Günler, haftalar, aylar...
Geçen süre gün geçtikçe artıyor. Bilim kurulu üyelerinin, bunun yanında diğer ilgililerin “Normalleşme” diye tanımladıkları bu süreç iyiye mi gidiyor yoksa kötüye mi bilinmiyor. Bilinmiyor çünkü gün içi sabah aldığımız haberle aynı gün içi akşam aldığımız aynı başlıklı haber içeriği ciddi boyutta değişim gösteriyor. Kimin ne dediği belli değil? Kurul güvenilirliğini yitiriyor endişesi ülkeyi sarmış durumda.
Belirsizliklerle dolu “Salon Etkinlikleri” için sanatçıların yanında seyirci de soru işaretleri ile dolu. Konser, opera, bale, tiyatro vb. sahne sanatları için zorlu bir dönem oldu. Daha da zorlu bir dönem devam edecek gibi.
Aslına bakarsanız uzun süredir saydığım sahne sanatlarını dijital platformdan takip etmek zorunda kalan seyircimiz sanatımızı canlı izlemenin keyfinin bir başka olduğunu da bir kez daha anladı. Onun için konser, opera, bale, tiyatro vb. sahne sanatları artık dijital ortama taşınıyor diye düşünen ve böyle de olmalı diyenler bence bir kez daha düşünsün.
Sahne sanatlarını kamera önünden ayıran en belirgin özellik canlı olmasıdır ve bu böyle kalmalıdır. Bazı bilirkişiler normalleşme başlığı altında ciddi boyutlara ulaşan sorumsuzlukların, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirdiğini ve 2021 yılına kadar kısıtlamalarla ilerleneceğini açıkça söylüyor.
Şimdi benden sevgili İzmir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e
Açık Mektup
Öncelikle sanata ve sanatçıya destek veren bir başkan olmanız tabii ki mutluluk verici bir durum. Ki bu zaten böyle olmalı, çünkü siz sanatın içinden siyasete geçen bir başkansınız. Kutlamalarda üstü açık otobüsün üzerinden anne diye bağırıp annesine el sallamak her siyasetçinin harcı değildir. (Neptün Hanım tutmasaydı düşecektiniz aman dikkat)
Seçim sürecinde Çiğli adayı şu anki belediye başkanımız Utku Gümrükçü ile sahne paylaştığınız an, seçim müziği ile dans edip oynamanız, yerinizde duramamanız hafızalarda uzun süre yer etti.
Şimdi Sayın Başkanım; zorlu geçen sürecin daha da zorlu olacağı kesin. Durum gösteriyor ki her hangi bir ilaç tedavisiyle bitirilmediği müddetçe Covid-19 virüsü bulaşıcılığı ile sorumsuzluğu diz boyu olan insanlığı daha vahim duruma getirecek. Her anlamda İzmir üzerinde sosyal mesafe vb. önlemler alıyorsunuz ve almaya devam edeceksiniz eminim. Diyelim ki uzun bir süre daha bu önlemler çerçevesinde yaşamak zorundayız.
Peki sanat.
Seyirci dijital platformlardan hiçbir şekilde takip etmiyor. Sahneleri ve salonları nasıl uyumlu hale getirebiliriz. Az katılımlı etkinlikleri nasıl başlatabiliriz konusu için bir araya gelmek isteriz sizinle. Çok seanslı az katılımlı ve kısa programlarla aynı etkinliğin gün içi birden fazla seansla seyirci ile buluşması mesela. Tüm notlarımızı sanat adına size aktarmak, kolay yolları bulmak çok büyük önem arz edecek.
Diyelim ki, yeni sanat sezonunda İzmir’de kapalı mekânlar açılabildi. Salonların koltuk adeti yarısından daha az davetiye sayısı sağlandı. Ücretsiz etkinliklerde davetiyeli giriş çıkış kontrollü sistemle başlandı. Davetiye diyorum çünkü kontrolü elden bırakmamak adına. Bir kaç satır yukarıda söylediğim gibi az katılımlı (işte bu davetiye sistemi ile sağlanacak bir durum) kısa sahne çalışmaları ile aynı günde birden fazla seans. Çok davetiye ile daha fazla kitleye ulaşmak.
Peki gelelim en can alıcı sorulara.
Seyirci risk olarak görmeyip katılır mı? Pozitif olan birinin etkinliğe katılma durumu? Davetiye sistemi, sistemli olur mu? Akla gelebilecek birçok soru.
Normalleşme döneminde tedbiri elden bırakıp AVM’lere koşturan, merkezi çarşı ve caddeleri dolduran kitlenin yanında sanat adına beklenti içinde olan kitleyi de düşündüğümüzde belediyelerimiz olarak bu etkinliklerde profesyonel bir şekilde tedbirlerimizi alırsak hem seyircilerimiz katılacak. Hem de kontrollü bir şekilde sanatta da normalleşme süreci adımlarını atmış olacağız.
Daha birçok ayrıntı çalışmayı sanatçı dostlarla oturup notlar alarak tartıştık.
Lütfen ciddiye alın Başkanım. Davetinizi bekleyeceğim. Teşekkürler.