2022 Dünya Kupası Eleme grubunda oynayacağımız 10 maçın 6 tanesini tamamladık. 3 galibiyet 2 beraberlik ve 1 mağlubiyetin sonucunda 11 puan toplamayı başardık ve 3.sırada yer alıyoruz. Tabloya böyle baktığınızda çok da üzücü ve karamsar olmaya gerek yok gibi gözüküyor olabilir ama eğer oynanan maçlarda toplam 540 dakikayı eksiksiz olarak takip ettiyseniz durumun pekte iç açıcı olmadığını anlarsınız.
Son 3 karşılaşmamız olan Karadağ, Cebelitarık ve Hollanda maçlarından sadece Cebelitarık’ı yenme başarısı gösterebildik. Cebelitarık karşılaşması ne bizim milli takımımız için ne de herhangi bir Avrupa ülkesi için ölçü kabul edilemez. Kendi sahamızda 2-0 öne geçtiğimiz Karadağ mücadelesinde skoru korumayı başaramayıp maçın 2-2 bitmesine engel olamadık.
Gelelim Salı akşamı yaşadığımız bitmek bilmeyen kabusa. En son 31 yıl önce 17 Ekim 1990 tarihinde İrlanda karşısında aldığımız 5-0’lık mağlubiyetin ardından milli takım ilk kez 5 farklı skor ile sahadan ayrıldı. Eğer Hollanda takımı ikinci yarıyı antrenman maçı kıvamında geçirmiş olmasaydı tarihi bir farkla sahadan ayrılabilirdik. Henüz maçın başında 55.saniyede yediğimiz golden sonra maçın böyle bir hale geleceğini düşünmek çok da zor değildi. Fakat biz buna karşı herhangi bir önlem almayı maalesef başaramadık. Bu mağlubiyet özelinde konuşacak olursak, teknik taktik anlamda pekte değerlendirme yapılabilecek bir karşılaşma olduğunu düşünmüyorum. Bizim üstesinden gelmemiz gereken şeyler biraz daha ülke futbolu içerisinde yaşadığımız sıkıntılar. Bugün Şenol Güneş’in istifa etmesi ya da görevine son verilmesi bizim yaşadığımız problemleri sonlandırmaya yetmeyecektir. Çünkü anlayış ve düzenimiz hatalı. Problem yeşil sahada değil, problem kararların alındığı ve uygulandığı masanın etrafında oturan kişiler ve karakterlerde.
Bugün yılda 500.000€ maaş alarak çalışan Hollanda milli takımı hocası Louis Van Gaal, yılda 3.200.000€ kazanan meslektaşı Şenol Güneş’i etkisiz hale getirmeyi başardı. Peki, bu maaşı alıyor olması Şenol Güneş’in suçu mu? Kesinlikle hayır. Şenol Güneş veya TFF bünyesinde çalışan herhangi birinin aldığı maaştan da başarısızlığından da sorumlu olan kişi Nihat Özdemir’dir. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir diyoruz ama aslında Başkanda kendisi değil zaten. Ekonomik olarak tüm yükünü hükümete yani dolaylı olarak Recep Tayyip Erdoğan’a yaslamış birinin kendi başına karar vermesi zaten mümkün olamazdı.
Bakın size Nihat Özdemir’in sahibi olduğu Limak Holding’in sadece son birkaç yılda aldığı ihalelerin bazılarını söyleyeyim. Çanakkale Köprüsü ve Çanakkale otoyolu, Artvin-Erzurum Yolu 1. Kısım, Yusufeli Barajı ve HES, Gürsöğüt 1-2 Barajı ve HES, Terkos-İkitelli İsale Hattı, Çetintepe Barajı İkmali, İmamoğlu Sulaması 4. Kısım, İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı, Cengiz Topel Havaalanı, Uşak Havaalanı Altyapı inşaatı, Balıkesir Havaalanı F-16 Tesisatı inşaatı, Çandarlı Limanı, Limakport, Çetin Barajı ve HES, Banta Barajı, Adatepe Barajı, Burgaz Barajı, Arkun Barajı, Karacasu Barajı, İkizdere Barajı, Uzunçayır Barajı, Kuzey Marmara Otoyolu, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı, Gaziantep Çevreyolu, Adana-İzmir Organize Sanayi Bölgesi Altyapı inşaatı, Mersin Stadyumu, İstanbul Teknopark.
Bu liste Türk futbolunun kurtuluş reçetesini bize veriyor. Voleybolu voleybolun içinden gelenler, basketbolu basketbolun içinden gelenler yönetiyor, futbolu ise AKP’ye sırtını yaslamış liyakatsiz iş adamları. Şenol Hoca gidecek, gelecek tartışmaları bizi bir adım ileri götürmez. İlk önce şu Nihat’tan kurtulalım, gerisi zaten kendiliğinde hallolacak.