Geçen hafta bugün tüm dünyada iki önemli gün için kutlama ve anma yapıldı. O nedenle bu haftaki yazımda biraz bu konulara dokunmak icap etti. Ama başka pencerelerden…

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kutlu olsun mesajları, renkli renkli çocuk görselleri ile sosyal mecralar başta olmak üzere hamasetle kutladık çocukların bu gününü. Çocuğun hakları insan haklarıdır, çocuk haklarıyla vardır diye ekledik büyük büyük lafları ardı ardına. Ama ben en çok, otizmli çocukların, engelli çocukların, LGBTi+ çocukların haklarını kutlamak ve bunlar üzerine politika geliştirmeyi önceleyen yazılar/sözler aradım medyada. Ya bana denk gelmedi ya da gerçekten kimsenin gündemine girmedi bu “ötekileştirilmiş” çocuklar.

...

Doğdukları günden beri öteki olan bu dünya güzeli çocuklar, başta ailede öteki muamelesi görür hep. Farklıdır çünkü. Bilerek ya da bilmeyerek farklı davranışlara, sözlere maruz bırakılır hep. Büyüdükçe, oyun çağına geldikçe bu farklılık sokağa taşar. Parkta, mahallede, kreşte (tabi kreş gibi bir imkanı varsa ailenin) bu farklılıkları yüzlerine vurulur her fırsatta akranları, öğretmenleri, komşuları tarafından. Okul sırasında ellerini nereye koyacaklarını bilemez, korkudan, utanmaktan akıllarından geçeni söyleyemez, taleplerini asla iletemez.

Yaş büyüyüp ergenliğe gelince, bu kez onlar da iyice anlar kendilerinde bir “fark”lılık olduğunu, yaşıtlarına benzemediğini. Kaçmak, kurtulmak ister hep. Hep köşelere atar kendini. Korumaya alır bünyeyi, zihni, düşünceyi.

Tüm bu karmaşa içinde, eğitim hayatında başarılı olursa sıyrılır aralardan ve üniversite eğitimine erişir. Bu kez zorluklar daha da katlanmıştır. Şimdiye kadar genellikle acınan bu örselenmiş çocuklar bu kez de rakip olarak görülmeye başlanır eşitlerince. Artık, alternatif olarak sunma/sunulma sırası gelmiştir. Ama o yine ötekidir.

İş hayatı başlayınca, akran zorbalığı azalır. Yok olmaz ama azalır. Ayrıca, o da artık alışmıştır buna. Sistemin yakıcılığı daha öne çıkar artık. Zorbalık rolünü hayat, artık patrona, müdüre, amire vermiştir. Hak ettiği maaş, terfi hiç bir zaman gelmez. Aynı yeteneklere sahip olduğu halde başka bir çalışma arkadaşı ona göre her zaman daha iyidir, tercih edilendir, rütbe verilendir. Çünkü o ötekidir.

İşte, gecikmiş bir kutlama ve selamlama ile “öteki” çocukların Dünya Çocuk Hakları Günü kutlu olsun en çok. 20 Kasım'da da hatırlamadığımız bu çocukların haklarını onlar kadar önemseyen vicdanlı çocuklar yetiştirmek, umarım bu topluma nasip olur. Umarım, vicdanlı arkadaşları olur hep bu güzel çocukların. Umarım, hayatı onlar adına kolaylaştıracak birileri hep olur yanlarında. Umarım, bu hayat bu yoldaşlığı yapmalarına izin verir.

20 Kasım'ın ikinci anlamı ise Nefret Suçu Mağduru Trans Bireyleri Anma günü olmasaydı. Çok az insanın, kurumun aklına geldi bu günde transları anmak, nefret suçu ve cinayetlerine dikkat çekmek. Neredeyse sadece LGBTi ve kadın örgütleri tarafından anılan translar 20 Kasım'da da birkaç satırlık hamasetin ötesine geçemeyen bir gündem oldu bizler için.

Öldürülen, yakılan, vahşice vücutları parçalanıp bir ormana bırakılmış translara karşı işlenmiş onca insanlık suçunu bile görmedik yine.

Peki ya intihar edenler?

Öteki çocukların büyüyüp belli bir yaşa gelmiş olanları, istihdam, sosyal güvence, sigorta vs haklarına erişemiyor maalesef bu ülkede. Bu nedenle sağlık hizmetlerine ulaşamayan, düzenli bir gelire sahip olmadığı için barınma, seyahat, ulaşım gibi en temel anayasal haklarından faydalanamayan translar intihara sürükleniyor günümüzde.

En temel insan haklarına ulaşamadıkları için intiharı bir çıkış yolu olarak seçmeleri, o insanlara karşı hep birlikte işlediğimiz bir nefret suçu değil de nedir?

Haftalardır, siyanürle intihar eden aileleri konuşuyoruz. Ama 20 Kasım’da bile intihar eden transları konuşamadık.

1 hafta sonra bile olsa bu pencerelerden bakalım bu toplumun “öteki” çocuklarına. Ve her birimiz düşünelim bir anlığına: Ben ne yapabilirim?

Vicdanınız size gerekli cevabı verecektir.