Ekim ayının ilk günlerinde özellikle İzmir’deki üniversitelerde yemek ücretlerine yapılan zamların öğrenciler tarafından protesto edildiğini medyadan öğrendik. Üniversite görevlisi yetişkinlerle onlardan yaşça küçük öğrenci gençler arasındaki bir takım itiş kakış görüntüleri de medyaya yansıdı. Bunları görmek üzücü. Gençlerin incinmesini istemiyoruz. Buna karşın, üniversitelerin işlevlerini en etkili ve etkin şekilde yerine getirmesini, ana görevlerine odaklanmasını, Türkiye’nin insan kaynağının niteliklerini yükseltmesini, dünya sıralamalarında üst basamaklara tırmanmasını istiyoruz. Bu işlevlerin aksamaması Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli.
Üniversite öğrencilerinin protestoları, hele yemek protestoları hiç yeni şeyler değil. 12 Eylül askeri yönetiminin Mülkiye üzerindeki baskısını inanılmaz bir şekilde artırdığında, yemekten değil ama askeri yönetimden şikayetçi olduğumuz için okul yemekhanesinde verilen bir öğle yemeğini yemeyerek durumu protesto etmiştik. Ülkede yaprak kıpırdamazken yapılan bu hareketin o zamanki askeri yönetim tarafından hiç hoş karşılanmadığını da bu protestoya verdikleri tepkiden anlamıştık. Tabii ki, üniversite öğrencilerinin protestoları Türkiye’ye özgü değil. Dünyanın her tarafında yemekle ilgili protestolar da dahil olmak üzere öğrenci protestoları devam ediyor ve devam edecektir de.
Üniversite, hocasıyla, öğrencisiyle toplumun en eğitimli kesimlerinin buluştuğu bir kurum. Bu nedenle burada protesto yapılacaksa bunun en doğru ve medeni bir şekilde yapılması çok önemli. Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Benzer maddeler pek çok ülkenin anayasasında yer almaktadır. İfade özgürlüğünün korunması ve teşvik edilmesi sadece anayasal bir hak değil, üniversite eğitiminin de temel taşıdır. Üniversitenin yenilikler üretebilmesi, bilimsel gerçekleri ortaya koyabilmesi için farklı bakış açılarına ihtiyaç vardır. Bununla beraber bu protestolar belirli sınırlar içinde gerçekleşmek zorundadır.
Öğrenci protestoları üniversitenin işleyişini olumsuz etkilememelidir
Bir protestonun en medeni ve en etkili şekilde nasıl yapılabileceğinin öğrenilebileceği en uygun kurum üniversite olsa gerek. Çoğu zaman her sorunun eğitimle çözülebileceği konuşulur. Bu, büyük ölçüde doğrudur. Bu çerçevede atılması gereken ilk adım üniversitelerin öğrencilerin protesto haklarını nasıl kullanabileceklerini açıklayan bir politika belirlemeleridir. Herhalde, içinde binlerce sosyal bilimci ve hukukçunun bulunduğu üniversiteler için bundan kolay bir şey olmasa gerek.
Politikanın ana mesajı şu olmalıdır. “Protesto temel bir haktır. Bununla birlikte üniversiteler vatandaşların ödediği vergilerle veya ödedikleri ücretlerle çalışan, ülkenin geleceği açısından çok büyük önemi olan eğitim kurumlarıdır ve işlevlerini kesintisiz şekilde sürdürmek zorundadır.” Bu nedenle söz konusu öğrenci protestoları;
Üniversitenin işleyişine, faaliyetlerine ve etkinlikleri ile diğer öğrencilerin, öğretim üyelerinin, çalışanların ve üniversitenin misafirlerinin faaliyet ve haklarına müdahale etmemelidir,
Üniversitenin idari birimlerine, binalarına ya da üniversiteye ait diğer tesislerin giriş ve çıkışlarına engel olmamalıdır,
Devlet görevlilerinin ve üniversite yetkililerinin verdiği talimatlarla uyularak yapılmalıdır,
Kişilere fiziksel zarar verecek eylemler içermemeli, üniversite tesislerinde tahribat yaratmamalı, öğrencilerin, öğretim üyelerinin, üniversite çalışanlarının ve misafirlerin özel alanlarını işgal etmemelidir,
Tesislerin ya da açık alanların kapasitelerinin üzerinde kalabalıklaşmalarına neden olmamalıdır,
Aşırı şiddette ses veya gürültüye yol açarak üniversitenin işleyişine, faaliyetlerine ve etkinlikleri ile diğer öğrencilerin, öğretim üyelerinin, çalışanların ve üniversitenin misafirlerinin faaliyet ve haklarına müdahale etmemelidir,
Üniversite yönetiminden izin alınarak yapılmalıdır. Üniversite yönetimi izin taleplerini üniversitenin işleyişine zarar verip vermeyeceğine, başkalarının haklarının ihlal edilip, edilmeyeceğine, üniversite yönetiminin talimatlarına uyulup uyulmayacağına bakarak değerlendirir.
