İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Yılbaşı Balosu’ndan sonra ‘artık bu yazıyı yazma zamanı gelmiş’ dedim.

Mevzubahis soru başlıkta zaten.

Yakın arkadaş çevrem ve düzenli okurlarımız cevabı bilse de, bütünlüklü bir yazı kaleme alma ihtiyacı hasıl oldu.

Hikâyenin başlangıcı biraz şahsi…

Sırasıyla Artvin, Kırşehir, Tekirdağ, Samsun, Kayseri ve İstanbul’da yaşadıktan sonra, şuan 3 buçuk yaşındaki kızımın dünyaya geleceğini öğrenince, ‘Hayatımı baştan aşağı değiştirmem lazım’ diyerek 16 Ocak 2016’da İzmir’e taşındım.

Geçmişte de türlü şekillerde yaptığım için, gazetecilik yapmaya karar verdim ve 21 Ocak 2016’da İz Gazete’yi Bornova’nın Ergene Mahallesi’nde küçük bir odada kurdum.

İzmir’de sınırlı sayıdaki akraba ve arkadaş çevrem dışında kimseyi tanımıyordum. Kamuoyundan da sadece Aziz Kocaoğlu, Tuncay Özkan, Zeynep Altıok, Mustafa Balbay, Selin Sayek Böke’yi biliyordum. Herkes kadar…

İlk bir hafta ofisin yolunu bulmakta zorlandığımı hatırlıyorum. İlk hafta ‘Kamil Okyay Sındır’ ile ilgili bir habere ‘Kamil OKTAY Sındır’ yazdığım için tepkiler geldiğini unutmuyorum.

“İzmir’de zaten onlarca solcu, demokrat gazete, internet sitesi, yayın kuruluşu vardır” sanıyordum, “Biz daha radikal durursak öne çıkarız” diye düşünüyordum.

Hiç de öyle değilmiş.

***

Niyeti net ortaya koyunca, hiç yalnız yürümedik. Sesimize ses, gücümüze güç eklendi peyderpey.

‘Yalancıya yalancı, hırsıza hırsız, katile katil deriz’ dedik. İzmir gibi düşünen, İzmirlilerin kızdığına kızan, sevindiğine sevinen internet sitesi olduk. Kısa denilebilecek bir sürede de internet erişiminde İzmir’in en iyilerinin arasına girdik.

Sonra İz Dergi’yi kurduk. Ama öyle fotokopiyle sadece Basın İlan Kurumu’na verilmek üzere 5’er 10’ar tane basılanlardan değil. Özel dosyalarla, özgün içeriklerle hazırladığımız ve binlerce bastığımız, Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir tarafından aboneleri olan bir kent dergisi halini aldı İz Dergi.

Dönemin Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın danışmanı ve Ankara İzmirliler Derneği Başkanı Yasin Aksu, önce dostumuz sonra Ankara Temsilcimiz oldu. Şimdi kendisi Kamil Okyay Sındır’ın danışmanı… Gazete ve dergimizin her sayısı meclise ve CHP Genel Merkezi’ne girdi.

***

Mesela ilk dergi satışımızı dönemin ÇİBEM Müdürü Serdar Sandal’a yaptık. 100 dergi aldı, destek oldu. Sonra arkadaşı olduk, hayallerine yarenlik ettik. Şimdi Bayraklı Belediye Başkanı kendisi…

Bizi İzmir’de en çok siyasi figürle tanıştıran isim dönemin CHP İl Başkan Yardımcısı Utku Gümrükçü’ydü. Siyaseten yol gösterir, çevresiyle tanıştırırdı. ‘Yürüyelim arkadaşlar’ dedi, yürüdük. Arkadaş kaldık. Şimdi Çiğli Belediye Başkanı kendisi…

Neredeyse adam akıllı hiç reklam alamamamıza rağmen, dünya görüşümüze yakın olduğu için her fırsatta dönemin Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’le ilgili yazılar yazdık, haberler yaptık. Şimdi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı kendisi…

Laptopun ön kamerası ve bir adet web cam ile canlı yayınlara başladık mesela. İlk yayına Mustafa Balbay geldi, 70 bin kişi izledi. İkinci yayına Emek Partisi Eski Genel Başkanı Levent Tüzel, bir o kadar kişi de onu izledi.

Elimize ne geçtiyse gazeteye harcadık. Şuan 4. ofisimizdeyiz. Aylık sayılarla beraber 170. sayısına ulaştı İz Gazete. 57 sayı İz Dergi çıktı. 25 kitap yayınladık Biz Kitap Yayınları’ndan… 6-7 kültür etkinliği organize ettik Biz Ajans ile. 2 kere ‘İz Bırakanlar Ödül Töreni’ düzenledik.

