“İYİP, AKP, CHP hiç bizlere yardım etmedi. İstanbul kalmadı, Ankara, İzmir kalmadı…Arzu zengindir hepsi onun arkasında, biz fakirlerin arkasında kimse yok! Devlet yok! Hukuk yok! Adalet yok!”
Bu sözler Agrobay Seracılık’ta çalışırken, Tarım İşçileri Sendikası’nda (Tarım-Sen) örgütlendikten sonra hakları verilmeden işten çıkarılan bir işçiye ait. Aylardır türlü zorluklara rağmen mücadele ediyorlar. Son olarak Ankara’ya yürüdüler. Bazı görüşmeler gerçekleştirip, açıklamalarda bulundular. Ama işin özeti yukarda sarf edilen sözlerde…
İşçi ve emekçiler, ne zaman bir mücadeleye girişse bu acı deneyimi iliklerine kadar hissediyor. Çay molalarında işçilerin birbirleriyle kavga etmesine neden olan partiler, hak arama ve emek söz konusu olunca uçup gidiyor. Bakanı, mahkemesi, devletin türlü parçaları tam tekmil patronların arkasına sıralanıyor. Arzu gibi zenginlerin sırtı sıvazlanıyor.
Sermayenin partileri, medyası, adaleti vs. böyle eyvallah… Peki, dayanışmadan imtina eden sendikalara ne demeli? Korkunç bütçeleri ile şık bürolara kapaklanmış sendikalar, İzmir’de mücadele eden 39 işçiye -maddi ve manevi- sahip çıkamaz mıydı? İzmir emek, demokrasi güçleri yeterince katkı sağladı mı? Sol, sosyalist örgütlenmeler, “kendilerinin” örgütlediği bir işyeri gibi üzerinde ciddiyetle durdular mı? Bir de bunları sormalı ve tartışmalı…
“Agrobay işçisi kazanırsa, herkes kazanır” sözü haybeye söylenmemektedir. Verilen her mücadele yazının başında yer alan alıntıda ifade edildiği gibi geniş bir sermaye cephesine karşı verilmektedir. Lokal eylemler ile bölgesel sermaye güçlerine karşı savaş verilmektedir ve küçümsenmemelidir.
“Büyük kaybedişleri ve kazanımları” tartışmayı çok sevdiğimiz seçim dönemlerinde, başka sınıfın-sermayenin ajandası üzerinden kıyametler koparılırken, esas olarak işçilerin mücadelelerinde kaybedildiği/kazanıldığı anlaşılmamaktadır. Sermaye partilerine büyük umutlar bağlarken, “küçük” görülen mücadelelerin sonucu “büyük” kaybettirmektedir!