Üniversitenin öğrenci protestoları politikasının ihlalinin öğrenciye disiplin suçu olarak yansıyacağı da politika metninin içinde yer almalıdır. Bu politika öğrencilerin oryantasyon programlarında anlatılmalı, üniversitenin web sitesinde paylaşılmalıdır. Dünyada önde gelen pek çok üniversitenin öğrenci protestolarına ilişkin politikaları ve mevzuatları mevcuttur. Bu politikalardan yararlanarak her üniversite kendi politikasını oluşturabilir.
Üniversite yönetimleri öğrencileri dinlemeli
Üniversite yönetimlerinin öğrenci protestoları ile ilgili yazılı kurallar oluşturması ve bunu öğrencilerle paylaşması çok önemli. Bununla birlikte, hiçbir şey öğrencilerle başarılı iletişimin yerini tutamaz. Yapılması gereken ilk iş öğrencilerle diyalog kurmak, onlarla makul, saygılı ve arkadaşça bir üslupla konuşmak, ne istediklerini ve üniversitenin bu istekler karşısında neleri yapabileceğini ya da yapamayacağını açık ve net şekilde anlatabilmektir. Bunun yapılması problemlerin tamamını çözmez ama öğrencilerin seslerini duyurmalarını sağladığı için protestocu grubun üzerindeki gerilimi azaltabilir, ortamı bir miktar yumuşatabilir, grubun içinde tasvip edilemeyecek davranışlarda bulunmaya yatkın kesimin etkisi azaltılabilir. Üniversite yöneticilerinin gençlerle nasıl iletişim kurabilecekleri konusunda eğitim alarak bu alandaki becerilerini geliştirmeleri faydalı olacaktır. Burada üniversite yöneticilerinden kastedilen akademik kökenli üniversite yöneticileridir. Üniversitenin idari görevlilerinin (üniversite genel sekreteri, fakülte sekreteri, daire başkanları vs.) öğrencilerle diyaloğu daha az verimli olabilecektir.
Konuştuğum değerli bir akademisyen, öğrencilere üniversitenin özel güvenlik görevlileri tarafından gözdağı verilmesinin, öğrencilerin itilip kakılmasının, sürüklenmesinin, şiddete maruz kalmalarının onu çok rahatsız ettiğini söyledi. İşlerin bu noktalara gelmesi hem üniversite yönetiminin zayıflığına ve öngörü noksanlığına işaret edebilir hem de öğrencilerin yönetimle ilişkilerinin çok daha fazla kötüleşmesine yol açabilir.
Bu protestoların her zaman medeni bir şekilde, kontrolden çıkmadan idaresi o kadar kolay bir şey değil tabii ki. Özellikle ulaşımın, kiraların, yurt ücretlerinin, gıda fiyatlarının artması öğrenciler üzerindeki ekonomik baskıyı artırdı. Diğer yandan gençlerin gelecekleri hakkında güçlü ve olumlu ümide sahip olduğu söylenemez. Bu gelişmeler öğrencilerin hayata bakışını, topluma ya da kurumlara olan inancını zayıflatabilir. Bununla birlikte üniversiteler, her sorunun bilimsel yöntemlerle çözülebileceği veya hafifletebileceği kurumlar. Bir üniversite yönetimi öğrenci protestolarının kök nedenlerini anlayıp, analiz ederek sorunlarla baş edebilme kapasitesine sahiptir. Yeter ki bu sorunlar üzerine bilimsel yöntemlerle ve ayrıntılı bir şekilde çalışılarak gidilebilsin.