Aslında konu çok; Muharrem İnce’nin parti kurma düşüncesi (ki bu Siyasi Partiler yasasıyla birlikte ele alınması gereken geniş bir konu), kendisini son halife ilan eden Işid lideri Bağdadi yerden jiletle kazındığı halde ülkemizde halifelik heveslilerinin ortaya çıkması, aylar önce yazdığım Ağustos – Eylül gibi korona patlayacak öngörümün maalesef doğrulanması… Bunları önümüzdeki haftalarda yine ele alırız… Ama bu kez bir konuyu sürdüreceğim…
Geçen hafta yazımın bir bölümünde akp oylarının düştüğü, fanatik yandaşlarıyla en fazla gürültüyü çıkardıkları için ‘güçlü gibi’ göründüklerinden söz edip, ‘umutsuz olmayalım, zaten asıl istedikleri bizi umutsuz kılmak’ mealinde bir bölüm vardı. Başta oğlum, değerli ağabeyim Metin Öney ve bazı arkadaşlarım ‘neyin umudu’ diyerek oy verecek parti bile olmadığını, CHP ile umutlanmanın mümkün olmadığını dile getirdi.
Çok haklılar!.. Yıllardır hep söylediğim gibi, bu ülkede iktidar değil asıl muhalefet sorunu var. Mevcut muhalefet yapma tarzı ile akp’yi göndermek zor. Orduyu darmadağın eden, kendi milis kuvvetlerini oluşturdukları söylenen, yargıyı ‘sarayın hukuk bürosu’ haline getiren, ekonomiyi çökerten bir iktidardan söz ediyoruz. Bu durumda bekliyor ve istiyoruz ki, başta CHP, etkin, gündem belirleyen, halkın duygu ve düşüncelerine tercüman olan bir muhalefet yapabilsin.
Gel gör ki olmuyor! Erdoğan’ı tek adamlıkla suçlarken CHP kurultayında insanlar aday olamıyor, söz hakkı alamıyor! Kılıçdaroğlu’nun seçtiği (seçtirdiği) delege dönüp, onu seçiyor. Bu, Türkiye’deki siyasi partilerin değişmez sorunudur ve SP yasası değişmedikçe mevcut düzenden ‘demokratım’ diyen bile sonuna kadar yararlanıyor.
Peki hal böyle diye ‘ört ki ölem’ deyip bir kenara mı çekileceğiz? Bu toplumda umutlu olmamızı mümkün kılacak hiç mi bir şey yok? Var, hem de o kadar çok ki! Sessiz bir güç olarak Z kuşağı geliyor, ‘kıdem tazminatımı yedirmem diyen’ çalışan kesim var, iktidarın üvey evladı ziraatçı, çiftçi, açlık sınırındaki emekliler… Aslında bu iktidarın gitmesini isteyen kesim o kadar geniş ve büyük ki!
Bir de yılmadan mücadele edenler var… Barolar var, gazeteciler var, akademisyen, yazar, aydınlar var! En yakın örnek, yazarı olduğum İz Gazeteyi bu koşullarda çıkartan, başarıyla sürdüren, aslanlar gibi muhalefet eden genç arkadaşlarım… Sadece onların varlığı, çabası bile umutlu olmam için yeterli bir sebep! İşte bu yüzden başımıza geleni kabullenmek istemiyor, azimle karşı koymamız gerektiğini düşünüyorum.
Zehirli sarmaşık gibiler!
Bu toplumun ihtiyacı olan, muhalefet partilerinin tüm bu kesimleri toparlayacak, önderlik edecek güven verecek politikalar üretmesi ve en önemlisi ortak paydalarda bir araya gelmeyi başarmaları!
Muhalefetin artık şu gerçekleri görmesi ve gereğini yapması lazım! Akp ve temsil ettiği zihniyet zehirli bir sarmaşık gibi yayıldı. Ülkenin sadece rejimi değişmedi insanı da değişti, kadına, hayvana, doğaya kötülük yapmak için yanıp tutuşan iblisler türedi. Bunları görmezden gelip, bir şey yokmuş gibi yaşamaya devam edemeyiz. Mücadele edeceğiz, söyleyecek sözü olan söyleyecek, yazacak iki kelam yazısı olan yazacak. Muhalefeti de zorlayacağız. ‘Bir dönüm bostan yan gel Osman’ misali kendi küçük partilerinde çelik çomak oynamalarına seyirci kalmayacağız. Eğer akp iktidarının devamını sağlayacak ‘proje parti ve lider ‘değillerse, yapmaları gereken çoğunluğa kulak vermek olmalı!
Zehirli sarmaşığı, bu ülkeden söküp atmak zorundayız, yoksa bir geleceğimiz olmayacak.