“Algıların, olguların önüne geçmesi ile 28 Mayıs’ta seçimler kazanılamadı”
Uzun zaman sonra, iktidar değişikliği ihtimali kendisini iyiden iyiye hissettirmiş ve milyonları heyecanlandırmıştı ama olmadı.
‘Neden olmadı’ sorusuna verilebilecek cevapları çeşitlendirmek mümkün. Ama özet cevap ilk cümlede ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e ait: “Algılar, olguların önüne geçti!”
Daha basit ifadeyle: “Yalanlar, gerçeklerden daha görünür oldu”
Daha sert ifadeyle: “Yalanlar, gerçeklere karşı kazandı!”
***
Tek adam rejiminin sandıktan yeniden çıkması durumunda, siyasal ve toplumsal muhalefete hunharca saldıracağı tahmin edilemez bir durum değildi.
Bir taraftan siyasal muhalefet içerisindeki tartışmalar körüklenirken, toplumsal muhalefete ceberut ve hasmane bir tavır takınılmaya başlandı. Tüm bunlar içinse, ‘sonuç vermiş bir yöntem olarak’ algılarla oynanmaya devam edildi.
Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasından, LGBTİ’lere yönelik nefret söylemlerine…
Kürt yurttaşların terörle ilişkili gösterilmesinden, mezhep tartışmalarına…
Ve kuşkusuz, 8 ay sonra gerçekleşecek olan yerel seçimler nedeniyle CHP’li belediyelere dair yaratılmak istenen algılarda vites yükseltmeye kadar…
Tek yazının sınırlarına sığamayacak bir tablo ile karşı karşıyayız.
Ama…
Bundan sonraki yazılarda detaylandırmak üzere şunu yekten söylemeliyim: Algılarla oynayıp, ırkçı- cinsiyetçi-mezhepçi bir rüzgâr estirmeye çalışarak, ‘CHP’deki değişim tartışmalarına’ soldan bir çıkışla katkı sunan Tunç Soyer’e saldırırken kullanılan yöntemler; AKP’nin İzmir’deki temsilcilerinin ne kadar basiretsiz bir halde olduklarını gösteriyor.
En son İZSU üzerinden algı yaratmak istediler.
Oysa farkında mısınız?
İzmir bu yaz kokmuyor!
Uzun yılların kronikleşen koku sorununa dair geçtiğimiz yıl iddialı bir planlama ortaya koyan İzmir
Büyükşehir Belediyesi, bu yazdan itibaren sonuçlarını almaya başladı bile.
Koku bu, gizlenebilecek bir olgu değil. Geçtiğimiz yazlarda ve zirvedeki haliyle geçen yaz buram buram kokan İzmir, bu yaz kokmuyor. Bu başarının hakkını teslim etmek gerekmez mi?
Ancak AKP yöneticileri, medyası ve trolleri, İZBB’nin başarılı olmasından rahatsız oldukları için algılarla oynamaya gayret ediyor.
Özellikle de İZSU’nun Cumhuriyet’in 100. Yılına dair yaptığı lansman ve bitirmek üzere açıkladığı 100 projeden sonra…
20 Milyar civarında bir bütçeye tekabül eden yatırımlar sonrasında, İZSU’nun arıtma tesisleri 5 milyon lira civarında bir meblağ ile cezalandırıldı.
Kim cezalandırdı? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı…
Niye? İzmir kokudan arındırılmasın diye!
Bir de üzerinden algı yaratılmaya çalışılıyor. İZSU ceza alacak işler yapıyormuş gibi gösteriliyor. İZSU bürokratları hedef haline getirilirken, kullanılabilecek tüm çirkin yöntemler de deneniyor.
Aynı operasyon İZBETON için de geçerli.
Geçmiş dönemlerin cesaretsiz bürokratları nedeniyle yıllardır tıkanan kentsel dönüşüm planları, Tunç Başkan'ın iradesiyle ve İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın çalışmaları yürütmesiyle kooperatif modeli sayesinde başladı ve 5 ayrı alanda devam ediyor.
