Takip eden okurlarım zaman zaman anket sonuçları üzerine yazdığımı bilir. Her anket değil elbet. Avrasya ve Konda’nın anket sonuçlarını deneyimlediğim ve kişisel olarak bu firmaların başındaki insanlara olan güvenimi de ekleyince daha dikkatle incelediğimi ve üzerinde bir şeyler yazmaya değer gördüğümü söylemeliyim.
2020 başından beri incelediğimizde, tüm anketler %45 civarı gösteriyordu AKP oylarını. Zaman ilerledikçe bir düşme eğilimine girdiğini ve Koronavirüs pandemisi ile bu rakamın %35’e düştüğünü de hemen her ankette gördük. Ama Konda dün çıtayı iyice yükseltip AKP’nin oyunun %25 bandına gerilediğini duyurdu. Benim de önceki yazılarımda tez olarak söylediğim bir olgunun Bekir Ağırdır gibi bir isimden duymak da kişisel olarak beni çok sevindirdi.
Yöntem olarak farklı bir şeyden bahsediyordu. Şöyle ki: Anketlerde önce bu Pazar seçim olsa hangi partiye oy vereceği sorulur. Siyasi partilerin ‘’ham’’ oranları belirlenir. En sonda da kararsızlar/cevap vermeyenler/oy kullanmayacaklar diye bir ‘’gri seçmen’’ kitlesi ortaya çıkar. Bu oran da partilerin ham oy oranları kadar geri dağıtılır. Yani varsayım şu şekilde kurulur: Her partinin kararsız seçmeni son dakikada yine ‘’lanet olsun’’ diyerek oy verdiği partiye geri dönecektir. Bu bahsettiğim seçmen kitlesi %15-20 civarında şu an tüm anketlerde.
İşte Konda burada şunu söylüyor: AKP seçmeninin %25’i kendi partisine kesinlikle oy verecek. Ama karasız olan AKP seçmeni artık partisine geri dönmeyecek. Hatta bunu genişleterek MHP seçmeni için de benzer bir iddiayı bendeniz eklemiş olayım bu tespite. Özetle, referandumda ‘’evet’’ demiş, ardından AKP-MHP ve Erdoğan’a oy vermiş, yerel seçimlerde güvenmese bile AKP’nin adaylarını desteklemiş olan büyükşehirde yaşayan orta-alt seçmen ‘’şimdilik’’ gri alanda. Ancak seçim sathına girildiğinde hangi partiye oy vereceğini belirleyecek. Net olan Cumhur İttifakı’na artık ne olursa olsun geri dönmeyecek.
Bu kitlenin yeni kurulan sağ partiler ile İyi Parti arasında dağılması muhtemel görünüyor. Bir kısmının da Cumhurbaşkanı adayına göre CHP’ye gelebileceği kuvvetle muhtemel. Kürt seçmenin sandığa gidip gitmeyeceği, gitse bile HDP’ye oy verip vermeyeceği şimdilik belirsiz. Babacan’a teveccüh edebileceklerini düşünüyorum.
Bu kuvvetli olasılıkların ardından özet bir cümle kuracak olursak, AKP ve MHP’nin kendi kemik seçmenine kadar gerileyip alabileceği en düşük oy bandından bir türlü sıçrama yapamadığını/yapamayacağını söylemek mümkün olacaktır.
Hele ki İmamoğlu zaferinden sonra morallenen muhalefet, doğru strateji ile bu işi kotaracak bu defa. Özgüveni yerinde şimdilik muhalefet partilerinin. Kuruldu/kurulacak derken AKP tarafından ciddiye alınmayan küçük sağ partilerin ise beklenenden büyük hamle yapmaları AKP’nin sonu olacak bana kalırsa.
Peki AKP-MHP cephesi ne yapabilir bu durumu kendi lehine çevirip 5 yıl daha iktidarda kalmak için? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden vazgeçmek ve göstermelik bir Parlamenter Sistem kurmaya girişmek ilk işleri olacak. Hata yapmışız demeye alışkınlar nede olsa. Üstelik bu defa ileri gidip Türk halkına uygun bir model değildi demelerini bile bekleyebiliriz. Kendileri hata yapmış olamaz çünkü.
Baktılar ki Millet İttifakı bölünmüyor, ittifak sistemini kaldıralım demeleri an meselesi bana kalırsa. Ve ardından dar ya da daraltılmış seçim bölgesi sistemi ile TBMM çoğunluğunu ele geçirmeye çalışacaklar. Bir de AKP’nin başına güvenilir bir ismi getirip hükümet kurabilecek çoğunluğa da ulaşarak koalisyon da olsa bir 5 yıl daha devam etmeyi deneyecekler.
Ya muhalefet partileri? Ton yükseltip gri alandaki kararsızları paylaşmalılar. Sistem inancını yitirip sandığa gitmeyen her seçmenin de ‘’potansiyel’’ muhalefet seçmeni olduğunu düşünürsek oylarını yükseltmeleri tamamen kendi performanslarına bağlı. Cesur söylem ve ilkeli duruş her birinin oyunu arttıracak. Bütün koşulların muhalefet lehine geliştiği bir koşul olmadı son 20 yılda. Üstelik hem global hem de ulusal makro ekonomik tüm göstergeler en güçlü kozu olacak.
Davul AKP’nin boynunda, tokmak da Bahçeli’nin elinde. Ama bu ittifakın çaldığı davulun sesi artık hoş gelmiyor halkın kulağına. Ne yakından ne uzaktan!