diline, inancına sahip olmayan sizler: KENDİ ÖZÜ İLE İNANCINI YAŞAYAN ALEVİLERİ “İLERİCİ YAPACAĞIZ“ gerici söylemler ile Alevi mezhebini özünden kopardınız. Sosyalist, komünist, devrimci…, tonlamalar katarak Alevi mezhebinde yaptığınız tahribatları devam ettirmenize Aleviler fırsat vermemeli.
Ebü Süfyan’dan ne farkınız var?
- Alevi inancını benimsemeden, İrşat cemi içinde nasıl yer alıyorsun?
- Beynin, bedenin, ruhundaki kirliliği Koldan kopma cemi temizler mi?
- Hangi ahlaki tutumun ile Musahiplik cemine kabul ediliyorsun?
- Hangi ahlaki yaşamın ile Görgü cemine giriyorsun…?
Yunus Emre’den:
Miskin Âdem oğlanı, nefse zebun olmuşdur
Hayvan canavar gibi, otlamağa kalmıştır
…Hergiz ölümün sanmaz, ölesi günin anmaz
Bu dünyadan usanmaz, gaflet önin almışdur…
Hadi hayırlısı….