“Osmanlı Demiryolu Şirketi, İzmir'den Aydın'a demiryolu kurmaya başladığında 1856'da Buca'ya da demiryolu hattı kurulması düşünülmüştür.
Buca'da yaşayan ancak Alsancak'ta çalışan varlıklı işletme sahipleri her gün şehre gelmekteydi. Bunun üzerine Buca'ya giden demiryoluna ihtiyaç duyuldu. 7 Şubat 1866 tarihinde Osmanlı Demiryolu Şirketi, Şirinyer (Paradiso/Kızılçullu) Tren İstasyonu'nda İzmir-Aydın ana hattından şube olacak olan Buca'ya demiryolu işletmek üzere Buca Şube Demiryolu'nu kurdu.
Osmanlı Demiryolu Şirketi ayrıca Alsancak (Punta) Garı'nda Buca'ya gidip gelen yolcular için yeni bir istasyon binası inşa etti. 1870 yılında açılan bu bina Buca İstasyon Binası olarak biliniyordu ve İzmir'de ilk saat kulesini de üzerinde barındırıyordu.
Demiryolu hattı, 1872'de Alsancak'tan Buca'ya günlük iki trenle faaliyete geçti. Demiryolunun açılması da 19. yüzyılın ortalarında sakin bir köy olan Buca'nın büyümesini büyük ölçüde artırdı. Özellikle Levantenler olmak üzere gittikçe daha fazla sayıda sakin bölgeye taşındı. Buca Tren İstasyonu'nun yakınında Saint Jean Baptiste ve Saint Saints olmak üzere iki kilise açıldı. Hat, popüler hale geldi. 19. yüzyılın sonunda Buca ve Alsancak arasında toplam 11 tren çalışmaktaydı.
Buca Şubesi Demiryolu, 1902 yılında Osmanlı Demiryolları Şirketi tarafından tamamen satın alındı. Buca Şube Demiryolu, daha sonra 1935 yılında TCDD tarafından satın alındı ve Şirinyer Tüneli'nin inşaatı nedeniyle kapatıldığı 2006 yılına kadar da faaliyette kaldı.
Şirinyer Demiryolu Tüneli'nin inşa edilmesiyle birlikte (eskiden ana hatta bağlı olan) şube demiryolu ile ana hat arasındaki bağlantı kopmuş ve demiryolu atıl durumda kalmıştır. İlerleyen süreçte İzmir Büyükşehir Belediyesi, Buca Tramvayı'nı inşa etmeyi ve bu atıl demiryolu hattını kullanmayı planlamışsa da tramvay projesinin iptal edilmesiyle birlikte demiryolu hattı yine atıl durumda kalmıştır. Şu an hattın nasıl değerlendirileceği konusu belirsizliğini sürdürmektedir.” (A. Nedim Atilla, İzmir Demiryolları/ İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını.)
Meslektaşım Nedim Atilla’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı/‘İzmir Demiryolları’ kitabından atıfla, Buca’nın ulaşımda ne kadar geri/geç kalmışlığının altını çizerken, bir başka kitapla yazımı sürdüreceğimi yazmıştım. (2 yıl önce, İz Gazetede)
Bu satırlar da yine bir meslektaştan, Reşat Yörük’ün ‘Aziz’ isimli kitabından:
“Aziz Kocaoğlu, ulaşım projelerinde özellikle Buca bölgesi üzerinde yoğunlaştı. İzmir’de nüfus artış hızının en fazla olduğu ilçelerin başında gelen Buca’nın İZBAN hattı dışında ikini bir raylı sistem projesine ihtiyacı vardı.
Büyükşehir Belediyesi, 2012 yılında ilçenin en yoğun trafiğine sahne olan Şirinyer-Tınaztepe güzergâhı için harekete geçti. Mülkiyeti TCDD’ye ait olan 1.8 km’lik eski tren yolu hattının tramvay yapılmak üzere kendilerine tahsisi istendi. Bakanlık bu talebe ‘Gerek yok, çünkü hattı biz yapacağız’ açıklamasıyla karşılık verdi.
‘Talep ve cevap’ arasındaki süreç hayli uzun olmuştu. Zaten TCDD de bu projeye hiç başlamadı. Kocaoğlu Buca’ya nefes aldıracak projenin ortada kalmasına tepki gösterdi. Aradan geçen yılların sorumluluğunu kendi omuzlarında hissediyordu. Buca tramvayının proje ihalesine Karşıyaka ve Konak tramvayları ile birlikte çıktıklarını hatırlatarak, ‘Ulaştırma Bakanlığı ‘biz yapacağız’ deyince biz de proje ihalesinden Buca ayağını çıkarttık. Karşıyaka ve Konak’la devam ettik. Keşke Buca’yı çıkartmasaydık. Şimdi yapımını tamamlamıştık belki de… Bakanlığa güvendik, hata ettik. Bucalı hemşerilerimden özür diliyorum” dedi. (Aziz, s.74)
2 yıl önce İz Gazete’deki yazımı şöyle sürdürmüşüm:
“Uzun yıllar Alsancak - Buca Banliyö Treni'ne hizmet veren, seferleri 2005'te sabah ve akşam olmak üzere sınırlandırılıp 2006'da İZBAN çalışmalardan dolayı tamamen iptal edilen tarihi Buca İstasyonu, 16 yıldır hâlâ atıl durumda. Zarar görmemesi için çevresine tel örgü çekilmesine rağmen duvarlarının ve yerdeki ince işçilikli taş döşemelerin zarar gördüğü, son dönemlerde çatısında çökmelerin başladığı 152 yaşındaki istasyon, adeta yaşam mücadelesi veriyor. Sahip çıkılmazsa tümüyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya… Mülkiyeti TCDD’de olduğu için de müdahaleyi ancak Ulaştırma Bakanlığı yapabiliyor.
