Yaklaşık 2 haftadır Şehir Tiyatroları ile ilgili bir tartışma yürütmeye çalışıyoruz. Temel olarak bu süreçte birçok insanla konuştuk. İzmir Halk Tiyatrosu ve Biz Yayıncılığın girişimiyle bir kitap hazırlanıyor şimdi; "Şehre Açılan Perde"
Öncelikle bu önemli motivasyonu gösteren ve gönüllü olarak bu kentin ve mesleğimizin yararına çalışan dostları kutlarım. Aslında eleştirilerimi isim vererek yapmak isterim. Diğerinin kör dövüşü olduğuna inanıyorum. Hayatta en nefret ettiğimiz insan yapısıdır büyük ihtimalle, kavgada sabun gibi elinizden kayıp giden profil. Fikirlerimizin kavgası, bu kent için iyi bir geleceğin yapı taşlarını oluşturacaktır. Bu nedenle de, Şehir Tiyatrosu çağrımızın içeriği, "hadi kurun" değil, beraber tartışalım oldu hep. Kurulduğunda içinde olmak başka bir tartışmadır. 2006 yılında, tiyatroların eylemli birliğinin temeli olması amacıyla, Türkiye Tiyatro Buluşmasını düzenledik ilk kez. Sonra hiç ara vermeksizin, yaşanan onca şeye rağmen her yıl düzenlemeye devam ettik. Yaşanan onca şey bir anda yazılıp okunuyor elbette ama yaşarken aynı hızda seyretmiyor o baskılar ve sonrasındaki travma. Hülasa; bu buluşmalardaki temel amacımız, nefret dahi etsek, kimsenin sözünü kesmeyen, kendini ifade hakkına saygı duyan bir tartışma kültür geliştirmekti. Bu tartışma kültüründen birçok deneyim çıktı ki bu bir kitap konusu olur.
Karaburun, Dikili, Çeşme, Seferihisar'da düzenli festivallerin yanı sıra Dereköy ve Bademler'de de şenliklerle perde açmaya çalıştık. Onlarca tiyatroyu, kentimizin köyleri ile buluşturduk. Köyleri tiyatro sanatının değiştirici derin etkisiyle. Şimdi bazen diyorlar ki; "kente dair niyetiniz nedir?" , "bunu yaparken motivasyonunuz nedir?" hadi gelin yüz yüze kamu önünde tartışalım bunu. Kente dair motivasyonumuzun temellerini belgeleriyle koyalım. Herkesin hayatta kendine biçtiği bir rol olabilir ve o rolü almak için de harcadığı emek. Başarmak bir yana bu amaç için yola çıkanlara da saygı duyarız. Emeğimizin de aynı saygıyı hak ettiğini düşünerek.
Gel gelelim, bu kitap fikri geniş çevrelerde çok olumlu yankı uyandırdı. Hem kentin tiyatroları hem de geçmişte ödenekli tiyatrolarda yönetim düzeyinde görev almış ustalar, kitaba yazı gönderiyorlar. Bence tartışmanın gelişme aşamasındayız. Büyükşehir Belediyesi ise henüz tartışmalara dair bir söz söylemiş değil. Tunç Soyer’i Seferihisar başkanıyken tanıdım. Onu diğer başkanlardan ayıran özelliklerden biri de nezaketidir. Bazen bir işi elinde olmayan koşullardan yapamaz ama karşınıza gelir, sizinle oturur ve onu anlatır. Sahicidir. Size dert yakınmaz, dertleşir. Hem Seferihisar'dan hem de Dikili'den bu tartışmaların tanığıdır, katılımcısıdır. Niyetinden en ufak bir şüphem yok. Tartışma sürecini demlenmeye bırakmasını da olumlu karşılıyorum. Bu süreçte herkesin söylediğini dinlemeli ve önerdiğimiz üzere bir kaç Arama Konferansı ile derinleştirerek bir yapı oluşumuna gitmelidir. Kentin tek sorunu tiyatro değil elbette. Yığılmış bekleyen onlarca şey var. Hepsi birbirinden önemli ve çözülmesi gereken konular. Şehir tiyatrosu tartışması da öyle. Evet, acil değil belki kurulması ama bir yıla yayılan tartışmaların bir an önce başlaması bu alandaki beklentileri de cevaplayacaktır. Bir adım atılmış olacaktır.
Sevgili yoldaşım, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'den de isteğimiz özgür ve özerk bir yapının, en azından tartışmasını başlatarak bu adımı atmasıdır.