Son yazımda üçüncü bir turnusol kağıdı olarak bahsedecektim. Ama konu çok dallı olunca bu kısmı bu yazıya kaldı: Aşı karşıtları yani halk düşmanları. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı’nın açıkladığı rakam 22 milyon. Yani bunların hepsi aşı karşıtı mıdır bilinmez ama ülke nüfusunun yüzde yirmi beşi henüz ilk doz aşısını olmamış. Yaş, şehir, cinsiyet vs. kırılımı da belirsiz; covid geçirip geçirmedikleri de bilinmiyor. Avrupa Birliği ülkelerinin bir takım yaptırımları gündemde iken aşı karşıtları da bazı gösteriler düzenleyerek bunun kişisel özgürlükleri olduğunu ve aşı olmayacaklarını haykırıyor.

Gerekçelerine girip sinirlerinizi bozmayacağım. Kendisine çip takılıp genetik kodlarının çözülmesi için dünyadaki gizli güçler tarafından izlendiğini sanan birisinin gerekçesini dinlemiyorum zira. Bunun bir akıl sağlığı meselesi olduğunu düşünüp konuyu uzmanlarına havale ediyorum. Benim ilgilendiğim kısım işin bireysel ve sosyolojik kısımları. Çünkü bu konu, yakın çevresine ve kendisine değer verme,  halk sağlığını önemseme,  global bir belayla birlikte topyekun mücadele ve toplumsal dayanışma gibi kavramları içeriyor. Dediğim gibi, bu ‘büyük resim’ci tayfa ile bu tartışmalara girmek çok yorucu ve yıpratıcı. Üstelik de zaman kaybı.

Benim demokratlığımı ve insan haklarına duyduğum derin saygıyı köşemi takip eden okurlarım iyi bilir. Bundan sonra yazacaklarımı yasakçı bulanlar ya da bireysel özgürlüklere karşı olduğumu düşünenler çıkabilir aranızda. O nedenle peşinen cevap veriyorum: Benim kişisel özgürlüklerim ve Anayasal haklarım var. Başkalarının bilime inançsızlığı nedeniyle bu covid belasının uzamasının sonuçlarını geçtiğimiz 1.5 yıl boyunca yaşadık çünkü. Seyahat etme, sağlık hizmetlerine ve eğitim hakkına erişim, çalışma ve değer üretme gibi haklardan hemen hepimiz mahrum kalırken; yaşama hakkından edilmiş milyonlarca insan varken yeryüzünde; birilerinin çıkıp kendi kişisel özgürlükleri gereği aşı olmayacağını söylemesi benim demokratlığımı test etmez. Ancak ve ancak bunu söyleyen aşı karşıtı bilim ve halk düşmanlarının vicdansızlığını, bencilliğini ve tutarsızlığının bir ölçütü olabilir bu tez. Yani, karşınıza dikilip utanmadan neden bilim ve halk düşmanı olduğunu anlatmaya çalışan birini görürseniz onlara sadece kendilerinin vicdansız, adil ve tutarlı olmayan bencil bir insan olduğunu söyleyip geçiniz.

***

Bir an önce HES kodu uygulamasıyla birlikte Aşı Kartı uygulamasının zorunlu hale getirilmesi şart. Sadece sosyal alanlardan izole etmek yetmez. Kamusal tüm alanlardan bu halk düşmanlarını uzak tutmak devletin bir görevi artık. İkna aşamasını geçtik.

Konser, spor salonu, tiyatro, kafe, restoran, bar, kıraathane, AVM’lere girişlerde bu zorunluluğu getirerek başlayabiliriz. Aynı süreçte tüm cami girişleri, vakit ve Cuma Namazı, cenaze namazları ile Sinagog, Kiliselere girişler ve buradaki dini törenlere katılımda aşı kartını zorunlu kılabiliriz. Gelelim bazı kamusal hizmetlere: Hastane, okul, üniversite, karakol, postane, banka, vergi dairesi, adliye ve belediye girişlerinde bu kartı sormak şart koşulabilir. Belediyelerin sunduğu toplu taşıma gibi kentsel hizmetler ile kurs, etkinlik, toplantı gibi hizmetlerde bunu zorunlu hale getirebiliriz.

Daha da ileri gideceğim müsaadenizle. Yukarıda saydığım her iş kolunda ve özellikle kamu çalışanlarında bunu zorunlu koşabiliriz. Örneğin, aşı karşıtı bir öğretmeni pandemi bitene kadar okuldan uzak tutmak ya da bir din görevlisinin namaz kıldırtmasına izin vermemek ya da aşı karşıtı bir polis memurunun karakolda görev yapmasına engel olmak ya da bir belediye otobüs şoförünün bu süre içinde çalışma hakkını elinden almak bu halk düşmanlarının önüne geçecektir.

***

Yoğun bakımda yatan hastaların yüzde 85’ten fazlasının hiç aşı olmadığını biliyor musunuz? Son 3-4 aydır hiçbir sağlık emekçisinin covid nedeniyle ölmediğini, çünkü ilk aşılamanın onlara yapıldığının farkında mısınız? Aşılamaya ilk başlamış ve halkının önemli yüzdesini aşılamış ülkelerdeki vaka sayılarının iyice azaldığını görmüyor musunuz?

Bu bilimsel gerçekleri görün lütfen. Rakamlara ve bilime inanın, komplo teorisyenlerine değil! Ve emin olun genetik kodlarımızı ele geçirmek ya da bizi yok etmek, robotlaştırmak isteyen ‘’dış güçlere’’ inanmak yerine vicdanlı ve adil bir insan olmak sizi daha mutlu, huzurlu, barışçıl ve iyi bir insan yapacak.

Haydi aşıya…