Yakın zamanda tıpkı Karşıyaka ve Gaziemir istasyonlarında yapılan restorasyon çalışmalarının, Buca’nın tarihi istasyonundan neden esirgendiğini…
Otlarla kaplanmış (2407 metrelik) eski demiryolu hattının çok kolaylıkla tramvay hattına niye dönüştürülmediğini Bucalı bir vatandaş olarak merak ediyor ve soruyorum. Niye?
Şirinyer İZBAN ile Buca Tren İstasyonu arasında sürekli gidip gelecek bir tramvayın, raylara paralel yoldaki trafiği, hatta Buca’nın tek ana arteri olan Menderes Caddesi’ndeki o kâbus geçişi de olumlu yönde etkileyeceğini bilmez misiniz ey AKP İzmir Milletvekilleri, İzmir parti yöneticileri?
Buca Metrosu ile ilgili eleştirilerde bulunmak, İzmir’de muhalefet partisi olarak ne kadar hakkınızsa, ‘Lütfen bir zahmet siz de elinizi taşın altına koyun, ulaşımı kolaylaştırıcı son derece zahmetsiz ama bir o kadar yararlı olacak tramvay projesinin elinden de siz tutun’ demek… Bunu talep etmek, ısrarla istemek de bizim, Bucalıların hakkı!
Hat var, ölmeye bırakılmış/terk edilmiş tarihi bir istasyon var, geriye helva yapmak kalmışken; daha önce ‘Biz yapacağız’ sözü verilmişken, bu sessizlik, bu ilgisizlik niye?
İçinize siniyor mu gerçekten?
İZBAN’daki yarı yarıya ortaklığın bu kente kattığı yarar apaçık ortadayken, Buca metrosunu kredi imkanlarıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi üstlenmişken, Şirinyer-Buca arasında çalıştırılacak tramvayı da hükümetin yapması ne kadar zor olabilir ki? Üstelik ‘armut piş, ağzıma düş’ kolaylığında, kolay ama üstlendiği iş çok yararlı olacak bir proje için…
Dilerim ki, Buca trafiği ile ilgili sonraki yazım, tarihi Buca Tren İstasyonu’nun kurtuluşu ve İZBAN-Buca arasında çalışacak tramvayın yapılacağı müjdesi olur. Umarım.”
*
Gelelim günümüze…
Buca Belediyesi eski Başkanı Erhan Kılıç, kendi döneminde Ulaştırma Bakanlığı ile anlaşarak bu tarihi yolun Buca Belediyesi’ne devredilmesini sağladı.
Hazır rayların üzerinde tramvay geçecek, saç baş yolduran Buca trafiğini bir nebze olsun rahatlatacak, belki bir İstiklal Caddesi gibi nostalji ile gerçeklik buluşacak diye umutlanırken, rayların üzerine beton döküldü, taş döşendi...
İki yıl önce AKP’lilere seslenmiş, bu tarihi tren yolunun tramvay projesiyle değerlendirmelerinin İzmir’in en kalabalık ilçesi Buca’ya kazandıracağı yararları sıralamış, ‘elinizi taşın altına sokmaktan sizi alıkoyan ne’ diye sormuşum.
Onlar ellerini taşın altına sokmamış; CHP’li (eski) belediye başkanı Erhan Kılıç, AKP’nin devrettiği tarihi demiryoluna taş döşemiş! Yeni Başkan Görkem Duman, (o da CHP’li) eski başkan Kılıç tarafından yapılan kucağında bulduğu ihaleyi, 31 Mart seçimlerinden hemen sonra döşenmeye başlayan taşları almış kabul etmiş, “sen sağ, ben selamet” demiş.
Ne demiştim bir önceki ‘Mutlu muyuz? Ne Münasebet!” başlıklı yazımda ben?
“Türk filmlerinin/dizilerinin bütün kötü adamları klonlanmış da ülke çapında halaya durmuş gibi, rezilliğin bini bir parayken nereye kaçarsın gideceğin bir ada, yeni bir hayat yoksa? Mutfağa! Karıştır çorbayı, kıy maydanozları, pişir salçayı, diz biberleri sıra sıra; hayatında gerçekleştiremediğin ne varsa, hiç değilse ağız tadı ver sevdiklerine!
‘Bir zamanlar insanlar hayatlarından memnun değillerse devrim yaparlardı, şimdi alışverişe çıkıyorlar’ demiş Arthur Miller, mutfağa giriyorum ben. Kıymak, kızartmak, dilimlemek, kesmek, didiklemek, doldurmak, doğramak, kavurmak, ezmek için... Can sıkıntısı mı gideriyorum, hıncımı mı alıyorum, bilmiyorum… Eskiden türkü söylerdim elim işlerken, şimdilerde küfrediyorum kendi kendime. Gelmişini, geçmişini, yapacağınız işi, seni, sizi…”
Beni mutfaktan çıkarmayacaktın İz Gazete!
Bırakacaktınız öfkemi domateslerden, soğanlardan, kabaklardan, bilumum zerzevattan çıkaracaktım.
Ne yapayım şimdi, gidip o taşları mı sökeyim ben!
*
(Yazı öncesi bilgilenmek için aradığım Buca Belediyesi basın danışmanı meslektaşım, bu konuyu Başkan Görkem Duman ile konuşmam için zaman yaratacağını söyledi, bakalım ne olacak?)