İzmir entelektüel açıdan İstanbul ve Ankara’ya göre çok yoksul. Alınmak, gücenmek yok. Adı geçen üç kentle de içli dışlı birisi olarak bunu söylemeye mezun olduğumu düşünüyorum. Edebiyat ve inceleme açısından da dediğim gibi, yoksul… Yazar az, yayınevi parmakla gösterilecek kadar. Konuyla ilgili kurum ve kuruluşlar, insan kaynakları da haliyle ağırlıklı olarak İstanbul’da, sonra da Ankara geliyor.
İzgazete’nin kardeşi yeni kurulan ve henüz emekleme devresinde olan Biz Kitap bu anlamda kente değer katacak, yoksulluğu aşmada katkıda bulunacak. Okurlara öneririm; Biz Kitap’tan çıkan kitapları takip edin, yararlanın. Okuyabilir, başkalarına da armağan edebilirsiniz. Kitaplar çok güzel ziyaret ve doğum günü armağanı olabilir örneğin.
Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan ve bir üniversite kenti de olan İzmir’de acaba kaç kitapçı vardır? Sayılmaya kalkılsa mahcup olunur. Tabii bu da yukarıda belirttiğim hususlardan ayrı değil.
Sadede geleyim; bana iki kitap geldi bu yoksullukta. İki İzmirli ilk yazardan…
O DA KARTALDI; KARTALIN KOPAN BAŞINI YAZDI
İlki, emekli bir askerden; yaşadıklarını “Kartalın Başını Kopardılar-ABD ve AB Projesi Olan AKP ve Cemaat” adlı çalışma Sergi Yayınevi’nden çıkmış. Çok yeni, daha geçen ay yayınlanmış. Yazarı Ercan Sedefoğlu, 2002’de kendi isteğiyle emekliye ayrılan bir hava albayı.
E. Hv. Alb. Sedefoğlu Kuleli Askeri Lisesi ve Hava Harp Okulu’ndan sonra Hava Kuvvetleri’nin çeşitli birimlerinde görev yaptı. Çetrefilli bir meslek hayatı oldu. 12 Eylül döneminde üsteğmen rütbesindeyken iki ay süren işkenceli sorgulardan geçti ve hatta 1982-1992 arasında 10 yıl kadar “sakıncalı” olarak görev aldı. Kuleli’ye girmeden önce sen misin 15-16 Haziran işçi direnişine katılan!
2015’ten bu yana TESUD Bornova Şube Başkanı olarak görev yapan E. Hv. Alb. Sedefoğlu ile referandum döneminde bendeniz CHP Merkez Demokrasi Evi Sorumlusu olduğum sırada tanışmıştık. Aktif ve toplumcu bir çizgide sorumluluklarına sadık bir sima olan Ercan Albay, askeriyede yaşadıklarını, aynı zamanda TSK’da olup bitenleri ve Türkiye’nin başına bela olan cemaatçi yapılanmayı ve bu bağlamdaki gelişmeleri 480 sayfalık eserinde ayrıntılarıyla anlatıyor, tarihe kayıt düşüyor.
Sekiz bölümden oluşan “Kartalın Başını Kopardılar”da “Başlarken” ve “Bitirirken” dışında asıl olarak şu bölümler var: 1)Özgür’ün askerlik yaşamı başlıyor, 2)Amansız hukuk mücadelesi başlıyor, 3)Türk Silahlı Kuvvetleri’nde iki çizgi mücadelesi, 4)E. Orgeneral Hilmi Özkök ile hasbihal, 5)Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’ne, 6)”Kontrollü muhalefet”, 7)Türk subayı değil emekli, ölünceye kadar ettiği yemine sahip çıkandır, 8)Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel’e özel mektubum.
İÇİNDEN BALBAY DA GEÇEN BİR KİTAP
İkinci kitap da İzmirli bir genç kadın gazeteciden, Nihan Ertem’den geldi; “Mozaik”. Siyah-Beyaz’dan yayınlanan kitabın bir de alt başlığı var: “Geçmiş Değiştirilemez Ama Gelecek Şekillendirilebilir”. Ertem, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu bir gazeteci. İzmir’de bir yerel televizyonda haber spikeri, sunucu ve muhabir olarak çalışmış.
CHP İzmir Milletvekili, kendisi de gazeteci ve yazar olan Mustafa Balbay, Nihan Ertem ve Mozaik için şunları söylemiş kitabın arka kapağında:
“Yazarlık bir yaşanm biçimidir. Yazar yazmak için mi yaşar, yaşamak için mi yazar ikilemi hep tartışılmıştır. Nihan Ertem’i tanıdığım andan itibaren aklında hep ‘yazmak’ vardı.
Her şeyden önce bu yoldaki kararlılığını, inadını kutluyorum. Elinizdeki kitap, yazmayı, sözcüğün tam anlamıyla yaşam biçimi haline getirmiş bir gazetecinin eseridir. Ertem, hem geçmişe ayna tutuyor hem bu güne tanıklık ediyor hem de gelecek hayallerini paylaşıyor. Bu kitabı okuyan, kendisini de kitabın bir parçası hissedecek ve katılacaktır. Nihan’a uzun süreceğine inandığım yazarlık yolculuğunda başarılar diliyorum.”
Kitaptan aşağıda aktaracağım paragraf yazarın neler anlattığı hakkında ve neden Balbay’ın kitapla ilgili değerlendirmesinin kitabın arka kapağında yer aldığı hakkında fikir verecektir:
“Tam kırk altı kişiydiler, bir otobüste. Hepsinin de birbirine gönül bağı vardı çünkü onlar aynı dava için savaşıyordu. Aynı davaya baş koymak demek, sonuna dek ortak olduğun davayı destekleyerek hiç yorulmamak ve pes etmemek demekti. Gerçekten de bir dava duruşmasına gidiyorlardı; vekillerini ve onun gibi suçu belli olmadan cezaevinde kalanları desteklemeye. Yaklaşık iki yıldır onların vekili olan fakat özgürlüğünü kazanamamış olan emekçiye, doğruları yazan gazeteciye ve haksızlığa uğramış olan bir temsilciye gidiyorlardı. Gece İzmir’den binip yaklaşık on saat sonra sabahın ilk ışıklarında Silivri’ye yaklaşmış olurlardı. Sosyal medyada kurdukları Destek Girişim Grubu, üç yıldır bir çığ gibi artarak büyümüştü. İlk başta kendi imkanlarını seferber ederek yaptıkları bu girişim, zamanla belediyeler ve sivil toplum örgütleri tarafından desteklenmeye başlamıştı.”
İkinci baskısını yapan Ertem’in ilk kitabını ve cesaretini de kutlamamak olmaz.
Ey okur; kitaba yüz ver, yazara yüz ver, ilgini esirgeme. Biz Kitap’ı da keşfet.
Kitaplarla buluştuğunuzda hayatın pop corn’dan ve avm’lerden farklı bir yanı olduğunu, lezzetleri barındırdığını göreceksiniz.
İyi okumalar…