Hiç gitmediysem 40 defa Ankara’ya gitmişimdir bu 4 yılda. Aday adaylarından bile o kadar gitmeyenler olmuştur.

Kapı kapı tanıtım yaparak 10’ar liradan İz Dergi sattığımı da bilirim; 20’şer liradan firma rehberine küçük ilan almaya çalıştığımı da…

Köşe yazarlarımız ve gönüllü muhabirlerimiz hariç, ikisi Ankara’dan olmak üzere 16 kişilik bir ekibiz şimdi. Büyük çoğunluğu ile tanıştığımızda öğrenciydi bu arkadaşlar. Önce stajyerimiz oldular, sonra da kadromuz.

Bunları neden anlatıyorum?

İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Yılbaşı Balosu’nda da çokça duyduğum ve artık cevap verme ihtiyacı hissettiğim o soru için: İz Gazete kimin?

Onlarca yıldır İzmir’de internet yayıncılığı yapıp, belediyelerden aldığı ‘fahiş’ desteği çoğunlukla kendisine harcayan, bir adım ileri gitmeyi, yayınını ve mesleği büyütmeyi dert etmeyen ‘kelli felli’ adamlar, bu emeği görmezden gelip haset ettiği için, farklı versiyonlarıyla karşımıza çıkıyor bu soru. Hatta uydurulmuş cevapları ile…

İlk röportajımızı Zeynep Altıok ile yaptığımız için bir ara ‘Zeynep Altıok’un gazetesi’ ilan edildik.

İlk ilanımızı Konak Belediyesi’nden aldığımız için sanırım, sonrasında hemen ‘Sema Pekdaş’ın gazetesi’ dediler.

Aziz Kocaoğlu ve siyasetinin karşısında durduğumuz için olsa gerek, “Tuncay Özkan’ın işi bu İz Gazete” dedikodusu yayıldı hemen.

Sırasıyla devam etti bu: “Selin Sayek Böke’nin İzmir ayağı… Murat Bakan’ın finanse ettiği ekip. Mahir Polat İz Gazete’nin gizli sahibi. CHP Genel Merkezi arkalarında duruyor” vs…

Serdar Sandal aday adayı iken “Ondan bir şey olmaz” diyerek bizimle dalga geçenler, Serdar abi Başkan olunca, “Serdar Sandal var arkalarında” iftirasını atmaya başladı.

Utku Gümrükçü’ye kurulmadık kumpas kalmadığı dönemlerde, haberleriyle kumpasların parçası olanlar, “Utku, Başkan olamayacak, hatta mahkemesi var, mühendislik diploması bile elinden alınacak” manşetleri atıp bize de kızanlar, Utku Gümrükçü başkan olunca “İz Gazete’yi Utku Gümrükçü ayakta tutuyor” dediler.

26 Ağustos’tan itibaren günlük olarak yayınlanmaya başlayınca kolay bir yaftalama yöntemi daha türedi: “Büyükşehir olmadan olmaz. İz Gazete Tunç Soyer projesi”…

Sadece ‘Helal olsun gençlere’ demedi o güruh, diyemedi.

“Kişi kendinden bilir” diye düşündük ve gülüp geçtik ama…

En son; kendisiyle bir kere bile selamlaşmadığım, yüz yüze gelmediğim Neptun Soyer’e kadar uzadı iş. “Neptun hanım organize ediyor” diyenler çıkmış, İGC’nin Yılbaşı Balosu’nda duydum.

***

Anlatacak çok hikâye, iyi kötü birçok anı var. Zamanı gelince hepsini anlatırım.

Ancak şunu söylemeliyim ki, ne bir kurum ya da kişiden köklü bir destek alır durumdayız, ne de gizli açık bir ortaklığımız var.

İz Gazete; 2 ortaklı bir limited şirket üzerinden çıkan, dergisi, WEB TV’si, yayınevi ve ajansı ile ‘farklı bir şey yapmak isteyen’ iyi niyetli, politik ve genç bir ekibin gazetesi... Hırsımız para kazanma hırsı değil, gazetecilik yapma motivasyonuyla ‘bu daha başlangıç’ diyoruz ve çok çalışıyoruz. Gazetecilik motivasyonumuzu, güzel günlere olan özlemimizle birleştirdiğimiz için bitmiyor enerjimiz.

Duvarımızda politik çizgimiz asılı duruyor: “Gezi’nin ve direnişin izi kalsın”

Logomuzda sahibimiz yazıyor: “İzmir’in Gazetesi”