Daha seçim olmadan oy çalmanın yolunu bulan iktidar bu kez de iş başında!..
Karşıyaka’nın merkezinde, yıllardır ikamet edenleri değişmeyen apartmanımıza bu seçimde şak diye iki sahte seçmeni yapıştırmışlar!..
Gönderilen seçmen pusulalarından anlıyoruz bunu. Yıllardır boş olan ve şu günlerde tadilat gören bir daireye baktık ki, nur topu gibi iki seçmeni kakalamışlar!.. Mal sahibinin haberi yok, bizler ‘komşularımızı’ hiç görmedik ama olsun; bulmuşlar boş, kullanılmayan bir daire gizli eller devreye girip bir ikametgah uyduruvermiş!..Yazık mal sahibi uğraşıyor şimdi evinde kimsenin oturmadığını ispatlamak için…
Benzer durumu Mayıs seçimleri öncesi İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin yıkım kararı çıkan Kordon’daki Basın apartmanında yaşamıştık. Kimsenin yaşamadığı, yıkılmak üzere olan binaya seçmen yazmışlar; düzelteceğiz diye çok uğraşmıştık… Ama seçmen listeleri kesinleştiği için gerçekten mümkün oldu mu emin değiliz… Yani daha seçim olmadan ‘atı alıp Üsküdar’ı geçmenin’ yolları hazırlanıyor.
Düşünün ülke genelinde böyle on binlerce boş, yıkım kararlı, kullanılmayan konut bulunuyor. Ve bunları tespit edip buralara seçmen yazabiliyorlar. Neresinden baksanız bu yolla iki, üç milyona yakın sahte seçmen oluşturulabilir. Bıçak sırtı giden seçimleri daha sandık kurulmadan almayı garantilemeye çalışıyorlar!..
Bu işin daha ‘trafoya kedi girmesi’, ‘mühürsüz oy pusulaları’, sandıklara ve seçmenin oyuna müdahale, sayım hileleri gibi yöntemleri de var.
Yani, baktığınız zaman muhalefet, seçimlere en az yüzde 2- 3 oranında eksi oy ile giriyor. Yarış baştan eşitsiz başlıyor. Demek ki, muhalefetin seçimi alabilmesi için en az yüzde beş fark yapması lazım ki, aradaki bu eşitsizliği de kapatıp bir, iki puan öne geçebilsin.
Seçim yarışındaki eşitsizlik bunlarla da kalmıyor, yaklaşık 20 ulusal kanal 7/24 iktidara çalışıp yalan dolan iftira ve kumpaslarla beyin yıkamaya çalışıyor. Boş beleş vaatler, ‘oy vermezseniz hizmet alamazsınız’ tehditleri gırla gidiyor.
Hal böyleyken muhalefet seçmeni kararsız, umutsuz ve memnuniyetsiz!.. Haksız da değil. Ne var ki, böyle bir haksız, hukuksuz seçim yarışını sonunda önümüze konacak sandığa gitmemek; tam da iktidarın ekmeğine yağ sürmek olacak. Bu da madalyonun diğer yanı!..
Sandığa gidilecek, demokratik hak kullanılacak, yerel seçimin ötesinde önem taşıyan bu seçimlere hak ettiği önem verilecek. Sandığa gitmeyen de 5 yıl susacak kardeşim, konuşmayacak!..