“Aramızda kitaplar ve kitapseverlik üzerinden oluşan derin bir bağ var. Türkiye’nin neredeyse her şehrinde benim tasarladığım mührün süslediği kitaplarla dolu bir kütüphanenin olduğu ‘yuva’, benimse misafir olacağım yüzlerce ev var. Bunu bilmek mutlu ediyor beni” diyor Yudum Yudumiş. Ekslibris sanatçısı. Kişiye özel tasarımlarıyla, mühür sahibinin kitaplarına kendi özel imzasını atmasını sağlıyor. Sonsuza kadar saklanacak bir sanat eserinin sadece sizin için tasarlandığını ve bu tasarımın sizin özel imzanız olduğunu hayal edin ve bunun size verdiği haz duygusunun yarattığı mutluluğu...
Latince bir deyiştir ve kitap kapağının iç tarafında, ilk sayfasında bulunan kitap etiketidir. Üzerinde istenilen konuda resimler bulunan bu küçük baskı etiketler kitap sahibinin adını taşır ve kitabın kime ait olduğunu belirler. Kitabin yitirilmesini engellemeyi ve ödünç verildiğinde, kitabın geri dönmesini amaçlayan bezemeli etiketlerdir. Ekslibrislerin M.Ö. 600 yıllarında yaşamış, kültür ve sanata büyük önem veren Asur Kralı Asurbanipal zamanından kaldığı da söylenmektedir. Ekslibris’in en eski örneği Mısır Kralı III. Amenhopsis’in kitaplığına kadar gidiyor. M.Ö. 1400 yıllarında açık mavi renk fayans üzerine yapıldığı ve papirüs rulolarını koruyan ağaç sandıklara takıldığı biliniyor. Kağıt üzerine yapılan ilk örneklerden biri ise 1450 yıllarında "Igler" (kirpici) takma adıyla bilinen Alman papaz Johannes Knabenberg için yapılan ve çayırdaki çiçeği ısıran bir kirpinin resimlendiği ekslibristir. Gutenberg'in matbaayı icat etmesinden önce kitaplar elle yazılıyordu. Sadece kilisenin ve prenslerin ellerinde bulunan değerli el yazması kitaplar, matbaa sayesinde eğitim görmüş kişilerin de eline geçmeye başlar. Bu basılı kitapları, hırsızlıktan ve kaybolmaktan korumak için özel bir mülkiyet işareti koyma gereği doğunca ekslibrisler ortaya çıkıyor. 19.Yüzyılda basılı kitapların ulaşılabilirliğinin artmasıyla ekslibrisler ayrıcalıklı seçkin sınıfın dışında halk tarafından da kullanılmaya başlanıyor. İlk önce soyluluk armaları olarak tasarlanan ekslibrisler, daha sonra sipariş veren kişilerin meslekleri, kişisel özellikleri, sosyal sınıflarını yansıtan basit mühürlere, damgalara dönüşüyorlar. Mimari figürler, küçük melekler, çiçekler, şatolar, mekan betimlemeleri, deniz kabukları, sarmal çiçekler gibi sonsuz uzanan çeşitlilikte tasarlanan mühürler toplumun büyük ilgisini çekiyor. Böylece 1891’de Londra’da ekslibris koleksiyonculuğu keşfedilince ilk dernekler kuruluyor. Günümüzde ekslibrisler bütün dünyada kabul gören ve çok sevilen bir sanat dalı haline geliyor.
Türkiye'de ekslibris batıdan gelen kitaplarla tanınıyor. Kitap sahipleri öldüğünde sahaflara satılan ekslibris damgalı bu kitaplar, ikinci el satışlarla ülkemize geliyor. 2000'li yılların başından itibaren, güzel sanatlar fakültelerinde, baskı resim ve grafik tasarım bölümlerinde ekslibris yapan gençler yetişmeye başlıyor. Ekslibris’i sevenleri bir araya getirmek için kurulan İstanbul Ekslibris Derneği bu sanatı tanıtmak ve sevdirmek için çeşitli çalışmalar yapıyor. Sözün özü, Latince kökenli bir sözcük olan Ex- Libris kitap etiketi anlamına geliyor, sanatı insanın ellerinin arasına ve kitabın içine getirerek kişiselleştiriyor. Yarattığı büyüleyici etkiyle kitap sevgisini kalıcı kılıyor. Toplumda özel bir iletişim dili kurarak, yolu sanat, bilim ve kitaplardan geçen güzel bir dünya yaratmanın ipuçlarını veriyor.