Tabii, insansanız ve düşüncelerinizi açıklamak gibi bir amacınız varsa!
İnsanların toplumsal bir varlık olarak yaşamlarını sürdürebilmesi için birbirleriyle iletişime girmeleri zorunludur. Düşünce açıklamak iletişimin en temel öğelerinden biridir. Bu öğe demokratik toplumların temel yapı taşı, olmazsa olmazıdır.
Düşüncelerinizi açıklayarak insanlar üzerinde etkili olursunuz. Nasıl daha etkili olunacağı, insanlığın temel araştırma konularından biri olagelmiştir. Bunun bilimleşmiş haline eski Yunan’da Retorik, İslam dünyasında Belagat denmiştir. Etkili söz söylemek en yüksek beceri sayılmıştır.
Nasıl etkili olabilirim? Siyaset, halkla ilişkiler, reklamcılık, edebiyat… Günümüzde iletişim alanındaki tüm çabaların arkasında bu soru vardır!
Daha etkili olmak için kullandığınız fikir ve bilgilerin bir kısmı size aittir, ya da öyle sanırsınız, bir kısmını ise başka kaynaklardan alır, paylaşırsınız.
Fikir ve görüşlerin telif hakkı yoktur. Aynen alınmış cümlelerin, paragrafların, metinlerin telif hakkı vardır!
Bizim demokrasiyi hiçbir zaman içine sindirememiş kesime soracak olursanız, bazı fikirler “bizatihi” kötüdür, bazı kötü örgütlerin damgasını taşır. Onları dile getirirseniz suç işlemiş olursunuz, ajan olur, mahpusu boylarsınız!
Çünkü kaynağı kötüdür.
Bu ilkel görüşü hapis cezalarıyla donatmak isteyen bir yasa tasarısı, siyasal ve toplumsal muhalefet üzerine, ikinci kez Meclis Komisyonu’ndan döndü…
Ama birilerinin onu allem edip kallem edip çıkartmak isteyecekleri anlaşılıyor.
Çok yanlış olur. Günümüzün dijital tufanında, yasakçı yaklaşımlar başarılı olamaz. Ne yaparsanız yapın, mesaj selleri girecek bir delik bulur.
Madem ki demokrasilerde hepimiz etki ajanıyız ve öyle olmak zorundayız, nasıl bir çağda yaşadığımızı siyasetçilere anlatmak, onları etkileyip bu yanlıştan döndürmek zorundayız!
Amerika'da daha bu başlangıç
Amerika’daki solcu, ilerici, liberal, okumuş, akademisyen, gazeteci arkadaşlarımın Trump’ın seçimi kazanma olasılığına dehşete varan bir korku ile baktıklarını yazmıştım.
Korktukları başlarına geldi. Hatta korktuklarından bile daha kötüsü geldi: Donald Trump beklenenden büyük bir çoğunlukla kazandı, en kötümserlerin bile aklından geçiremeyecekleri türden saldırgan isimlerden oluşan bir kabine kurdu, kurmakta!
İkinci adam konumunda dünyanın en zengin insanı Elon Musk var. Zaten son aylarda haber platformu X’i bir Trump borazanı haline getirmişti, şimdi her şeye karışıyor. SiliconValley destekli “oligarşik kapitalizm “in bayraktarlığını yapıyor. İntikam davulları çalıyor.
Vadettikleri program gerçekten “radikal sağcı”. Solda olduklarını düşündükleri merkezi medyanın, Hollywood’un, bürokrasinin, üniversitelerin canına okumaya kararlı görünüyorlar. Söylediklerine bakılacak olursa adliyelerde boş mahkeme salonu, hapishanelerde yer kalmayacak!
Dış politikada kendilerini Siyonist sütunlara sımsıkı bağlıyorlar, manevra alanları son derece sınırlı olacağa benziyor. Ukrayna’da ne olacağı belli değil.
11 milyona varan yasadışı göçmeni sınır dışı etmekten söz ediyorlar. Oysa, Amerika’nın pis işlerini yapanlar, marabalar, ırgatlar, uşaklar bu kesimdendir.
Onları gerçekten ülkeden atarlarsa, örneğin California zınk diye durur.
Şu kesin: Süper zenginlerin vergilerini düşürüp, yoksul kesimlerin aldığı kimi sosyal hizmetleri gereksiz diyerek kesecekler.
Neyin gereksiz olduğuna Musk karar verecek!
Adını siz koyun
Bir kırılma noktasının çok ötesine gidiyor bu gelişmeler: Biten dönemin intikamını almak için kurumsal temizlikler sürerken, büyük sermayeli sosyal medyanın egemen olduğu, “özgürlük” söylemini horoz şekeri olarak uzatan, dijital gözetim teknolojisinden 7/24 yararlanan, daha çok makinelerin makinelerle konuştuğu yeni bir kontrol sistemi!
Adını siz koyun!