Cumhurbaşkanlığı seçimlerine henüz 2 yıl varken konu yine alevleniverdi. Mesele Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmayacağı tartışmaları ile mecrasında ilerliyor. Başka pencereler açalım isterseniz meseleye.
Bana kalırsa Mansur Yavaş da Ekrem İmamoğlu da ince bir strateji ile ‘’tavşan aday’’ diye tabir edilen metot ile seçmene tanıştırıldı. Bu yöntemin çiçeği burnundaki belediye başkanlarının da ‘’çaktırmadan’’ hoşuna gittiğine eminim. Ancak, ikisi de bu süreçte tek bir adım tökezlemeden ve ülkenin yeni cumhurbaşkanı olacağım psikolojisine kapılmadan işlerini başarıyla yürüttüler. Seçmen de Erdoğan karşında “başka bir seçenek mümkün” duygusuna böylelikle alıştı. Bir buçuk yıldan beri takip ettiğim anketlerde önce İmamoğlu, sonra da Yavaş, Erdoğan’ı yakaladı; son altı ay içinde de aradaki farkı açtı seçmen nezdinde.
Ancak, bir süre önce Kemal Bey aday olabileceğinin sinyalini verdi. Oysaki önceden açıkladığı stratejiye göre partili cumhurbaşkanı fikrine temelden karşı olduğu için, parti genel başkanlarının cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini anlatıyordu her yerde. Bu sinyalden sonra anketlerde gördük ki Kılıçdaroğlu da Erdoğan’ı yakalıyor ve hatta geçiyordu.
Millet İttifakı nasıl devam eder, genişler mi? Genişlerse kimler katılır? Ya da CHP bu ittifakla gitmek yerine tek başına mı seçmen karşısına çıkacağı henüz belirsiz. Bu soruların her birinin yanıtına göre ilk turda Erdoğan’ın karşısına ‘’çatı aday’’ mı çıkarılır yoksa ittifaklardan bağımsız her parti kendi adayıyla ilk turda Erdoğan’a yeniden başkanlık verdirtmemek için mi uğraşır, göreceğiz.
Ancak, Bülent Kuşoğlu’nun CB adayı olarak Kemal Bey’i ilan etmesinin tesadüfi bir zamanlama ya da bir dil sürçmesi olmadığına eminim. Şimdiye kadar yaşanan bu ‘’aday adayları’’ sürecinde özellikle kararsız ve küskün seçmeni ikna eden şey olduğu kesin: Başka bir aday mümkün! Erdoğan kaybetmez algısının tamamen yıkıldığına eminim artık. Dolayısıyla, bu iki yıllık süre içinde Yavaş ve İmamoğlu’nun adaylık algısı tek başına Erdoğan’ın yenilmezliği algısını değiştirdiği için alternatif isimlerin çatı adayı olarak çıkması yani Kemal Bey’in -ittifaklardan bağımsız olarak- tüm muhalefetin adayı olarak çıkması artık mümkün. Seçmen nezdinde Erdoğan/Kılıçdaroğlu adaylık kombinasyonundaki dev fark artık tamamen ortadan kalktı.
Akılcı bir strateji ile yürümeye devam etmeli muhalefet. İlk turda Kürt seçmeni mutlaka sandığa götürüp Erdoğan karşısında kendi adaylarına oy vermesini sağlamak bu stratejinin bir parçası olmalı bana kalırsa. Ayrıca, tüm muhalefetin de ortak bir çatı adaya kenetlenmesi bu işi ikinci tura taşıyacak. Yol burada çatallanıyor işte. İkinci turda Kürt seçmeni, kararsız ve küskün seçmeni konsolide edecek bir adayı olmalı muhalefetin.
Gördüğünüz üzere seçimin kilit seçmenlerini ikna edecek bir stratejiye ihtiyaç var. Kilit seçmen: Kürtler, Kararsızlar ve Küskünler.
Burada bir parantez açalım: Can Ataklı’nın iddia ettiği üzere Erdoğan’ın İyi Parti ile temas ettiği ne kadar doğrudur bilemem. Ama seçimi kaybedeceğini en çok o biliyor. Dolayısıyla kendisinden sonraki dönemi dizayn etmeye çalışması çok anlaşılır. Kendisini, yol arkadaşlarını, 20 yıllık iktidarını koruma güdüsü artık dönüşmeye başlamış olabilir. İktidardan gideceğim ama sonrasını garanti altına almalıyım güdüsü bu. O nedenle, başka yöntemler aramaları kabul edilebilir. Ama mesele burada muhalefetin her bileşeninin AKP’ye karşı dimdik durması.
Özetle; Akşener, İmamoğlu, Yavaş, Gül etrafında kümelenmiş CB denklemi artık geçerli değil. Kürt seçmeni rahatsız etmeyecek adayın kazandıracağı ve bununla birlikte herkesi rahatlatacak bir geçişle parlamenter rejime geri dönüleceği bilgisiyle önümüzdeki dönemde Kılıçdaroğlu adını daha sık tartışacağımız muhtemel.
CHP Genel Başkanlığı koltuğunu TC Cumhurbaşkanlığı koltuğuyla bırakarak ve ülkeyi bir uçurumdan geri çeviren bir kişi olarak siyasi tarihimizde önemli bir yer almaya doğru gidiyor kendisi. Yapılandırılmış bir yol haritası, devletteki deneyimi, CHP gibi kendi içinde bir ittifak olan bir yeri 10 yıldır başarıyla yönetmesi de bu başarısına ışık tutacak.
Hadi hayırlısı…