Koronavirüs Hastalığı (Kovid-19) = Sanat = sistem çöktü.
Yani sosyal ve toplumsal vakalarda en önce, her zaman olduğu gibi sanatçıya olan oldu. Olmaya devam ediyor.
Hepimizin çok yakından takip ettiği ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgın var. Koronavirüs hastalığı… Ülke olarak salgının etkisi altına girdiğimiz, başlayan negatif süreçte tabi ki sadece tiyatro sanatçıları zarar görmedi.
Okurken sadece sanatçılar mı diye mırıldanmamanız için yazıyorum bu kısmı.
Birçok meslek dalı bir şekilde çok cüzzi durumlarda da olsa işine devam edebiliyor.
Tiyatrolar öyle mi?
Çok büyük emekler harcanıp çok büyük adımlar için planlar yapılıp sezon ortasında kaldı birçok tiyatro.
Resmen sistem çöktü.
Piramit halkasının en alt tabakası olarak değerlendirmem yanlış mı olur?
Tüm imtiyazlara sahip bir güç ve o gücün alt tabakası.
Feodal yapı mıydı?
Hani sistemin en üst tabakası yani zarar görmeyen kısım. Bahsi olan güç. Tabi güç sadece imparator sayabileceğimiz yapının elinde değil. Şu anda yaşadığımız salgın döneminde ne olursa olsun rahatı elinde tutabilen tüm yapı. İmparator, alt takım yani soylulular ve en alt kısım ağır o ağır darbeyi her zaman alan serfler.
Dur serfler çok sert oldu. Köle de değiliz tabi ki ama umursanmayan kısımın başındayız. Böyle zor dönemlerde sanat da ne işe yaracak diye düşünenlerin ilk harcadığı kişileriz.
Şimdi ütopik olmamak kaydı ile istekleri var sanatla uğraşan insanların. Destek görmeye ve var olduklarının kabul edilmesine. Kimse demiyor ki işi gücü bırakın sanatçıyla ilgilenin. Emin olun sanatla uğraşanlar şu anki kriz döneminde topluma en çok destek çıkanlar. Psikoloji anlamında toplumu en çok destekleyenler.
Evde kal sağlıklı kal başlığı altında evde kalan büyük bir kesime özellikle çocuklara sosyal ağdan verdikleri drama kökenli destekler çok ilgi gördü.
Bu arada sadece bu türde destek değil tabi ki, birebir şahit olduğum ve içinde bulunduğum kriz dönemi alan çalışmalarında boy gösteriyor sanatçılar.
Kriz ne olursa olsun krizi yaşarken kendi dışındakileri gülerek ve moral yükselterek karşılayan bir ruhtur sanatçı ruhu.
Böyle zorlu bir dönemde hiç bir maddi gelir beklemeksizin birçok desteğin altına imza atıyorlar. Bu demek olmuyor ki tabi yapacaklar. İnsanız. Bu tür zor durumlarda toplum olarak birbirimize destek vereceğiz. Bunu söyleyen sevgili dostlar, bunu söyleyenden daha çok destek verdiği kesindir sanatla ilgilenenlerin. Ama unutmayalım ki herkesin olduğu gibi bu insanlarında hayatlarını devam ettirecek bir gelire ihtiyaçları var.
Ödenekli tiyatroların koşullarının tüm tiyatrolara sağlanması asıl konu. Evet bu kadar basit. Yani yönetici vasfındaki siz değerli büyüklerimiz sizden isteğimiz sanatçı dostları da görmeniz. Sanatın kavramının sanat olduğunu bilen bizler diyoruz ki, “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”. Büyük ATA’mız Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de dediği hayat damarlarımızdan birini koparmayın.
Yıllara meydan okuyan eserlerin sahiplerini yok saymayın. Geleceğe aktaran yazarlar, yönetmenler, oyuncular, ışıkçılar, müzisyenler, dekorcular, tasarımcılar, dansçılar (sayamadıklarımdan özür dilerim) bu insanlar bu toplumu ileriye taşıyanların başında geliyor.
Görün artık!
İsyan etmiyorlar, saygıyı elden bırakmıyorlar.
Özgür ruha sahip bu insanlar sadece bu tür kriz dönemlerinde ilk harcanan insanlar olmak istemiyorlar.
KDV, gelir vergisi, stopaj gibi tüm vergiler hakkında bir düzenlemeyi, desteği hakediyorlar. Ödemeleri gereken faturalar çok kabardı. Kredi kartı limitleri tavanda. Hatta bir çoğumuz kırmızı çizgiyi yedik. Oyuncu maaş ve sigorta primleri desteği hakediyor.
Unutmayın!
Ticari bir kimlikten kurtarılmayı bekleyen tiyatrolar, kamusal hizmet üreten bir noktaya getirilmeli. Kültür Bakanlığımız bir an önce bu konuda adım atmalı. Özel tiyatroların devlet desteğine acil günümüz şartlarında yoğun ihtiyaç duyduğu bir süreçteyiz. Bu düzenlemeler bizleri ayağa kaldıracak.
Yazıyı tamamlamadan önce bir tiyatro yönetmeni ve oyuncusu olarak diyorum ki “Evde kal Sağlıklı kal” ama şartlar nedeniyle aç kalmasın insanlar.
Biraz saygı…