Nerede o eski bayramlar? Şaka şaka hepiniz biliyorsunuz artık, anılarımız geçmişimizin tozlu sayfaları içinde bir ay gibi parlıyor. Hatırlıyorum o zamanlar bir arkadaşımızı evinden çağırırken annesi bize tek bir öğüt verirdi. 'Sakın kavga etmeyin' şimdi öyle mi? Çocuklar bayram şekeri toplamaya çıkıyor binbir uyarı, ne yazık ki iki üç çocuk şeker toplamak için apartmana giriyor. Binanın önünde bir ebeveyn onları bekliyor.

Bayramın ilk günü sabah Mıstık’la buluştuk. Ali'yi bekliyoruz. Bir ay önce okumamız ve özet çıkarmamız için öğretmen kitap verdi. Ben daha sayfasını bile açmadım. Bu hafta sonu, şu hafta sonu derken bayrama kadar geldim.

"Mıstık kitabı okudun mu?" dedim.
"Oooo ben bitirip, özet çıkartalı çok oldu" dedi. Kızdım ensesine bir tokat attım.

"Böbürlenme len" dedim. Ali geldi. Bayramlaştık, herkes birbirine büyük şekeri verdi. Şimdi soracaksınız büyük şekeri ne diye. Hemen cevap vereyim. O dönemlerde evlere iki farklı şeker alınırdı. Biri çocuklara, daha kaliteli olan ise eve bayramlaşmaya gelen büyüklere yanında sigarayla ikram edilirdi. Bizler bu büyük şekerlerden mutlaka alıp, ilk bayramlaşmada birbirimize verirdik.

"Ali kitabı okudun mu?" dedim.
"Bu akşam okuyacağım. Öğretmen Hasan Hüseyin'in Ormanın Öcü kitabını verdi" Mıstık hemen atladı.
"Ben Ayla Kutlu'nun 'Beceriksizler Sirki'ni okudum. Siz daha okuyup özet çıkaracaksınız"

Tam enseye tokatı yapıştırıyordum ki, Ali cevabı yapıştırdı.

"Ödevi yetiştiremeyip, okula giderken ağladığın günleri unutma, senin ödevini yapacağız diye okula son anda yetiştirdik"

Hemen Yeter teyzenin evine koştuk. Para değil ama mendil, çikolata veriyordu. Geç kalırsak kenarları kızlara pembe, erkeklere mavi işlemeli mendillerden kalmazdı. Para veren çok azdı. Bizler kaliteli çikolata, şekerin peşindeydik. Belli bir saatten sonra dağılır akşam üzeri tekrar buluşturduk. En çok kim şeker toplamış diye tek tek sayardık.

Kız kaçıran, torpil ve füze alırdık. Daha küçüklerimiz çıtır pıtır alıp, taşla ezerdi. Ben hep füze alırdım. Ali her bayram mantar tabancası alır. Bozuluncaya kadar kulağımızın pasını giderirdi. Akşam yemeğinden sonra buluşup yazlık sinemaya giderdik. O zamanlar bayrama özel filmler oynatılırdı.

 

Ertesi gün mutlaka fuara gidilirdi. Bu bayram küçük bir sorun vardı. Ben ödevimi hâlâ yapmamıştım. Çocuklarla buluştuk. "Ben gelemiyorum" dedim. İkisi birden "Neden!"diye kükredi.

"Ödevi bitirmediğim için annem izin vermedi" dedim.
"Bizim gitmemiz gerekiyor. Çarpışan oto, dönme dolap, korku tüneli bizi bekliyor" dedi Mıstık.
"Evet, beni de Tarık Dursun K'nın Kırmızı Otobüs kitabı bekliyor" dedim.

 

Sevdiğim arkadaşlarımla birlikte geçirdiğim her güzel an benim için bayramdır. Ben hep şunu söylüyorum, nerede o eski arkadaşlıklar.