Güney Sibirya’nın Altay eteklerinde, Pazırık’ta bulunan MÖ 5. yüzyıla tarihlenen “Buz prensesi” mumyası, kolunda hayvan desenli dövmeleriyle dikkat çeker.
Arkeolog Natalia Polosmak’ın keşfettiği bu mumya, Altay Türklerinin kültürüne dair ipuçları verir. Bu dövmeler arasında geyik ve dağ keçisi gibi desenler bulunur, tıpkı Thraklı kadınların dövmelerinde görülen motifler gibi. Yunan vazolarında “öteki” olarak betimlenen kadınlar, belki de Altaylardan gelen bir halkın izlerini taşır.
Peki, Çeşme Ildır Köyü’nde bu eski izleri bulmak mümkün mü? Yunanlıların öteki dedikleri kadınlar, aslında Altay Türklerinin torunları mıydı? Antik dünyadan bugüne kadar gelen bu izlerin, soruların cevabı, belki de hala kazılarda ve müzelerde saklıdır.
Thraklı Kadınlar: Efsane ve Dövmelerin İzinde
Thraklı kadınlar, tarih boyunca sadece dövmeleriyle değil, cesaretleri ve mistik güçleriyle de dikkat çekmiştir. Dövme, onların kimliğini ve gücünü simgeleyen bir araçtı. İÖ 5. yüzyılda, Attika seramiklerinde Thraklı kadınlar, Yunanlılardan farklı olarak savaşçı, bağımsız ve özgür figürler olarak betimlenmiştir. Yunanlıların gözünde “barbar” olarak görülseler de, Thraklı kadınlar aslında cesur ve bilge savaşçılardı.
Thraklı kadınların dövmeleri, bir estetikten çok daha fazlasıdır; doğa ve hayvanlarla bağlarını, içlerindeki vahşi gücü simgeler. Bu dövmeler, Thrakların ruhunu ölümsüzleştirirken, onlara mistik bir kimlik kazandırmıştır.
Efsaneye göre, Tanrı Herakles’i betimleyen bir heykel, Fenike’nin Tyros kentinden bir sal üzerine bırakılır ve denizleri aşarak Chios adası ile Erythrai arasındaki Mesate Burnu’na ulaşır. Chios’lular ve Erythrai’liler, heykeli kentlerine taşıyabilmek için her yolu denerler ama başarılı olamazlar. Heykel bir türlü yerinden kıpırdamaz. Erythrai’li bir kör balıkçı, kadınların saçlarını kesip, erkeklerin bunlardan bir halat yaparak heykeli çıkarabileceklerini söyler. Başta soylu kadınlar olmak üzere kimse buna inanmaz. Ancak Thrak kökenli köle kadınlar, balıkçının önerisini kabul eder ve saçlarından halat yaparak heykeli kıyıya çıkarırlar. Heykel karaya çıktıktan sonra kör balıkçının gözleri açılır. Şehirde Herakles için kutsal bir alan yapılır ve yalnızca Thrak kadınlarının bu kutsal yere girmesine izin verilir.
Thraklı kadınlar, Herakles’in heykelini denizden çıkaran kahramanlardır. Çeşme Ildır Köyü’nde geçen bu efsane, Thraklı kadınların kahramanlıklarını ve gücünü vurgular. Heykeli kıyıya çıkarmak için saçlarından halat yapan kadınlar, kendi gücüne inanan bir halkın sembolüdür.
Thraklı kadınların dövmeleri, sadece geçmişi değil, kültürel mirası da taşır. Onların izlerini, Çeşme’deki antik sikkeler ve tapınaklarda görmek mümkündür. Bu kadınlar, dövmeleriyle hem kimliklerini hem de tarihlerini simgelemişlerdir.
Thraklı kadınların efsanelerini ve dövmelerinin izlerini takip ederek, bu güçlü halkın gizemli dünyasını keşfedin.
Unutmayalım ki! Traklar, Antik Çağ’da Doğu Trakya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’da hüküm süren, MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender’in fetihleriyle kaybolan esrarengiz bir kavimdi.
Peki, Traklar Türk müydü? Kimse tam olarak bilmiyor. Tarihsel ve kültürel izler arasında kaybolmuş bir bağlantı olabilir mi? Sadece bir işaret, belki dövmelerde saklı bir gizem…
Kaynak: Antik Çağ'da Thrak Kadınlarında Dövme-Işık Şahin