Pandemi dolayısıyla stadyumların kapalı olduğu koca bir spor sezonunu geride bırakıyoruz. Futbol, basketbol, voleybol gibi bir çok branş bu sıkıntıyı hala yaşamaya devam ediyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde pandemi sürecinin doğru yönetilmiş olması meyvelerini verdi ve çoğu ülkede stadyumlara seyirci alınmaya başlandı. Kimi Avrupa ülkeleri kapılarını tamamen taraftarlara açmışken, bazıları kısıtlamalar dahilinde belirli kapasitelerle seyircileri kabul etmeye devam ediyorlar.
İnsan ister istemez düşünüyor. Sanırım şahsım hükümeti ‘Avrupa bizi kıskanıyor’ derken bundan bahsetmiyordu. Çünkü ben Avrupa’da yaşayan bir sporsever olsaydım, kıskanmaktan çok, acımayı tercih ederdim. Bunları, stadyumlar açılsın, sosyal mesafeler hiçe sayılsın anlamında söylemiyorum. Zaten dönüp baktığımızda sosyal mesafeyi hiçe sayanlar da bizler değiliz. Her gün çıkıp hijyen, maske, mesafe diyerek insanları kalabalık ortamlardan uzaklaştırmaya çalışan, yaşadıkları kayıpların cenazesinin gerçekleştirilmesine bile izin vermeyen Sağlık Bakanının binlerce kişinin bulunduğu cenazeye katıldığını hep birlikte gördük. Böyle bir hata dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın o Bakan istifa ederdi fakat bizimkisi sadece “özür dilerim, bilemedim vallahi” dedi.
Ekonomik olarak toplumun geldiği durum içler acısı ve insanların kendilerini iyi hissetmelerinin tek yolu sosyalleşebilmek. Sizler bu ülkeyi yönetenler veya yönettiğini düşünenler olarak lebalep kongreler yapıp bununla övünüyorsanız, binlerce kişinin olduğu cenazelere katılıp sosyal mesafeyi yok sayıyorsanız bazı şeyleri daha fazla konuşmaya gerek yok demektir.
Pandemi dolayısıyla spor sektörünün bizden daha kötü yönetildiği hiç bir ülke yok dünyada. En basit örneklerinden bir tanesi de Bölgesel Amatör Lig’in yaşadığı sıkıntılar. Bizde dahil olmak üzere dünyanın her yerinde spor sezonlarının sonuna yaklaşıyoruz ve Türkiye’de henüz BAL ligleri başlamadı bile. Son yapılan açıklamaya göre Nisan ayında başlaması planlanıyor fakat sorun bu değil. Bu zamana kadar bu liglerde forma giyen oyuncuların neden mağdur edildiğinin cevabını verebilen kimse yok. Çünkü bu sorunun mantıklı bir açıklaması yok. Ortalama olarak 150-160 kulübün mücadele ettiği BAL liginde geçimini bu organizasyondan karşılayan ve hayatını sürdüren binlerce insanın aylardır yaşadığı sıkıntılarla ilgili kimse bir açıklama yapma gereği duymadı. Süper Lig’de, Tff 1.Lig’de, 2.Lig ve 3.Lig’de Covid-19 tehlikesi yok ama sadece BAL liginde mi var sorusuna kimse yanıt vermedi. Olan yine vatandaşa oldu. Olan yine geçimini top oynayarak sağlayanlara, malzemeciye, antrenöre ve onların ailelerine oldu. BAL Ligi Nisan ayında başlasa da yaşanan mağduriyet asla unutulmayacaktır.
İçinde bulunduğumuz durumda ülke içerisindeki hiç bir dinamiği doğru yönlendirmeyen ve yönetemeyen şahsım hükümeti tamamen kontrolü kaybetmiş durumda. Her geçen gün kan kaybeden güzel ülkemizin artık yeni bir başlangıca ve kurtuluşa ihtiyacı var.
Yaşanan zorluklara rağmen vatandaşını yok sayan, hala Avrupa bizi kıskanıyor yalanına sığınan, spor sektörünün içinde yer alan ve kendisine yapılan haksızlığın farkında olan herkes ilk seçimlerde şahsım hükümetine gereken dersi verecektir.
Bizler buradan yazmaya ve hakkı yenenlerin sesi olmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin geleceğinde kime yer olup olmayacağına karar verebileceğini düşünenlere, Türkiye’nin geçmişini de geleceğini de gösterme zamanı geldi.