4038 adet bağımsız yapı, İZBB tarafından sıkıca denetlenerek tamamlanacak ve deprem gerçeğini acı şekilde hatırladığımız şu dönemde, İzmir dönüşümde öncü olacak.
Bu başarı cezasız bırakılır mı?
Siyasi aklını, AKP içerisindeki eski CHP’lilerden alan İzmir’in AKP yöneticileri ne zaman Tunç Soyer’e saldırmak istese önce Heval Savaş Kaya’dan başlıyor.
Çünkü kenti dönüştürmek, yoksulların yaşamına dokunan büyük işler yapmak ve bunu siyaseten de dönüştürücü bir kaldıraç olarak değerlendirip, toplumla siyasal bağlarını kuvvetlendirmek sadece AKP’lilerin hakkı(!) Onlara göre; Tunç Soyer’in ne haddine(!)
Hele hele, CHP’de kongre/delege seçimi vs varsa…
Kaynağı aynı yerden olduğu apaçık ortada olan güruh, ‘Hevalleşme’ vurgulu bir saldırıya geçiyor.
CHP içi rekabeti tilkiliğe vardıranların sağda solda da çokça duyduğumuz ifadeleri, CHP’den devşirme AKP’liler tarafından kelimesi kelimesine yandaş medyaya servis ediliyor. Güne ‘Bugün nasıl CHP’ye yüklenirim’ diye başlayan kalemlerin yazılarını ise yine CHP’liler okuyor! İzmir siyaseti algılarla niteliksizleştiriliyor.
Kemal’i Aleviliğinden, Heval’i Kürtlüğünden vurmanın dayanılmaz faşistliğine kendini kaptıran sözüm ona CHP’liler bu yoldan bir zaferin zafer olamayacağını geçmişte anlamadı belli ki… Yeniden yeniden denedikleri bu gerici yöntemler halkta karşılık bulmuyor.
Zafer Partisi İzmir İl Başkanı da aynı hevesle ‘siyaset yaptığını’ ve partisini güçlendirdiğini sanarken, CHP içi rekabetteki tilkiliklerin aparatı olduğunu fark eder mi? Sanmam!
Sahi, Zafer Partisi İl Başkanı ‘Hevalleştirmeyeceğiz’ açıklaması yapmadan bir gün önce, hangi CHP’li Belediye Başkanı Zafer Partisi’nin İlçe Başkanlığı’nı ziyaret etmişti?
Tesadüfün bu kadarı!
***
Söyleyecek sözü, değiştirecek gücü olmayan körlüğün, kentsel dönüşüme, sosyal belediyeciliğe, insanca yaşama dair iki kelam sahici fikri olmayan cehaletin, Suriyeli düşmanlığından yarattığı balon reytingle önce Alevi sonra Kürt düşmanlığına varma gayretine CHP’de yönetici olanlar ne der, ne diyecek bilemiyorum…
Ama İzmir’de CHP’ye oy veren milyonlar bu gerici kafaya selam bile vermez ondan eminim!
Burası İzmir, burada algılar olguların önüne geçmez!
Soyer’in toplumsal barışa ve bir arada yaşama katkı sunan siyasi çizgisinden tiksinmeleri ve iştahlarını kabartan rant arzuları nedeniyle, İzmir’de yaşayan Kürtleri, Alevileri, demokratları ötekileştirmeyi yöntem olarak görüp saldırmanın, ne denli halk düşmanı, ne derece bölücü, vatan düşmanı bir yönelim olduğunu fark edebilseler, Başkan Soyer’in önünde saygı ile eğilirler.
***
Sonraki yazılara giriş olsun diye son sözü bırakıyorum:
Evet, CHP güçlendirilerek dönüştürülmeli, CHP kokudan arındırılmalı!