Her hafta bilgisayarın başına oturup ‘Ne yazayım?’ diye düşünürken ‘konu sıkıntısı’ çekmeyi çok isterdim. Maalesef ‘ kötülükler’ başlığı altında sıralananlar arasından birini seçmek zorunda kalıyorum. ‘Kendi gündemini kendin oluştursana!’ diyebilirsiniz. Haklısınız da. Yapmak gerekir. Ancak öyle zamanlar oluyor ki can alıcı bir durumu, gelişmeyi defalarca yazmak, söylemek, gündemde tutmak gerekiyor. Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı gibi…
İşte tam da bu yüzden , nafaka hakkını sınırlandırılmasına, boşanma ve miras haklarının riske atılmasına karşı çıkan oluşturulan NAFAKA HAKKI PLATFORMU’ndan ve geçtiğimiz Haziran ayında, aralarında Lale Mansur, Latife Tekin, Zuhal Olcay, Ece Temelkuran , Feride Acar, Zeynep Altıok Akatlı, İlkay Akkaya, Müjde Ar gibi ünlü kadınların ilk 100 imzacı arasında yer aldığı ‘KADINLARIN NAFAKA HAKKINA DOKUNMAYIN’ adlı bildiriden bahsetmek istiyorum.Başlığından anlaşılacağı gibi, son aylarda zaman zaman gündeme getirilen nafaka hakkının süreli hale getirilmesi ve çeşitli kriterlerle sınırlanmasına yönelik yükselen taleplere karşı kaleme alınmış.
Nafakayı hakkına göz dikenlerin temel savı ,‘Boşanıyorsa başının çaresine baksın. İş bulsun, çalışsın kardeşim!’ İnsan düşünmeden edemiyor;
Ya hiç eğitim alamamış ya eğitimini yarıda bırakmış ya eğitimini tamamlasa bile mesleğini yapamamış,iş bulamamış ya da evlendiği, çocuk sahibi olduğu için işinden ayrılmış bir kadından boşanınca iş bulup çalışmasını öğütleyenler hangi ülkede yaşıyorlar acaba? İşsizliğin boyutlarından haberdar değiller mi?
Metinde de yer aldığı üzere, TÜİK 2018 verilerine göre Türkiye’de kadınların istihdam oranı % 29. Tabii ki gerçek rakam çok daha fazla. Velev ki iş buldu; çocuklara kim bakacak? Çalışan kadınlar için çocuk bakımı-kreş bitmeyen çile! Aldığı ücret bu ekonomik krizde yaşamın idamesi için ne kadar yeterli olacak?
Bir kadın şiddet gördüğü için boşanır. Yine adı geçen metinin söylediği üzere, Hacettepe Üniversitesi’nin 2014 tarihli ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’ boşanmış ya da eşinden ayrı yaşayan kadınların % 75 inin fiziksel ya da cinsel şiddete, % 80’inin ise duygusal şiddete maruz kalıyor. Ve nafaka hakkını kaldırmaya çalışmakla aslında kadınlara verilen mesaj şu; ‘Şiddetini gör, sesini çıkarma, boşanmaya kalkma, boşanırsan aç kalırsın açıkta kalırsın!’
Resmin devamına bakalım;
Kadın katillerinin çoğu eşler! Hiçbir erkeğin ilk hamlesi öldürmek olmuyor. Yıllar süren her türlü şiddetin vardığı son nokta cinayet. Eğer şiddet gören evden ayrılır, güvenliği sağlanır, yaşamını idame ettirecek ekonomik güce kavuşur ise ölmez! Ama boşanmak isteyen kadının nafakasına göz dikerseniz ki, o nafaka miktarı da oldukça yetersiz zaten, kadını cehenneme ve ölüme mahkum edersiniz. Kadını güçsüzleştirirsiniz.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşırken her kesimden kadın tartışılmaya açılan nafaka hakkı, çocukların velayeti, mal rejimi, kadının boşanma ve miras hakkına sahip çıkıyor. Kadını şiddetten koruyan 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadele ediyor. Bu mücadele katılmak, ses vermek, güç vermek tırnaklarımızla kazandığımız haklarımız ve hayatlarımızın elimizden alınmaması için çok önemli! Haydi kadınlar!