Artık öyle kolay değil hiçbir şey. Zor olacak tüm mücadele yolları. Öyle ki karanlığı dağıtacak umudumuzu yeniden canlandıracak tüm şeyler yok edilmiş olsa da biz bu kötü kurgulanmış filmin içinden çıkacağız.
Hepimiz kentimizin daha iyi bir yer olması için mücadele ediyoruz. Yollarımız başka. Ama en önemli şey birbirimizi anlamaya çalışmaktır. Karşılaştığımız kahve içimi selam verebileceğimiz bir hayat olması gerekmekte. Şimdi kentin damarlarında yeni bir kan dolaşıyor. Bu an vücudumuzu diri tutacak inancı umudun yeniden yaratılması süreci. Birbirimize kurduğumuz cümleler pus içinde kalırsa o zaman ifade etme hakkımız vurulmuş olmaz mı?
Almanya’da geçirdiğim zaman içinde kentlerin sanata bakışını algılamaya çalıştım. Sanatın yerel yönetimlerde başrolde olduğunu görmek beni mutlu etti elbette. Savaşın kapılarına dayandığında bile ayrılan en büyük bütçelerin buralara olması ve nedenini öğrenmek müthiş bir deneyimdi. Kentler var oluş kültürlerini koruduğu gibi çok kültürlü bir zenginliğe geçiş aşamasında da sanatın değiştirici ve birleştirici gücünü kullanmaya inanıyorlar.
Çok kültürlülük bizim yaşadığımız toprakların da en önemli şanslarından. Bu şansı geleceğe taşımak ve zamanı yarmak ancak ehil yöneticelerle mümkün. İşte tam da burada buna inandığım bir başkan olduunu söylemiştim geçtiğimiz hafta. Şimdi anlatıyım ayrıntıyla sebeplerini. Çünkü her koşulda sanatın var olması için en az benim, en az bu yazıyı okuyan ve kentin sanatını kafasına takan senin kadar çalışıyor. Bunu görüyorum ve gördüğümü inkar edemem. Bu gördüğümün beni motive etmesi ve yarattığı heyecanı da kentliyle paylaşmak bir borç diye düşünüyorum.
Bilin isterim herkesin fikrini alarak ve bir çatı oluşturularak bu kentte sanat güçlü adımlarla geleceğe bakacak hale gelecek. Elbette bu kent için bir çok şey yapanlarım emeğini unutmadan onları yok saymadan yüzünü aydınlığa dönmüş bir çalışma başladı. Bu çalışmanın sonunda eminiz ki bahar çok daha güzel olacak İzmir’de
İzmirlilik kavramı bence bu kentte doğmaktan gelmiyor. Bu kenti, burada yaşamaya başladığımız andan itibaren bu kente benzediğimiz için seviyoruz. Bakış açımızı oluşturan, bizi zenginleştiren bu liman kenti, çok kültürlülüğü, nezaketi ve saygıyı beynimizin her yerine işliyor. Davranış biçimimiz ona dönüşüyor ve o biz oluyoruz artık. Bunu olumlayarak ve bu biz kavramından mutlu olarak söylüyorum.
Bu çok kültürlülük tüm dünyada oluşturulmaya çalışılan bir kavramken biz de ise doğalında var olan. Bu yüzden çok daha etkili bir biçim geliştirebiliriz üretimlerimizde. Ve ülkemizde eksik kalan ödenekli tiyatroların yurt dışına açılamama şanssızlığını kırabiliriz. İzmir ülkeyi temsil edecek yetenekte ve ülkeye örnek olabilecek kapasitededir. Cümlelerimin ne anlama geldiğini çok yakında yaşayarak kavrayacağız umudundayım.