14-20 Ağustos tarihleri arasında Türkiye’nin batısında yer alan sekiz ilde büyük orman yangınları yaşandı.
Bu yangınların beşi Ege bölgesindeki birbirine komşu illerde yaşandı. Bu iller güneyden kuzeye Muğla, Aydın, İzmir, Manisa, Uşak. Yine yoğun yangınların yaşandığı diğer üç il de birbirine komşu. Bu iller, Bolu, Karabük ve Çankırı. Bu yangınların 81 ili bulunan bir ülkenin iki ayrı köşesindeki illerde yoğunlaşmış olması dikkat çekici.
Söz konusu zaman aralığında yangınların yayılması, verdiği zararlar, buna yapılan müdahalelerin etkili olup olmadığı, merkezi ve yerel yönetimler arasındaki koordinasyon sorunları hakkında pek çok haber, açıklama ve yorum gündeme taşındı. Yangın bittiği zaman ise hasar tespiti, hasarların telafisine yönelik yardımlar, ormanların yeniden yeşertilmesi konuları gündeme geldi. Buna karşın, iki konu pek fazla konuşulmadı.
Birincisi, bu yangınların nasıl ve hangi koşullarda başladığı çok az konuşuldu. Örneğin; haberlerde ve açıklamalarda İzmir özelinde yangınların ağırlıklı olarak insan eliyle başladığına ilişkin bilgiler ağırlık kazandı ama bunlar fazla irdelenmedi. Bunların toplu halde değerlendirilmesinin faydalı olabileceği düşünülerek Tablo 1 oluşturuldu.
İzmir’de yangın meydana gelen ilçeler şunlar: Karşıyaka, Bayraklı, Ödemiş, Urla, Menderes, Bayındır ve Tire. Bu ilçelerdeki yangınların başlama nedenleri ile ilgili olarak basına yansıyan bilgiler aşağıdaki tabloda yer almakta.
Görüldüğü gibi ilçelerde meydana gelen yangınlar ya doğrudan insanlar ya da onların kurduğu tesislerle alakalı. Yangınların çıkış saatleri ise 15.00-21.00 arası olarak görülüyor. Üç gün içinde İzmir’in yedi ilçesinin önemli büyüklükteki yangınlarla mücadele etmek zorunda kalması ilginç gözükebilir ama bu durum aslında ilginçliğini biraz kaybetti. Çünkü İzmir’in ilçelerinde birkaç ay önce de benzer ama etkileri daha kısıtlı bir seri yangın yaşandı.
29 Haziran 2024 Cumartesi günü de İzmir’in 7 ilçesinde yangınlar çıkmıştı. Bu yangınlar Menderes (hobi bahçesinden), Selçuk (Tarladan), Torbalı, Menemen ve Tire ilçelerinde ormanlık alanlarda; Çeşme ilçesinde makilik alanda (Sigaradan), Urla'da otoyol kenarında yangın çıkmıştı. O gün yangınla mücadele açısından yine oldukça yoğun bir gündü. Yine, Orman Bakanı Yumaklı yangınla mücadeleyi yerinden izlemek üzere İzmir’e gelmişti. O günkü yangının etkisi Ağustos yangını kadar büyük olmamıştı. Muhtemelen, bu yüzden basında yangınların zamanı ve çıkış nedenleri hakkında daha az bilgi vardı. Bu yangınların bazılarının bilinen çıkış nedenleri de yine insan kaynaklıydı.
İkinci olarak, bu seri yangınları tetikleyen ana faktörler neler? 5 yıl önce İzmir’de yaşanan seri orman yangınlarının yine ağustos ayı ortasında (18-20 Ağustos 2019) meydana gelmesi bir tesadüf mü yoksa ağustos ayında daha mı dikkatli olmalıyız? Bitki örtüsünü kurutan ve yanıcılık özelliğini artıran sıcaklık artışları ile sert rüzgarlardan oluşan tehlikeli karışım ağustos ayında daha mı etkili hale geliyor? Eğer öyleyse, bu olumsuz hava koşulları yaklaşırken önlemlerin ve farkındalığın artırılması için neler yapıldığının açıklanması çok önemli. Ayrıca yangın riski yüksek bölgelerin daha iyi korunması ve erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesine yönelik çalışmaların başlatılması da oldukça hayati önem taşımakta. Kamuoyu İzmir’de ağustos ayında meydana gelen yangınlara ilişkin raporlarda bu konulara açıklık getirecek satırları arayacaktır.
Kundakçılık olasılığına karşı da dikkatli olunmalı
Ormanın ücra bir köşesinde, sıcak, kurak ve rüzgârlı bir günde bitkileri tutuşturmak çok kolay olabilir ama çıkan yangını söndürmek olağanüstü zor. Soruşturması ise çok daha zor. Altı üstüne gelmiş, yanmış yüzlerce hektarlık bir alanda yanıcı madde kalıntısı aramak iğne ile kuyu kazmak gibidir. Bu nedenle yetkililerin olağanüstü hava koşullarının mevcut olduğu günlerde ormanlık bölgelerdeki giriş çıkış ve faaliyetlerini kısıtlamaları ya da tamamen yasaklamaları ve şüpheli durumları izlemesi gerekir.
Ruh sağlığı yerinde olmayan veya intikam peşinden koşan kişi ve gruplar için ormanlar kolay hedef olabilir. Diğer yandan siyasi istikrarsızlık yaratmak, ya da mevzuattaki boşlukları kullanarak ekonomik fayda sağlamak isteyenler, hatta yangın sonrası yapılacak telafi çalışmalarının yaratacağı ekonomik fırsatlardan yararlanmak isteyenler de yangın çıkartmak için ortam aramaktan geri durmayabilirler. Bu nedenle her çıkan her orman yangının çok ayrıntılı bir şekilde soruşturulması gerektiği de akıldan çıkarılmamalıdır.