Geçen hafta korkunç bir olay yaşandı; Ankara Çubuk’ta Şeyma Yıldız adlı bir lise öğrencisi babası olan erkek tarafından, erkek arkadaşı olduğu bahanesiyle öldürüldü. Çok üzüldüm ama şaşırmadım. ‘Nasıl bir baba bunu kızına yapabilir?’ demedim. Diyenlere şaşırdım. Bir erkeğin –baba, koca, sevgili- bir kadına-kızı, karısı, kardeşi- istediği zaman istediğini yapabildiği bu ataerkil toplumda neden şaşırdınız ki? Hele de bu ‘namus’ denilen illet söz konusu iken…
Şiddetin son noktası ölümse, ondan önceki aşamaları ‘normal’ karşıladığımızdan biraz da! Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretimi ve sürdürülmesine katkıda bulunduğumuzdan biraz da! Kızlara pembe erkeklere mavi giydirdiğimizde başlıyor her şey… Kızların eline bebek, erkeklere silah tutuşturduğumuzda… Kızlara eteğini çekiştirmeyi öğretirken, erkeklere ‘ göster amcalara!’ dediğimizde. Akşamları sadece erkek çocuklarına dışarı çıkma izni verip, kızları dizimizin dibinden ayırmadığımızda. ‘Kızını dövmeyen dizini döver!’ diyerek, dövme hakkını verdiğimiz baba öldürünce niye şaşırıyoruz ki?
Lisede sevgilisi olan kız ve erkek çocuklarına yaklaşımımız aynı mı modern, çağdaş, açık görüşlü bizlerin? Kızlarımıza güveniyoruz da çevre kötü değil mi! Çapkınlığıyla nam salmış kızlarımızla gurur duyar mıyız? Kızımızın kızıl saçlı, ful makyajlı, dekolteli, ‘hoppa’ arkadaşını seviyoruz tabii ki. Ama hanım hanımcık kızımız için de endişeleniyoruz değil mi? Ya beyaz gelinliği ‘lekesiz’ giyemezse? Telli duvak takamazsa ne yaparız? Okullarda hala kız çocuklarının etek boylarını cetvelle kontrol eden, el ele tutuşan çocukları ‘ahlaksızlıkla’ suçlayan öğretmenler, idareciler var. Kaçımız şikayet ettik? Okula gidip hadlerini bildirdik? Sigara içti, arkadaşına kıkırdadı diye okludan alınan, zorla evlendirilen,‘namus’ yüzünden intihara sürüklenen kaç kız çocuğu var? Hiç merak ettiniz mi?
Kadın cinayetlerine giden yolun taşları erkek egemen zihniyet tarafından döşeniyor. Kimin ne kadar bu zihniyetten arındığı ya da tersinden güç verdiği ayrıntılarda gizli. Mesela Şeyma’nın katledilmesi haberleri ve yorumlarındaki detay gibi… ‘Ama erkek arkadaşı yokmuş ki!’ Adam boş yere öldürmüş. Olsaydı hak etmiş olurdu. Orda sorun yok!
Bu katilin öldürme gerekçesi devlet nezdindede oldukça önemli! ‘Namusum için’ dediği an haksız tahrik indirimleri ile paçayı kurtarıyorlar. Çünkü devlet, erkek egemenliğinin en örgütlü halidir. Devlet baba, erkek çocuklarını her daim korur.
‘Baba’ demişken, şimdi söyleyeceklerim kulağa pek hoş gelmeyecek biliyorum; ebeveynliği, ebeveynleri kutsama, dokunulmaz görme hali çok sıkıntılı bir durum. ‘Kutsal aile’ de en çok şiddet görüyor kadınlar ve kız çocukları. Katiller, kocalar, babalar, erkek kardeşler, kuzenler çoğunlukla. Babası tarafından istismar edilen çocukların sayısı emin olun hiç de az değil! ‘İstisna, münferit’ denilemeyecek kadar fazla. Devlet baba da bu dosyaların olduğu arşivlerin erişimini yasaklıyor.
14 Şubat’a bağlayıp bitireyim; biz kadınları en çok sevdiğini iddia edenler öldürüyor. Ölümüne falan sevmeyin bizi! Öldüren sevgi, aşk istemiyoruz. Özgürce sevmek, özgürce yaşamak istiyoruz! Keşke Şeyma’da yaşayıp özgürce sevebilseydi!