Mandarin Sitesi,
Portakal Konakları,
Limon Malikaneleri,
Nar Şatoları,
Ayva Yalıları,
Erik Konutları,
Kayısı Villaları,
Zeytin Kent,
Royal Kiraz,
İnek Center,
Mera Tower,
Falan filan derken, yok olup gitti güzelim topraklar, üzerindeki rençberler, hayvan haşatlar. Emeğinize sağlık öyle bir memleket kaldı ki geriye bir zamanlar Anadolu olsa ismi anca yakışır.
O kadar tarım arazisini betona gömdük, çarşıda pazarda her şeyin fiyatı ateş pahası, yanına yaklaşılmıyor. Gariban bir mala, bir o malı canı çekip de isteyen çocuğuna, bir kaç kere de etiketine bakıp duruyor. İnanamadığından bir de esnafa soruyor ‘gerçekten bu paraya mı?’ diye.
Bari beton ekonomisinin faydası olsun. Olmaz mı? Garibanın başını sokacağı evi alabilmesi zaten hayaldi iyi kötü arada bir kurulurdu insanların kafasında lakin şimdi kiralık bir evde oturabilmek bile hayal oldu. Ev sahipleri kiralara füze bataryaları takıp kiracılar ile harbe girişir oldular. Memura vermek ister zat-ı alileri, değilse de iki memur kefil olacakmış. O da biliyor, o paranın ödenemeyeceğini.
Son olarak çiftçi önümüzdeki sezonun ürününün siparişini şimdiden verir normalde! Lakin borç o denli taşmış durumdaki utancından fidecisini arayıp şu lazım diyemiyor. Vaziyet kötü, otur oturduğun yerde manyak mısın ne çiftçiliği...
Bu masraflarla yetiştirip de kar edeceğimiz bir ot kaldı, gerisi laf-ı güzafff.