Damat diyor ki OECD‘de birinci, dünyada ikinciyiz. Ne zaman, hangi konuda? 2020 Yılının Ağustos ayında, sanayi üretimi konusunda. Açıklama şöyle: “Ağustosta sanayi üretimi yıllık %10,4; perakende satış hacmi %5,8 artarken sektörel ciro endeksi ise yıllık %23,5 yükseldi.”
İnanalım mı?
Dünya Bankası yılsonunda yüzde 4 daralacağımızı hesaplıyor, bizimkiler yüzde 0.3 (sıfır nokta üç) büyüyeceğiz diyor. Hangisi doğru?
Kimine göre tüm dünya ülkelerinin ekonomisini an-be-an takip eden Dünya Bankasının verileri daha doğrudur. Bir diğer kesime göre de Berat Bey’in söylediği doğrudur. Birisi dünya ekonomik verilerine dayanıyor, diğeri bir kişinin beyanına.
AKP’nin zaman akışı içinde herhangi bir veriyi alıp, abartıp kamuoyuna sunmasına alışamayanlar olabilir. Ancak bu bir strateji, propaganda tekniği. Bunun aksini kamuoyuna anlatana kadar başka bir konu gündeme geliyor. O konuda da tartışma başlıyor. Bunu eleştiriyor muyum? Tabii ki hayır! Bu bir durum saptaması sadece. Üstelik bu gibi abartıları araştırıp, çalışıp kamuoyuna anlatmaya gayret edenlere büyük saygı duyuyorum.
Büyük ölçekli yazılı ve görsel basının beyin yıkama faaliyetlerine karşı durmadan doğru verileri anlatmaya çalışanların kamuoyu üzerinde mutlaka olumlu izler bırakacağına inanıyorum.
Sınırlı sayıda yandaşla büyük bir medya yönlendirmesi yapmak, sınırlı sayıda yandaşla ülke sermayesini yutmak kolay bir proje değil. Bunların mutlaka bir akıl hocası vardır. Kimine göre bunlar okyanusun ötesinde, kimine göre okyanusun bu tarafında… Onların yamakları veya “adamları” da vardır, bunlar Arap görünümünde olabilirler.
Damadın söyledikleri doğru çıkmayabilir ki genelde böyle, ancak ona inananlar için bu zaten mesele değil. Onlar doğruluğunu irdeliyor olsalardı, uzun zaman önce ona inanmayı terk ederlerdi.
Körü körüne inanç bazı olumsuz yansımalara neden olabilir. Örneğin, ne yasa, ne Anayasa, ne de doların yükselmesi onları ilgilendirmez. Üstelik tek adam rejimi onların gelecekteki olası nemalanma duygusuna hitap ettiği için uygun da olur.
Anayasa Mahkemesinin etkisizleştirilmesi, bir mahkemenin Anayasa Mahkemesinin kararını tanımaması eğer reis “bu işe bir el atayım” demişse tam olarak uygundur. Yasalar, mahkemeler reisin üstünde olamaz.
Parasal konuda ise örneğin borsada 2 milyona yakın yatırımcı var (1 milyon 863 bin 52). Eylül sonu itibarıyla işlem gören hisselerin toplam portföy değeri 608 milyar 139 milyon TL. Bu rakamın 528 milyar 154 milyon TL’si, 22 bin 333 kişinin elinde bulunuyor. Yani, toplam değerin yüzde 86,9’u, toplam yatırımcı sayısının yüzde 1,3’ünün elinde. 80 milyar liralık portföy de 1 milyon 840 bin kişinin elinde. Paraları kim yönetiyor?
Damat doların yükselişi beni ilgilendirmiyor, ekonomimiz sağlam demişti. Herhalde borsamız da dünyanın en büyük borsası derse şaşırmam!
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir sözü önemli: Denetlenmeyen güç, güç değildir.
Bunu Anayasa mahkemesinin kararını uygulamayan yerel yargı birimi hakkında söylüyor. Oysa bu, toplumdaki tüm kurumlar için geçerli olmalı.
İktidarını sürdürmek için her yolu deneyenler, yolsuzluk yapanlar denetlenmeli ve yasaya, hatta uluslararası etiğe aykırı davranıyorlarsa mutlaka bir yaptırımı da olmalı.
Zaman yeniden ülkemizin geleceğini değerlendirme zamanıdır.