Büyük umutlarla göreve gelenler bazen hayal kırıklığına yol açıyor. Gözünüzde çok büyütüyorsunuz.

Güzel, başarılı işlere imza atar diyorsunuz.
Kariyeri ve diploması buna müsait diyorsunuz.
Ama gelin görün ki hiç de öyle olmuyor.
İlla bir yere seçilmek için her yere aday oluyorsunuz.
Önce milletvekilliği…
Olmuyor…
Şansını belediye başkanlığında deniyor.
Şeytanın bacağını kırıyor ama istediği yerin başka sahibi var.
Önce kendinize yer bulmak için mücadele ediyorsunuz.
O ilçeyi istiyorsunuz ama olmuyor, orası dolu…
O zaman başka ilçe olsun diyorsunuz, boşta neresi varsa sizi oraya atıyorlar.

Ama o bölgede kitleniz yok, çevreniz yok ama nasılsa partinin oyu var.
Nasıl olsa seçilirsiniz.
Seçildiniz de…
Büyük umutlar, büyük hayaller, büyük proje vaatleri…
31 Mart seçimlerinin üzerinden tam 4 ay geçti.
Tam 4 aydır 30 ilçe belediye başkanını yakından takip ediyorum.
Büyük çoğunluğunun ilk 100 günde neler yaptığını yazdım bu satırlardan…
Başarılı olan da var, vasat olan da daha 4 ayda sınıfta kalan da…
Belki de biraz insafsız davranıyorumdur.
Dört ayda proje yapmak ne kadar doğru olabilir ki?
Ama yapan yapıyor.
Bornova… Buca… Konak… Çeşme… Çiğli… Seferihisar, Güzelbahçe…
Aklıma ilk gelen 7 belediyeyi yazdım.
Bu ilçelerin başkanları arı gibi çalışıyor.
Dört ayda yaptıklarını yazsam 3 günlük haber dizisi çıkar.
Peki, İzmir’in en sorunlu ilçesinin belediye başkanı ne yapıyor dersiniz?
Neresi burası? Başkanı kim?
Yatay mahallelerinde Türkiye’nin 81 vilayetinden farklı insanların yaşadığı, yoksulluğun, fakirliğin, sefaletin olduğu, gecekondulaşmanın en üst düzeyde olduğu, sokaklarında yürümenin neredeyse imkânsız olduğu, dikey mahallelerinde ise deniz ve sahil gören apartmanlarda lüks yaşamların olduğu bir ilçe…
Mobilyacıların ve küçük sanayinin iç içe girdiği bir ilçe…
Evet, burası Karabağlar…
Adı gibi karalar bağlamış bir ilçe…
Kurulduğu günden beri talihi bir türlü değişmeyen ilçe…
Bu ilçenin 31 Mart’ta seçilen yeni Belediye Başkanı Helil Kınay’ı duymuşsunuzdur.
Kendisi Çevre Mühendisi…
Siyasi geçmişini yazımın girişinde anlatmıştım.
Şimdi gelelim yaptıklarına ve yapamadıklarına…
Kadın başkan kimliği, kısa saçları ve sürekli sol eli havada pozları ile Karabağlar’da bir rüzgâr estirdi ama o rüzgâr nedense 4 aydır bir türlü fırtınaya dönüşmedi.
Karabağlar’da 4 ayda neler değişti diye sorarsanız, size en güzel cevabı o ilçede yaşayanlar verir:
Aynı tas, aynı hamam…
Birkaç iş yapılmış.
Örnek vermek gerekirse Bölgesel İstihdam Ofisi açılmış, bin 26 kişi başvurmuş, 318’i işe yerleştirilmiş.
Büyük başarı!
E-İmar sistemine geçiliyormuş.
Benim bildiğim önceki Başkan Muhittin Selvitopu’nun başlattığı bir projeydi bu...
Büyük başarı!

Şimdi sıkı durun, en büyük proje geliyor.
Helil Başkan’lı Karabağlar Belediyesi, onca dert dururken “Neşeli sokaklar, mutlu çocuklar” şenliği düzenlemiş.
Elbette çocuklarımız için şenlik de yapılmalı ama çocukları düşünen bir belediyenin önceliği o çocukların sofrasına, geleceğine, eğitimine dokunan işler yapmak olmalı.

Bakın bunları kafadan atmıyorum.
Karabağlar Belediyesi’nin faaliyetlerimiz diye medyaya servis ettiği haber bültenlerinden derledim.
Karabağlar’ın gülen yüzü Helil Başkan’ın şen şakrak fotoğrafları ile servis edilen haberler bunlar…
Karabağlar’da tüm dertler bitmiş, tüm sorunlar çözülmüş olacak ki sayın başkan her fotoğraf karesinde kahkahalar atıyor.
Başkanın keyfi yerinde ama Karabağlar kan kusuyor!

Kentsel dönüşümde bir adım ilerleme yok!
Yeni düzenlemeler yok!
Bu konuda yeni projeler yok!

Belediyenin ana görevi olan temizlik, yol ve kaldırımların halini gidin görün Karabağlar’da…
Ne var Karabağlar’da…
İnanılmaz bir arkadaş, dost, aile kadrolaşması var…
Sayın başkan arkadaş ve dostlarını çok seviyor olacak ki hepsine birer görev vermiş belediyede…
Birer oda ve birer makam aracı da…

Kim olduklarını yazmama gerek yok, onlar kendilerini biliyor zaten…
Ekip kurmak önemli, yapılmalı da…
Ama eş, dost, akrabadan değil…
Profesyonel, işin ehli kişilerden olmalı…
Size proje üretecek ve onu uygulamaya koyacak insanlar…
İşte 4 ayda Karabağlar’daki son durum…
Yazacak çok şey var daha…
Başarı varsa haydi o zaman durmayın sol yumruklar havaya…