Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Aydoğan Yavaşlı'nın oğlu Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı yazdı...


oğlum
senin yok adın daha
hatta kendin bile
ama yaşamın boyunca
mutlu olmanı dilerim
bir yapıtın yok dünyada
olursa sevi dolu bir kitabın olsun

diye yazmış babam Aydoğan Yavaşlı 1973 yılında o kimsenin bilmediği “kara kaplı” defterinde. Onun gibi yazar/şair olmayan ama kitaplar yazan oğlu olarak yazıyorum bu satırları.

Aydoğan Yavaşlı, edebiyat dünyasında derin izler bırakmış, önemli bir yazar ve şair olarak bilinir. 10 Nisan 1955'te Manisa'da doğan Yavaşlı, hayatı boyunca edebiyatla iç içe bir yaşam sürdü ve birçok esere imza attı. Babam Yavaşlı'nın eserlerinde, insan ruhunun derinliklerine inen, duygusal ve düşündürücü bir dil hakimdir. Onun anısını yaşatmak için kaleme alınan bu yazı, “küçük oğlu” olarak ona duyduğum sevgiyi ve saygıyı dile getirmektedir.

Babam Gökçeada Atatürk Öğretmen Lisesi'nden mezun olduktan sonra, uzun yıllar ilkokul öğretmenliği yaptı. 1988'de Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinden mezun oldu. 2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Oteli yangınından annemle birlikte yaralı olarak kurtuldu. Kendisinden daha “ağır yaralı” olan annemle, Almanya’ya Türkçe öğretmeni olma hayallerinden vazgeçip İzmir’de kaldı. İzmir'de öğretmenlik yaparken emekli oldu. Öğretmenlik kariyerinin yanı sıra, edebiyat dünyasında önemli bir yer edindi ve birçok eser yayımladı.

Babam öğretmenliği döneminde birçok öğrenciye dokunmuş, onların hayatlarını olumlu yönde etkilemiştir. Emekli olduktan sonra bile, öğrencileriyle olan bağını koparmamış, onların hayatlarına rehberlik etmeye devam etmiştir. Onun bu yönü, onu sadece bir yazar ve şair olarak değil, aynı zamanda bir insan olarak da özel kılmaktadır.

‘93 Madımak bütün ailemiz için bir dönüm noktasıdır. Türkiye’deki bağnaz ve gerici hareketin en önemli yılında annem ve babamı haberlerde ağabeyim Alper’le “ölü” olarak görmüştük. Sonradan aldığımız “iyi” haberlerde ise yaşadığını öğrendik. Annem karbonmonoksit zehirlenmesine bağlı olarak “geçici” hafıza kaybı yaşamıştı - ben dokuz yaşındayken. Bu süreçte babam “hafif” yaralı sayılanlardandı. Sonradan anladık bu yobaz ve gerici zihniyetten “sağ çıkan” olmadığını. Babam ve annem Madımak Davasından 1 kuruş tazminat almayan iki kişilerdi. Sonradan suçluların avukatlarının yüksek makamlara gelmesiyle dersini vermişti hayat bize. Zaten hangi maddi tazminat anne babasını öyle görmeyi “tazmin” edebilirdi ki. Son 2 Temmuz anmasına kadar hep derdi:
Bizim zamanımızda bir tek Sivas Madımak vardı - şimdi her yer Madımak!

Babam sivri dili ile bilinen bir yazardı. Atilla ağabeyi (İlhan) onu “yavaş gel Yavaşlı!” diye azarlamıştı ne de olsa. Ancak o sivri dili içerisinde bir Türkçe aşığı yatardı. Aile içi konuşmalarımızda bile Türkçe hatalarına tahammülü yoktu!

Mesleği ve kalbi gereği yazdığı yüz elliden fazla çocuk kitabı dışında iyi bir şiir okuyucusu ve mizah üstadıydı. Az sayıdaki şiir kitaplarında “yüreğinden süzdüğü” şiirlerinde şöyle demişti mesela:

Dişi kuytuluklarında
zavallı kalbimle sere serpe seviştiğim
endam sonsuzluğun ölümlü kucağında

Bilirim: Yalnızca bir sanrıdır
seninle ölümü ömre çevirmek

Babamın yazdığı kitaplar çocuklara başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan, millet ve doğa sevgisini aşılamayı amaç edinmişti. Bu eğitimle büyüyen yüzlerce kardeş bıraktı bana.
Ölümle arası yoktu pek. Altını bastıra bastıra çizmiş mesela Rıfat Ilgaz’ın şiirini - 1973’te:


Ölecek misin ya bir meydanda öl
Ya da dağ başında kavgan için
Böyle yatakta miskince ölme

Gerçekten de son nefesine kadar laik ve bağımsız Türkiye için yazdı/çizdi. Kendisine ait seçme kitaplarla dolu bir kütüphaneyi o en çok sevdiği torunlarına bırakan babam 17 Mayıs 2024 günü kendi deyimiyle “gözümüzden gönlümüze düştü”:


çocuk yaramaz kalbim!
mayısta çiçek açar iğde dalları
canlar ölür
kırılan camların sorulur hesabı
iyisi mi ne sen başlamış ol bu şiire
ne ben bulmuş olayım
yerden göğe yağan suların beslediği
o derin ve unutkan ırmakları

Bana beş yaşındayken boşuna öğretmemiş “Can Baba”nın şiirlerini:


Daha başka tür aşklar geniş sevdalar için
Açıldı nefesim fikrim canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim!