"Müziğin vahşi hayvanları yatıştıracak, kayaları yumuşatacak ve yüz yıIIık çınarları eğecek bir çekiciliği vardır." (*)
*
“Hasan Âli Yücel; Mustafa Kemal Atatürk'e: ""Paşam, Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duyamayacak hale gelirse o zaman kurtulmuş olur" demiş ya. Ben de Tarkan'ın GEÇÇEK şarkısıyla iktidarı devireceklere de aynen diyorum ki: "Tarkan kurtarıcı mı oldu?”
Böyle yazdı bir arkadaş sosyal alemlere.
Bir başkası, “Polyanna’yı dağa kaldırmışlar, ‘oh mis gibi dağ havası’ demiş” yazıp Tarkan şarkısıyla gülüp eğlenenlere gönderme yaptı kendince. ‘Düş gezginleri’ diyen oldu, ‘ilaç diye plasebo yuttu millet’ yazanlar, ‘Biber olmuş 45 lira, geççek deyince geçmiyor’ diye söylenenler de.
Hepi topu bi saat, bi gece, hadi uzatıp bi gün güldük diye hayalperest olduk, zavallı Polyanna olduk, düş gezginleri ve daha kimbilir neler? ‘Vatana/devrimlere ihanet’ suçlamasına varan olmadı, ‘tez kelleleri vurula’ diyen çıkmadı neyse ki de ‘kasmalar’la kaldık.
Yahu arkadaşlar, bizde ölüyü gömüp yemek yemek var, hatta bu bazı yörelerde mezar başında yapılıyor, o saat, o anda. Gömüyorsun direk ve yiyorsun! Lokmalar boğazına diziliyor, gözyaşına karışıyor içtiğin ayran/su, yine de yiyor, içiyorsun; canından can koparken. Bilmiyorum nedenini, belki de kalanlara ‘hayat devam ediyor’ mesajı içindir, ya da her neyse. Hiç içime sinmese de asırlardır böyle. Sadece bizde de değil, dünyanın pek çok ülkesinde. Kimi topluluklarda danslarla, şarkılarla uğurlamalı cenaze geleneklerine hiç girmiyorum bak.
Şunun için diyorum. Bir saat güldük, dalgamızı geçtik, meftun olduk sadece. Devrim yaptı demedik. Adam zilleri takmış oynuyor, neyin kurtarıcısı, kimdir onu kurtarıcı ilan eden, kimmiş şarkıyla iktidar deviren, devirecek olan? İyi misiniz siz, yok bi yaramazlık değil mi?
Biz de biliyoruz plasebo olduğunu, elektriğin bizi çarpmaya, covidin öldürmeye, market reyonlarına müze gibi bakmaya, pazarda 20 tur atıp ucuz sebze bulmaya devam edeceğimizi... İçimiz yana yana kadın cinayetleri çetelesi tutacağımızı, lanet olsun biliyoruz.
Bütün dertlerin çaresi Tarkan mı dedik, “adayımız, kurtarıcımız, işte beklenen lider, yeni Che” diyen mi oldu yoksa? Demedik, Allah çarpsın demedik. Güldük sadece. Kasılmış yanaklarımız gevşedi, sıkmaktan kilitlenmiş çenelerimiz açıldı, aylar sonra belki ilk kez omuzlarımız bir şarkıya tempo tuttu. Ayarları/ezberleri bozulmuş trol ordusunun saçmalıklarını gördükçe/okudukça daha da güldük. Hepsi bu. Güldük be kardeşim, suç işlemedik, güldük! Kadın kahkahasından haz etmeyen Bülent Arınç’ın yüzüne güler gibi güldük. Film arası gibi çiş molası verdik, su içtik, çalan kapıya/telefona baktık. De ki, uyuduk. Güne zinde başlamak, dipçik gibi kalkmak için uyuduk, hepsi bu.
İnsanlar aç diye yemek yemiyor musunuz?
Dünyanın su kaynakları kurudu diye su içmiyor musunuz?
Dünyada bu kadar acı var diye sevişmiyor musunuz?
Bu kahır yüklü dünyaya hâlâ çocuk yapmıyor musunuz?
Gülünecek bir film, ufunetinizi alacak bir kitap, gözünüzü gönlünü açacak bir deniz kenarı hiç mi yok hayatlarınızda? Bunları yapıyorsunuz diye ideallerinize veda etmiş mi oluyorsunuz? Olmuyorsunuz değil mi? E o zaman bu ne?
Plasebo telkindir, psikolojiktir, geçicidir. Tıpkı hocam Ayla Karadeniz’in dediği gibi, ‘annenin acıyan dizini öpeyim de geçsin’ demesi gibidir. Annemiz öper, yara elbet geçmez, ama düştüğün anki gibi acımaz, geçmiş gibi olur o an. Sadece o an! Kızarmışsa ekmek çiğnenip sarılır oraya, kanamışsa tentürdiyot basılır, olmadı bi aspirin yutturulur. Anne öpünce geçmez çünkü, ağlaması geçen çocuk bile bilir bunu; illa ki basit de olsa tıbbi müdahale yapılır, öpücükle kalınmaz.
Niye kasıyorsunuz, devletin ceberrut yüzü, siyasetin nobranlığı, bağnazlığı, muhalefetin çapsızlığı, erkeklerin vahşeti yetmiş zaten canımıza. Camı açtık, derin bir nefes aldık, bir iç geçirdik, iki kıkırdadık; ne celalleniyorsunuz ya da dalga geçiyorsunuz üst perdeden, niye?
“Haydi bir kaset koy da şöyle bir neşemizi bulalım Semra” demiş Özal mıyız biz? Onun neşe içinde attığı repliğin kaç sene anamızı ağlattığını bilmez miyiz?
Her gülüşümüzü ağzımıza tıkayan iktidar yetti zaten, bi de siz mi çıktınız ayar çeken?
*
Aç çocum şu youtube’u, ‘GEÇÇEK’ çalsın bana, plasebo niyetine.
Yok mu televizyonda Hababam sınıfı, Süt Kardeşler, Tosun Paşa, Neşeli Günler falan? Onu da aç, 50 milyon kere izlendiyse vardır bir hikmeti, 5. kez de ben izleyeyim.
Bi ağaç kovuğu bulup orada mı yaşayayım?
Öyle diyorsanız öyle yapayım. Devrim olunca haber verirsiniz artık!
*
(*) WiIIiam Congreve, İngiliz oyun yazarı, şair