Geçen hafta başında, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli İzmir’e geldi ve 2021 yılı içinde İzmir’de hayata geçirilmesi planlanan 35 projenin tanıtımı için düzenlenen toplantıda bir konuşma yaptı. Konuşmanın iki ana alt başlığı vardı. Bunlardan birincisi, projeler, ikincisi İzmir’in tarım potansiyeli. Açıkçası bu konuşmanın projeler ile ilgili boyutunu sağlam bir çerçeveye oturtmak zor. Her şeyden önce, 2021 yılının birinci çeyreğinin üzerinden bir ay geçmiş. 2021 ile ilgili proje varsa bunun en geç 2020 yılı içinde açıklanması gerekirdi. İlgili taraflar da, bu projeleri değerlendirir, kendilerini hazırlayabilirlerdi.
Bakanın İzmir’in tarım potansiyeline dikkat çekmesi önemliydi. Konuşmasının bir bölümünde İzmir’deki tarım sektörünün yapısı hakkında güncel bir değerlendirme yapıyor: İzmir; katma değeri yüksek, ileri teknolojiye dayalı, tarımsal kooperatifleşmeyi başarabilmiş, sahada rekabet gücünü arttırmış ve sürdürülebilir üretimi bünyesinde barındıran önemli bir tarım kentimizdir… Yine tüm sektörlerde olduğu gibi, İzmir'de; tarım sektöründe, teknolojiyi kullanım oranı da, oldukça yüksektir. Ege'nin, bitkisel ve hayvansal üretim potansiyelinin yüksek olması, İzmir'i, tarımsal ticaret konusunda da ön plana çıkarmıştır.
Bakan konuşmasında İzmir’in 3,3 milyon dekar işlenen tarım alanıyla, birçok ürünün üretiminde Türkiye'de ilk sıralarda yer aldığını belirterek, şehrin süt üretiminde Türkiye'de 2'inci (yaklaşık 1,2 milyon ton), büyükbaş varlığında 3'üncü (yaklaşık 800 bin baş) sırada olduğunu belirtiyor. Bakan şöyle devam ediyor: 2020'de tarımsal ihracatımızın yaklaşık yüzde 14'ü İzmir'den yapılmıştır. Böylece yaklaşık 3 Milyar dolara ulaşan tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile İzmir'imiz, Türkiye'de 2. sırada yer almakta. Bakanlık olarak biz de İzmir'in bu potansiyelini biliyor, kaliteli üretimini destekliyor ve yeni hedeflerle İzmir tarımına güç katmaya devam ediyoruz"
Tarım Alanları Daralıyor ve Tarım Üretimi Artışı Nüfus Artışının Altında
Bakanın İzmir’deki tarım sektörünün hem niteliği hem de niceliği ile ilgili bu güzel sözleri İzmir’in tarım potansiyelini hızlıca gözden geçirmek için bir vesile oluyor. Kısa bir araştırma, söz konusu Bakanlığın Tarımsal Yatırımcı Ofisi tarafından 2021 yılı için hazırlanan İzmir Tarımsal Yatırım Rehberind bbe önemli bilgilere yer verildiğini ortaya koyuyor.
Rehber, İzmir’deki tarım alanlarının kullanımı ve bu alanlardan elde edilen ürün miktarı ile hayvancılıktaki gelişmenin 2002 ve 2020 yılları arasında karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesine olanak sağlıyor. Rehberden alınan verilerle oluşturulan Tablo 1’de dikkat çeken ilk nokta tarım alanlarının daralıyor olması. 2002 yılında 3.369.560 hektar olan tarım alanları 2020’de 2.861.075 hektara düşmüş. Bu durum, yüzde 15’lik bir daralmaya işaret ediyor. Eski tarım alanları sanayi tesisleri ve konutlara dönüşüyor.
