Söze balıkçının çok sevdiği meşhur ‘merhaba’sı ile başlayalım. Bu ‘merhaba’ ne anlama geliyor, neden merhaba onun için çok önemli diye soruyoruz Metin Erdoğan’a. Yakında Halikarnas Balıkçısı kitabı piyasaya çıkacak olan Erdoğan sorumuzu şöyle yanıtlıyor. “Herkese merhaba! ‘Merhaba’ Balıkçının çok sevdiği ve benimsediği bir sözcüktü ve Balıkçı ile özdeşleşmiştir. Ortam önemli değil, konu Balıkçı ise, söze ‘merhaba’ ile başlamak adettendir. ‘Merhaba’ Türkçe başta olmak üzere, başka dillerde de çok yaygın kullanılan bir selamlaşma ve esenleşme sözüdür. Farsça kökenli sözcüğün, ‘Benden sana zarar gelmez! Rahat olunuz! Hoş geldiniz!’ şeklinde derin bir anlam taşıması ve tüm dillerde kolayca yazılması ve telaffuz edilmesi Balıkçıya çekici gelmiştir. Araştırmacılara göre; eski zamanlarda, uzun yolda karşılaşan seyyahlar, birbirlerine düşmanca niyetleri olmadığını anlatmak için, yaylarını gerip oklarını uzaklara atar ve ‘mir heba’ yani ‘okum boşa gitsin’ derlermiş. Zaman içinde bu söz, ‘merhaba’ olmuştur. Deniz tutkunu olan Balıkçının bu sözcüğü benimsemesinin bir başka nedeni ise, eski harflerle yazıldığında bir yelkene benzemesidir. Balıkçı, her fırsatta topluma çağırıda bulunmuş ve yaşamı kolaylaştırmak için ‘Merhaba’ sözcüğünün kullanmasını önermiştir. Balıkçıya göre, farklı, karışık ve ifadesi zor selamlaşma sözcükleri yerine, biriyle karşılaşıldığında, bir topluma girildiğinde veya oradan ayrıldığında bu sade sözcüğün kullanılması insanlara hem zaman kazandıracak hem de o an gereksiz düşünme kaybını önleyecektir. Her girdiği toplumu selamlarken veya ayrılırken üstüne basa basa ‘Merhaba’ diyen Balıkçı, hayata veda ederken de bu sözcüğü kullanmıştır. Son günlerinde ‘Mezarım başında saygı duruşu istemem, Balıkçıya bir merhaba yeter’ demiştir. ‘Merhaba’ sözcüğü Balıkçı ile o kadar çok özdeşleşmiştir ki, Bodrum girişinde büyük bir tabelada şu ünlü dörtlük yazılıdır: ‘Merhaba / Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin / Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin / Senden öncekiler de böyleydiler / Akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler...’
Neden Halikarnas Balıkçısı hakkında bir kitap yazmaya karar verdiniz deyince Metin Erdoğan bunun nedenini şöyle açıklıyor “Herkes gibi ben de ülkemi çok seviyorum ve bir yararım dokunsun istiyorum. Balıkçı gibi özel insanlar hakkında kitap yazmak istememin üç temel nedeni var. Bu değerli önderlerin düşüncelerinin yayılmasına katkıda bulunmak istiyorum. Bu kıymetlerimizin yurtdışında da tanınmasını gerekli görüyorum. Üçüncüsü ise, güzel ülkemize emeği geçen insanlara karşı bir vefa borcumuz olduğunu düşünüyorum. Bu borcun ödenme şekilleri plaket vermek, ücret ödemek, adını önemli kuruluşlara veya caddelere vermek, okul kitaplarında eserlerine yer ayırmak, söyleşiler yapmak, vefat edenler için anma günleri düzenlemek olabilir. Benim tercihimse bu insanları tanıtan kitaplar yazmaktır. Böylece onlara karşı vefa borcumuzun bir bölümünü ödeyebileceğimi düşünüyorum. Ayrıca, Balıkçı gibi efsane çevreci önderlerimizin (Atatürk, Tarzan, Karaca) düşüncelerinin yayılmasının ülkemizde önü alınamayan doğa katliamına ve çevre kirliliğine karşı yararlı olacağını umut ediyorum. Amacım ülkemizde daha sağlıklı bir yaşam ortamının oluşmasına katkıda bulunmak.” 17 Nisan 1890 tarihinde Girit’te doğan, ömrünün önemli bir bölümünü Bodrum’da geçiren, 13 Ekim 1973 de İzmir’de aramızdan ayrılan ve vasiyeti üzerine Bodrum’a defnedilen Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan yazar, deniz tutkunu, Bodrum aşığı, çevreci Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı doğum gününde ‘merhaba’ ile anıyoruz.