Ben okuduğumda liseydim. Ertesi gün matematik sınavımız vardı, bense umutsuzdum.
Böylesi zamanlarda gönlüm roman okumaya kaçardı. İnsanları Seveceksin’i, Çanlar Kimin İçin Çalıyor’u, Batı Batı Dedikleri’ni, Çevhov’un öykülerini, Çelik Böyle Sertleşti’yi, Bulantı’yı filan ertesi gün -özellikle- matematik sınavı varsa okumuşumdur.
Bertrand Russell’in İktidar’ını da tabii…
Elimden bir türlü bırakamamıştım. Dahası, ilgimi çeken, doğru bulduğum yerleri 1973 yılından beri gözüm gibi sakladığım defterime not etmişim. Hazır seçim, geçim, enflasyon, para, pul derken birkaç alıntı da İktidar’dan yapayım.
“Birçok kimseye siyaset zor gelir ve bu yüzden bu kimseler bir liderin ardı sıra gitmenin kendileri için daha hayırlı olacağını düşünürler –bunu, tıpkı köpeklerin sahiplerine bağlanışı gibi, içgüdüsel bir yoldan, bilinçsiz olarak yaparlar.”
Bir hafta önce gezip tozmak için gittiğim Tepeköy’de mağaza çalışanı bir genç kıza “Burada sizce kim kazanır?” diye sorduğum soruya aldığım yanıt gerçekten üzücüydü. “Bana ne!” dedi kaşlarını çatarak, “Allah hepsinin belasını versin. Bana hiçbirinden hayır yok.” Bu sözü üzerine (Marquez’den alıntı yaparak) “İyi ama sen siyasetle ilgilenmezsen siyaset seninle ilgilenir” dedim. “Hepsi Allah’ından bulsun!” dedi, ‘muhabbetimiz’ bitti.
O sırada önümüzdeki caddeden gürültülü bir biçimde siyasi partilerin arabaları peş peşe geçiyordu. Başkan adaylarına bir yararları olduğunu sanmıyorum ama içindekiler sanki kesin kazanmışlar gibi adeta kendilerinden geçmiş gibiydi. Oysa, “Toplu heyecan, insana sağduyuyu, insanlığı, hatta kendini koruma duygusunu bile unutturan, iğrenç kırımlara girişilmesini mümkün kılan, kahramanca ‘şehit’ olmayı göze aldıran tatlı bir sarhoşluktur.”
B. Russell’a göre “İnsanoğlunun sınır tanımayan isteklerinin en belli başlıları, iktidar ve şan kazanma istekleridir. (…) Başbakanın şanından çok iktidarı, Kralın ise iktidardan şanı vardır. Bir kural olarak şan kazanmanın en kolay yolu, iktidar kazanmaktır.”
Haklısınız: Politik iktidar meselesinin ötesinde bir de bizim birbirimizin üzerinde kurmaya çalıştığımız iktidar sorunu var. Russell’ın dediği gibi, “Her insan eğer elinden gelse tanrı gibi olmak ister”, evet ama bir İspanyol atasözü de bunu pat diye tersİne çevirir: “Kralın asasını yolda görsen alma” der. Çünkü iktidar, aynı zamanda sorumlu olma durumunu getirir.
Ah tabii, anlıyorum: Siz bizdeki sorumsuzları işaret ediyorsunuz. Haklısınız!