Söz konusu dönemde tarım alanlarının daralmasına karşın toplam üretimde yaklaşık yüzde 9’luk bir artış görülüyor. Daha az tarım alanı ile daha fazla üretim bir verimlilik artışına işaret etmekle birlikte Türkiye’nin nüfusunun aynı dönemde yüzde 20, İzmir’in nüfusunun yüzde 24 arttığı dikkate alındığında ortada ciddi bir sorun olduğu endişesi doğuyor. Tarım üretimindeki artışın nüfus artışının altında kalması alarm zillerinin çalmasına neden oluyor.
Tablo:1 İzmir Tarım Alanlarının Dağılımı ve Üretim Miktarı
2002 |
2020 |
|||
Üretim Alanı (ha) |
Üretim Miktarı (Ton) |
Üretim Alanı (ha) |
Üretim Miktarı (Ton) |
|
Meyve |
1.314.860 |
705.387 |
1.501.025 |
746.324 |
Sebze |
520.590 |
1.623.277 |
441.453 |
1.812.926 |
Tarla |
1.534.110 |
773.980 |
918.597 |
813.612 |
Toplam |
3.369.560 |
3.102.644 |
2.861.075 |
3.372.862 |
Kaynak: Tarım ve Orman Bakanlığı
Peki nüfus artışının bitkisel tarım ürünlerinin artışının üstünde olmasının yarattığı dengesizlik nasıl gideriliyor? Bu dengesizliğin aynı dönemde Türkiye’nin 2 milyar dolardan 12.5 milyar dolara yükselen ithalatı ile dengelendiği düşünülüyor.
Hayvancılıkta Olağanüstü Hızlı Gelişme
Meyve, sebze ve tarla bitkileri üretimi ile ilgili veriler çok iç açıcı olmamakla beraber, diğer taraftan İzmir’de hayvancılıkta, olağanüstü bir gelişme var. Tablo 2’de bu gelişmeye ilişkin rakamlar ortaya konuyor.
Tablo :2 İzmir Hayvan Varlığı
Cins |
2002 |
2019 |
2020 |
Arı Kovanı |
137.559 |
244.519 |
273.949 |
Büyükbaş |
228.598 |
780.253 |
785.608 |
Küçükbaş |
625.105 |
913.683 |
1.057.099 |
Kanatlı |
5.305.138 |
21.902.839 |
21.528.088 |
Kaynak: Tarım ve Orman Bakanlığı
2002-2020 döneminde İzmir’deki arı kovanlarının sayısının yüzde 100, büyükbaş hayvan sayısının yüzde 200, küçükbaş hayvan sayısının yüzde 70 ve kanatlıların (tavuk, hindi, ördek, kaz) yüzde 300 arttığı görülüyor. Bu gerçekten olağanüstü bir gelişme.
İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığının desteğiyle, tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın işbirliği ile hazırlanan ve İlkin Tekeli tarafından kaleme alınan İzmir İli/Kenti İçin Bir Tarımsal Gelişme ve Yerleşme Stratejisi adlı çalışmada hayvancılıkta bu hızlı gelişme iki ana faktöre bağlanıyor: Birincisi, Pınar Süt Mamulleri Sanayii A.Ş. Süt ve Et Entegre tesislerinin, 1973 yılına kadar geriye giden bir tarihte kurulmuş olması. İkincisi; 2000’li yıllarda İzmir Büyükşehir Belediyesinin süt kooperatiflerine destek vermesi. Bu faktörler günlük hayatımızda da gözlemleyebildiğimiz gerçekler.
İBB’nin onbeş yıl önce Aziz Kocaoğlu başkanlığında başlattığı Yerelden Kalkınma/İzmir Modeli İzmir’de belli bir olgunluğa erişti, yapılan çalışmaların olumlu sonuçları görüldü. Model aşamalı bir şekilde kurumsallaşıyor. Şimdiki Başkan Tunç Soyer kısa bir süre önce Sasalı’da İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi kurdu. Mayısta açılacak olan Merkezin amacı tarım ürünlerinin pazarlanması ve ihracatının artırılmasına yönelik çalışmalar yapmak. Bu merkezden İzmir tarımı adına çok şey bekleniyor. Biz de bu merkezin İzmir tarımı ile ilgili verilere ve araştırmalara kolayca ulaşabileceğimiz bir merkez olmasını umut ediyoruz.