Üreticilerimizin bir fiil ürettikleri ürünleri daha ucuz tüketebilmemiz için gerekli olan zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri ile ilgili yaşamış olduğu enflasyon sıkıntısı, görünen o ki sorumlu olan yöneticilerin pek umurunda değil.
Öyle ki kaç yıldır ‘ha çıktı ha çıkacak’ denilen hal yasası ile amaçlanan;
Gıda ürünlerinde fahiş fiyat artışı ve fırsatçılığın önüne geçmek,
Ürün çeşitliliğini arttırmak,
Üretimin toptan ve perakende zincirindeki miktarını anlık olarak takip etmek,
Üretimden satışa kadarki bölümde fiyat artışının önüne geçmek,
Komisyoncuları ortadan kaldırıp, tüccarlığa yönlendirmek
Yani kısaca meyve, sebze satıcılığını her şeyde yaptığımız gibi reforme etmek.
Mevcut sistemin aksamadan kör topal çalışan tek organını suçlu kabul edip, üretim cenahında çiftçiyi emanet ettiğimiz;
Gübre satan şirketlerin,
İlaç satan şirketlerin,
Yem satan şirketlerin,
Para satan şirketlerin,
Elektriği satan şirketlerin,
Mazotu, fidesi, tohumu, sulama malzemesinin yaratmış olduğu enflasyonu görmezden gelmek, perdelemek, etraflarına duvar örmek, yok saymak milletin sofrasındaki yoksulluğu çözmez.
Aksine yüzyıllardır tüm sıkıntılara rağmen yaşamayı başarabilmiş bir sistemin kalemini kırıp çok güvendiğiniz sermaye guruplarının isteği üzerine mevcut halleri kapatıp şirketlere teslim etmek emanet ettiğimiz çiftçinin durumu gibi tüketicinin sofrasındaki yangına da benzin dökmekten öteye gitmez.
Gıda israfının önlenmesi için hallere kurulması gereken teknolojik altyapı için sadece soğuk havalar ile ürünlerin bozulmasını engelleyip mevcut sistemler üzerinden satışının yapılması yeterli değil, buna ilaveten bir de sebze meyve kurutma tesisleri ile hem hallerde hem pazarlarda kalan malların toplatılıp tekrar ekonomiye kazandırılması muazzam bir katma değer yaratacaktır.
Hallerde kurulması düşünülen laboratuvarlar vakit kaybetmeksizin faaliyete geçirilip milletin sofrasına giden ürünlerden numune alınıp kalıntı testi yapılması ve gerekli görüldüğü takdirde üretici ve satıcının cezalandırılması şarttır.
Ülke genelinde kurulmaya çalışılan, kurulan Tarımsal Organize Sanayi Bölgeleri ile yeni hal yasasının birbiri ile bağlantılı olduğunu görmemek kafayı kuma gömmek olacaktır. Tarımı sanayileştirip, fabrikalaştıran ve küçük üreticinin yok olmasını sağlayacak bu yeni düzenin naçizane bir isteğidir bu reform!
Ülke genelinde mevcut hallerin kapatılıp, rekabet ortamını kaldırıp, market mantığı ile toptancılığı tekelleştirmek çarşıda pazarda bu gariban milletin almaya zorlandığı gıdaları mum ile aramasına sebebiyet verecektir.
Mevcut düzenin sorunlarını yaratanların, yüzsüzlükleri bununla sınırlı kalmayacak çok yakın vakitte Toprak Mahsulleri Ofisini, Et ve Süt Kurumunu, Atatürk Orman Çiftliğini de isteyeceklerdir.
Vatandaşın sofrasına ucuz gıda gelmesini isteyen iktidarlar kırsalda çiftçinin kamburu olan yoksulluğu yok etmeden, yani üreticiye, üretime değer vermeden ne kendi iktidarlarını, ne de milletin refahını koruyabilirler. Fakirliğin panzehri, ülkenin üretimidir. O sebepledir ki ‘KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR’.