14-28 Mayıs seçiminden sonra en çok kullanılan kavramlar önce “değişim-umut” sonra “umutsuzluk” oldu. Seçim sonrası yaşanan hayal kırıklığı ve üzüntü ile “Artık siyaseti bırakıyorum”, “Depresyona girdim, psikolojim bozuldu”, “Ben artık kendimi güvende hissetmiyorum” gibi kaygı ile tamamlanan cümleleri çokça duyar olduk.
Tüm muhalifleri kendisine tehdit olarak gören bir iktidarla “beş yıl daha” devam edileceği, “teröristlikten”, “hainliğe” her tür çirkin iftiraya maruz kalma tehdidi ile yüz yüze kalınması, toplumsal kutuplaşma hatta düşmanlaşma nedeniyle kendisinin yalnız kalacağına veya tehdit altında olacağına dair gelişen inanç; kaygı bozukluğu yaşamak için geçerli nedenler.
Ancak bazen küçük müdahaleler; böylesi derin girdaptan tamamen çıkılmasını mümkün kılmasa da kendine dair güven tazelemenin aracı haline gelebiliyor. Seferihisar Belediyesi, ikincisini düzenlediği kitap günleri ile ülkede yaşanan gelişmeler karşısında görece “küçük” ancak umut tazelemek adına büyük bir işe imza attı. Milletvekili, yazarlar, sanatçılar ile farklı kesimleri 2. Seferihisar Kitap Günleri ile bir araya getirdi. Genci, emeklisi, kadını, emekçisi, çiftçisi ile umutsuzluğu paylaşan “aydınlar”, umut tazelemek adına birlikte tartışma sürdürdü. Geçmişi değerlendirdi, geleceği nasıl inşa edilebileceğine dair birlikte kafa yordu. Elbette üç gün süren bu faaliyetin umutsuzluğun yatıştırılabileceğini ifade etmek mümkün değil.
“Teslim olmamakta bütün mesele!”
Ancak birilerinin üç beş kişi ile bir araya gelmesi bile umudu canlandırmak adına etkili olabiliyor. Moraller yerine geliyor, dövünüp ah vah edileceğine insanların birbirine yüzünün döneceği etkinlikler ile umuda kapı aralanıyor.
Durmadan, hiç gevşemeden başarı göstermeye iten küçük etkinliklerle hayatımızın kırılgan dönemlerinde “şarj olmak”, gücümüzü toplamak için kendimize gereken zamanı ayırmak gerekiyor.
“O” noktaya ulaşmak için zorlu aşamalardan geçmek, her yıl kendini yenilemeyi öğrenmek, mücadele etmek gerekiyor. Birbirine omuz vermek adına, bazen üzüntü bazen kararlılık bazen irade paylaşılıyor. Hayat; her an mücadeleyi de kaygıyı da umutsuzluğu da toplumsal ilişkiler yumağı ile bizlere sunuyor. Şairin dediği gibi: Teslim olmamakta bütün mesele!