Belediyeler dinamik ve değişken yapılardır. Belediyelerde bir gün, bir diğer güne benzemeyebilir.

Gönüllü katılım, belediyelerle sivil toplum kuruluşlarının iş birliğine dair kafa yorma halim bitmek bilmiyor.

Kalıcı sosyal politikaların en çok ihtiyacı olan toplumsal sorunlarla ilgili çözüm üretmek, dayanışmayla mümkün olabilir gibi gelir bana. O yaşam alanında kurulmuş ve amacı çözüm olan sivil toplum örgütleriyle aynı masa etrafında oturabilmek önemli.

Belediyelerde çalışan arkadaşların, memur-işçi-taşeron ayrımı olmaksızın birlikte düşünebilmeyi başarması herkes için değerlidir. Belediyede çalışan herkes aynı gemidedir, statü ne olursa olsun dayanışma öncelikle belediyeciler arasında olmalıdır. Birlikte çalışabilmeyi başaran belediyeciler, sivil toplum örgütleriyle doğru, yapıcı iş birliği yolu da bulabilir.

Konak’ta İş Barışı

Belediyeler, herkese eşit hizmet üretmesi beklenen kurumlar…

Konak’ı düşündüğümüzde 2016 adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 370.662 hemşehrimiz için hizmet eden yaklaşık 2000 belediyeci var. İzmir’in merkez ilçe belediyelerinden Konak Belediyesi sınırları içerisinde nüfusun yaklaşık 5 katı kadar İzmirli her gün Konak’a ayak basar. Ticaretin ve turizmin merkezi olan Konak’ı yönetmenin zorluğuyla birlikte Konak’ta belediyeci olmak da marifet ister.

Konak ilçesinde karar vericilerin çalışması gereken ilk konu belediye çalışanlarının huzurlu işe gelmesini ve emeklerinin karşılığını alabilmesi. Gün geçtikçe zorlaşan yaşam koşullarıyla mücadelede Belediye Başkanı’nın yanında olduğunu hisseden belediyeciler emeğini sakınmadan hizmet üretir.

Konak’ta böyle bir durum söz konusu olduğu için İzmirliler olarak şanslıyız. Çünkü, Belediye Başkanımız Sayın Sema Pekdaş’ın ilk gündeme aldığı konu iş barışının sağlanması olmuştu. DİSK’le yapılan görüşmeler neticesinde ilk politika çalışanların durumlarını iyileştirme yönünde oldu.

Taşerona Son Mu?

Belediyelerde taşeron sisteminin kalkması zorunluluktur. Yan yana masalarda oturan belediyecilerin ücretlendirmelerinin. özlük haklarının farklı olması kabul edilemez. Hükümetin uzun süredir üzerinde çalıştığını söylediği, muhalefetin de bu yönde önergeler verdiği düşünürse ‘taşeron kalkıyor’ söylemiyle çıkarılan yasa maalesef yeterli değil.

Hal böyleyken, belediyeleri hazırlıksız yakalayan ve norm kadro ya da bütçe artışı olmadan Belediyelerde taşeronun bitirilmesi söylemiyle çıkan yasa sorunları da beraberinde getirdi.

Şimdi, bütçe kısıtları ve kentin ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda günde ortalama 2 milyon kişinin ayak bastığı Konak ilçesinde nasıl kaynaklarımızı nasıl daha verimli kullanacağız? Ya da yeni kaynakları elde etmek için neler yapmalıyız?

Belediye çalışanlarının, emeklerinin karşılığını alması ve doğrudan yurttaşlara dokunan hizmetlerin niteliğinin yükselmesi için taşeronsuz, barış içinde bir çalışma ortamını el birliğiyle sağlamız ön koşul. Belediyeciliğin ilk adımı belki de bu olmalı…

***

Bir sonraki yazımda, sosyal politika stratejisi olan İzmir Modeli’ne büyüteç tutacağım.