Geçtiğimiz pazartesi günü İzmir Barosu önünde hatırı sayılır bir kalabalık vardı. İktidarın; barolara ilişkin düzenlemesini protesto etmek isteyen İzmir Barosu üyeleri, Baro binası önünde bir araya geldi. Planlamalara göre yürüyüş; Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nin önünde sona erecekti.
Baro önünde yaşananları takip etmek için alana gittiğimde gördüğüm manzara ise şu şekildeydi:
Baro binasını yatay olarak kesen sokağın her iki tarafında da polis zırhlı araçlarla ve kolluk kuvvetleri ile bekliyordu. Baroyu dikey olarak kesen sokağın başında ise yine az sayıda polis vardı. Arada kalan o dar alanda ise yazının başında da söylediğim gibi hatırı sayılır bir kalabalık vardı.
Polis, tam da beklendiği gibi yürüyüşe izin vermedi. Sonrasında ise yukarıda bahsettiğim dar alanda oturma eylemine başlayan avukatlar evlerinde olan meslektaşlarına çağrı yaptı. 11’e kadar süren oturma eylemine katılanların sayısı, her geçen saat arttı.
Sağlık emekçilerinin yaşamakta olduğu problemler salgın ile birlikte daha yüksek sesle konuşulur oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde de emekçilerinin ek ödemelerinde yaşanan kesintilerin ardından; sağlık emekçileri bir süredir hastane içerisinde eylem yapıyordu. İzmir İl Hıfzısıhha Kurulu tarafından alınan kararla yalnızca Sağlık Kuruluşları için eylem yasağı getirildi.
İSTİFA NE ANLAMA GELİYOR?
İzmir’de salgına dair kurulan hemen her cümlede Dokuz Eylül Üniversitesi sıkça eleştirilir oldu. Salgının ilk günlerinde sağlık çalışanları için kalacak yer tahsisine ilişki gazetemizin de gündeme taşıdığı konular ortada. Eski AKP milletvekili olan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü bir rektörden ziyade politikacı tavrı mücadeleye büyük zarar verdi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nin salgın sürecinde eleştirilmesinde büyük rol oynuyor.
Son olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Semih Küçükgüçlü, geçtiğimiz günlerde AKP ve MHP ilçe başkanları ile birlikte bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Kuşkusuz Küçükgüçlü’ye pek çok tepki geldi. Ancak; bu süreçte yaşanan en çarpıcı olay Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Murat Celiloğlu istifası oldu. Celiloğlu’nun; Küçükgüçlü’nün AKP ve MHP’li ilçe başkanları ile katıldığı basın açıklamasına katılmaması üzerine istifasının istendiği konuşuluyor. Söz konusu iddiaları sormak için Murat Celiloğlu’na ulaştım. Ancak kendisi konuşmanın doğru olmadığını söyledi. Bu iddianın gündeme gelmesi bile Dokuz Eylül Üniversitesi’nin nasıl yönetildiğini görmek açısından bize bir hayli bilgi veriyor.