28 Mayıs seçimlerinden sonra, umutların dibe vurduğu bir yaz geçirdik.

Vatandaşlar siyaset konuşmaktan uzaklaştı, partilerin açıklamalarına sırtını döndü.

Tam bir toplumsal depresyon dönemi gibiydi.

Hele 6’lı masadan gelen çatlak sesler…

Hele CHP içinde kazan kaldıranlar da üzerine eklenince…

Sanki muhalefet 25 buçuk milyon oy almamış gibi, psikolojik olarak havlu atıldı.

Öyle ki, 14 Mayıs’ta milletvekili seçilenlere mikrofon uzatıp cevap alamadığımız oldu.

Öyle ki, panellere konuşma yapmaya gelemeyen vekillerle karşılaştık.

***

Sonra, muhalefetin en güçlü partisi CHP’de kongre takvimi açıklandı.

Yüzlerce mahalleye kürsü ve sandık kuruldu.

Listeler açıklandı, adaylar yarıştı.

Sözü-eleştirisi olan herkes konuştu.

Öyle ki, o dönemde de moralsiz seçmenin karşısına çıkıp, moral vermekten, ufuk açmaktan çekinen vekiller gördük.

Öyle ki, kimisi yaz tatili programını çoktan yapmıştı bile.

Bazıları mahalle mahalle üyelerle toplantılar yapıp, tabanın moralini yükseltmeye çalışırken, kimileri de yurtdışı programlarında, tekne turlarında boy gösterdi.

Hiçbir ilçe kongresine katılmayıp, bir tane bile üyenin elini sıkmayanlar var.

Mahalle seçimleri tamamlandı.

İlçe kongreleri yapıldı.

Yaz sıcağında mahalle mahalle çalışanlar, örgütün kantarına çıkıp ipi göğüsledi.

Anadolu’nun çok güzel sözlerindendir: ‘Tarlada izi olanın harmanda sözü olur’

***

10 gün sonra il kongresi olacak.

İlçelerde ezici bir üstünlükle kazanan Şenol Aslanoğlu üzerinden Tunç Soyer’i köşeye sıkıştırmak üzere Kılıçdaroğlu’na bir basınç uygulanıyor.

Nedir o basınç?

‘Mahalle ve ilçelerdeki sonuçları dikkate almayalım, uzlaşı adayı çıkaralım’ basıncı…

Sabahtan bu yana telefonlarım bu konuya dair susmuyor.

‘Şenol olmasın. Başka bir uzlaşı adayı olsun’ diyenlere sitem eden telefon görüşmelerinden notları sizin için derleyerek aktarıyorum:

-CHP dinamik bir partidir, heyecanını oradan alır. Milletvekili listeleri zaten örgütü üzdü, kızdırdı, bari kongrelere yukarıdan müdahale etmeyin.

-Uzlaşı eşitler arasında olur, şu anda uzlaşı isteyenlerin tamamı, bir tane bile kongre kazanamamış isimler. Neden kongreleri kazananlar olmasın da kongrelere dahi gelmeyenlerin dayatması olsun? İl Başkanı’nı kaybedenler kulübü belirleyecektiyse, neden mahallelerde sandıklar kuruldu? Olmaz öyle şey!

-Madem uzlaşı olacaktı, niye mahalle ve ilçe kongreleri yapıldı, niye insanlar günlerce emek verdi, mücadele etti? Şimdi uzlaşı diye tutturanlar yaz tatili yaparken örgüt mücadele etti, örgüt bir araya geldi, konuştu, dertleşti, yeni yöneticilerini, delegelerini seçti.

-Geçen kongrede de tek aday dayatıldı. Deniz Yücel sırf bu durumdan ötürü 250 oy alan il başkanı olarak anıldı. İlçe kongreleri, delege seçimleri boşuna yapılmadı. 3 isim adaylığını açıkladı. Şimdi örgütün kantarına çıkma zamanı.

-CHP, lobicilik faaliyetlerinin yön vereceği bir parti değildir. CHP’de demokratik teamüller işler. Demokratik yarışlar olur. Adaylar çıksın, listeler yapılsın. Hak eden kazansın. Örgüt karar versin.

-Uzlaşı kötü bir şey değil ama bugün uzlaşı diyenlerin kastettiği şey gerçek manasıyla uzlaşıyı tarif etmiyor. Mahalle delege seçimleriyle başlayıp bugüne kadar gelen sürecin kendisi bir uzlaşı arayışı değil mi? Örgüt uzlaşıyı aradı ve büyük ölçüde Şenol Aslanoğlu üzerinde uzlaşıya vardı. Yani örgütün gerçek uzlaşı adayı Şenol Aslanoğlu’dur. Geri kalanı örgütünde var olamayanların başka mecralar üzerinden meşruiyet arayışıdır.”

***

Bu eleştirilerin büyük çoğunluğuna ben de katılıyorum.

Takdir siz değerli okurların…

Karar CHP üyelerinin ve delegelerinin…

BİR ÖNCEKİ YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ: ÖRGÜT NE DERSE DOĞRU SÖYLER