İzmir, mutluluğun izini süren bir şehir… Antik çağlardan bu yana, kaderi suyla yazılmış bir kent.

Klaros’tan gelen kehanet, Apollon’un kutsal sözleriyle mühürlenmişti: “Kutsal Meles’in ötesindeki Pagos’ta oturacak olanlar eskisine göre üç kat, dört kat daha mutlu olacaklardır.” Bu sözler yalnızca bir kehanet değil, aynı zamanda kentin suyla kurduğu derin bağın da habercisiydi.

Rivayete göre, Büyük İskender de bu kadim fısıltıları duydu. Kadifekale eteklerinde uykuya daldığında, rüyasında iki ikiz tanrıça, Nemesis ona göründü. Nemesisler, Apollon’un kutsal suyundan bahsediyor ve Smyrna’nın kaderinin Pagos’ta yeniden yazılması gerektiğini söylüyordu. İskender, bu rüyayı bir işaret kabul etti ve kenti, bugün bildiğimiz yerine taşıdı. Belki de İzmir’in mutluluk arayışı, o gece gördüğü düşle başladı.

Smyrna’nın su yolları, yalnızca yaşamı değil, umudu da taşıdı. Kadifekale yamaçlarından süzülen pınarlar, yeraltındaki gizli kanallarla birleşerek, aşağı mahallelere, Agora’nın taşlarına, sarnıçlara ve çeşmelere can verdi. Ve inanması güç olsa da, iki bin yıldır hiç durmadan akan bir su kanalı, hâlâ Basmane’deki Agora Antik Kenti’ndeki tarihi çeşmeyi beslemeye devam ediyor.

Bu su, yalnızca bir su değil; belki de İskender’in rüyasında kendisine görünen Nemesislerin bıraktığı izdir. Eğer bu su gerçekten antik dönemlerden günümüze ulaşan bir mirassa, bu yalnızca bir arkeolojik keşif değil, zamanın ötesine açılan bir kapıdır. Şimdi bu suyun, 2500 yıl öncesine ait olup olmadığını anlamak için bilim insanlarının araştırma yapması gerekiyor.

İzmir, binlerce yıl boyunca mutluluğun ve huzurun coğrafyası olmuştur. Kentin su yolları, sadece halkın susuzluğunu gidermekle kalmamış, aynı zamanda İzmir’in mutluluğa olan derin arayışını da simgelemiştir. Bu su kanallarının araştırılması da, bu şehirde yaşayanların mutluluğu nasıl aradığının ve bulduğunun bir hikayesini anlatır. 

İzmir, suyun romantik fısıldayışıyla sarar ruhunu… Bir yudum huzur gibi, geçmişin incelikle dokuduğu melodisiyle, yavaşça kulaklarınıza akar. Su, bir zamanın sırrını, bir kadının sessiz gülüşünü, eski sevgilinin fısıldadığı bir şarkıyı taşır. Her damlası, kalbinizdeki en nazik melodiyi çalar gibi…

Bugün hala Agora’nın taşları arasında yankılanan su sesi, geçmişin bugüne fısıldadığı bir mutluluk olabilir mi? Eğer İskender, rüyasında Nemesislerin sesini duyduysa, belki de mutluluğun sırrı gerçekten bu kadim suyun akışında gizlidir.

Agora, Konak’ın kalbinde, Basmane’nin derinliklerinde… Hadi, adımlarınızı bu kadim topraklara doğru yönlendirin ve derinliklerinde bir tarihi çeşmeden gürül gürül akan suyun fısıldadığı huzuru, ruhunuza dokunan o tarifsiz mutluluğu hissetmek için kalbinizle dinleyin.