Geride bıraktığımız pazar akşamı İzgazete’nin ikinci yaşıyla birlikte “İz Bırakanlar” ödül töreni vardı. “İzmirli ama yerel değil” mottosuyla yayın hayatına üçüncü yıl adımlarını atan İzgazete ile yollarımızın kesişmesi de ilginç olmuştu. Okurlarım bilir; bazı önemli periyodiklerin yanında Güneş, Radikal, Cumhuriyet, Yurt’tan sonra yaklaşık beş yıldır internet basınının amiral gemisi, Türkiye’nin en çok okunan gazetesi Odatv’ye imza atıyorum. İzmir’e yerleştiğimde dikkatimi çeken bir nokta oldu; İzgazete, Odatv’deki bazı yazılarımı iktibas ediyordu. “Kim bunlar?” diye merak ettiğimde 30 yılı aşkın bir süre önce gazeteciliğe beraber başladığımız bir arkadaşımın da yazarları arasında olduğunu fark ettim. Kısacası, cesaret ve emekleriyle İzmir’e bir pencere açan Ümit ve Cihan’ın önerisini dikkate alıp Odatv’nin yanında İzmir gündemiyle ilgili konulara ilişkin İzgazete’ye yazmaya başladım. İzmirli okurlardan, kamuoyundan çok olumlu tepkiler de gelince yazılar o gün bugündür sürüyor. İzgazete’ye nice iki yıllar diliyorum.
BİR GENEL BAŞKANI İLLERDE KİM TEMSİL EDER?
“İz Bırakanlar”a dönelim… Ödül verilenler arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da vardı. Kılıçdaroğlu’nun ödül gerekçesi; “CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra Ankara’dan İstanbul’a 25 günde 432 km yürüyerek, hem Gandhi’nin ‘Tuz Yürüyüşü’ rekorunu kıran, hem de yürüyüş sonrasında yapılan Türkiye tarihinin en kitlesel mitingine vesile olması”ydı. Kılıçdaroğlu’nun arzu etmesine karşın mazereti nedeniyle ödül törenine katılamamasında dolayı adına ödülü CHP Genel Sekreteri Kamil O. Sındır aldı. “Adalet Yürüyüşü” gerekçesiyle Kılıçdaroğlu’na yurtdışından bir ödül gelmişti, bu da yurtiçinden ve ikinci ödüldü.
Ancak ödülün alınmasıyla ilgili bir ayrıntı var ki önemli… Siyasi parti genel başkanlarını illerde il başkanları temsil eder. Böylelikle, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na takdim edilen ve kendisinin mazereti nedeniyle gelemediği törende adına ödülü CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in alması gerekirdi. Bir tahminimi de belirteyim; belki il başkanı il dışındaydı pazar akşamı. Ne var ki onun da mazereti varsa il başkan vekili almalıydı ödülü genel başkan adına. Umarım bundan böyle bu gibi protokoler noktalara titizlik gösterilir. Malum, şeytan ayrıntıda gizlidir.
ANKARA’DAN TEK KARE YOK!
CHP İzmir İl Başkanı pazar akşamı belki Ankara’daydı. Çünkü dün (pazartesi) beraberinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olduğu halde genel merkezde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ziyaretine ilişkin bir basın duyurusu geçti CHP İzmir İl Başkanlığı. Bir tanışma ziyaretiymiş, PM için isim verilmemiş vb. Fakat o da ne? Görüşmeden bir kare fotoğraf yok! Servis edilen bültende il başkanı Yücel’in İzmir’deki makamında çekilen bir fotoğrafı var. Anlaşılıyor ki, ziyaret arada derede cereyan etmiş, bir fotoğrafa da zaman olmamış.
DOĞRU ZAMANDA DOĞRU YERDE OLMAK
Oysa asıl mesele şu; doğru zamanda doğru yerde olacaksınız. 7 Ocak’ta seçilen il başkanı yanına yönetici arkadaşlarını da alıp en geç bir hafta on gün içinde genel başkanı ziyaret edecekti. Söz konusu olan Türkiye’nin üçüncü büyük ilinin parti başkanı. Ve en büyük örgütlerinden birinin… “Doğru zamanda doğru yerde olmak” denilince bundan ne anlamak gerekir? Zeytin Dalı Harekatı sırasında… Üstelik genel başkan talihsiz yurtdışı ziyaretinden yeni dönmüşken… Üstüne üstlük aynı gün Çankaya’da Başbakan Yıldırım’la randevusu varken… Bu koşullarda randevunuzu erteleyeceksiniz. Yoksa şekil birde olduğu gibi olur, verimli olmaz. İzmir il başkanı, tabiidir ki örgütü adına genel başkana PM için isim önerecek, hem de alternatifli olarak. Ne demek “isim önermedim”?!
MEDYAYLA ARANIZ İYİ OLMAZSA ARANIZ AÇILIR
Bizim maksadımızın “üzüm yemek” olduğunu bilen bilir. O yüzden yeni CHP İl Başkanı Yücel’e bir ağabey nasihatinde daha bulunayım. Bak kardeşim, İzmir basını sizden çok yakınıyor. İzmir basınını üzüyormuşsunuz. Telefonlara çıkmamak, arandığında geri dönmemek; bunlar gazeteciler için çok kırıcıdır, haberiniz olsun. Bu arada sizin neden pek temas kurmadığınızı da tahmin etmiyor değilim. Bu tahminden ne demek istediğimizi siz gayet iyi anlıyorsunuz. O yüzden de yazılı açıklamalarla basının karşısına çıkmayı tercih ediyorsunuz. Basın toplantılarında da yazılı metne sadık kalıyorsunuz. Ama nereye kadar? Kimine göre altı ay, kimine göre üç ay… Ne var ki burası CHP İzmir İl Başkanlığı. Bu hamur bu kadar su kaldırmaz. Gerekirse bazı konularda iki üç danışmanınız olacak. Kısacası; İzmir il başkanı her gün her an gazetecilerle görüşecek bir makam sahibidir. Kaçgöçle bu işler yürümez. Medya ile ilişkisi iyi olmayan makam sahipleri bundan yara alır, yıpranır. Randevu taleplerine yanıt vereceksiniz, telefonlara döneceksiniz. Benden hatırlatması.