Sevgili okur, uzun bir yazı olacak. Mücadeleci Çiğli işçilerinden selam getirdim. İşçi arkadaşların hatırına sabırla okumanızı isterim.

Genel İş Sendikası Genel Merkezi tarafından Çiğli Belediyesi işçilerinin temsilcileri görevden alınmıştı. İşçiler tarafından seçilen temsilciler, Genel İş sendikası tarafından neden mi görevden alındı?

İşçiler neden görevden alınmıştı?

Yüz kızartıcı suç işledikleri için değil. İşçi arkadaşlarını patrona sattıkları için de değil. İşçileri böldükleri, işçilerin ortak iradesini yok saydıkları için hiç değil. “Ee bir sendika temsilcisini neden görevden almıştır?” diyeceksiniz. Sormakta da haklısınız. Söz, yetki ve karar mekanizmaları işçilerin inisiyatifinde olsa, sınıf sendikacılığı hakim olsaydı, bu sorular haklı olabilirdi. Ne yazık ki durum bu kadar basit değil. İşçi hareketini yakından takip edenlerin de bildiği gibi, sendikalarda görevden alma varsa, mücadeleci işçilerin tasfiyesi vardır. Sendikal bürokrasiyi rahatsız edecek, işçilerin ortak inisiyatifini hayata geçirecek adımlar atılmış, sendika bürokratları ve patron işbirliğiyle işçilerin mücadelesine set örülüyordur!

Çiğli işçileri için de öyle oldu. İşçiler hep birlikte oturarak tartıştı. 900’den fazla işçi, “bizim için eylem araç, amaç değil. Önce müzakere yollarını arayalım” dediler. Uzun süre Utku Gümrükçü tarafından oyalandılar.  “Enflasyon karşısında ailemizi, çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Biz belediyeyi zora sokmak istemedikçe onlar bizim ailelerimiz yoksulluğa itiyor” diye tartışan işçiler, “Ee bizim en önemli araçlarımızdan biri eylem yapmak o halde eylem yapalım” diyerek kolları sıvadı. Temsilciler de işçilerin ortak kararına uyarak ayrı ayrı eylemler yaptı. Kılıçdaroğlu’nu protesto etmek için değil, (bence etmelerinin de hiç bir mahsuru yok) taleplerini dile getirmek için görüşmek istediler. İşçilerin ortak iradesi dışında, işçilerin ifadesiyle, “amacın dışında taşkınlık” yaşandı. Yaşanan olay işçilerle, CHP ve kamuoyunu karşı karşıya getirdi. Utku Gümrükçü’nün işçilere karşı bu durumu fırsata çevirdiği de söyleniyor. İşçiler bu yönde açıklamalar yapsa da kimse duymak istemedi.

Sendika merkezi için de aranan fırsat doğmuş oldu. Mücadeleci işçileri tasfiye edip, CHP yöneticilerini hoşnut etmek istediler. Bir taşla iki kuş meselesi! İşçileri hemen görevden aldılar.

Seçim neden yapılmıyor?

Genel İş Sendikası’nın tüzüğüne göre temsilcilerin görevden alınması durumunda iki ay içerisinde seçim yapılması gerekiyor. Sendika kendi tüzüğüne aykırı hareket etti. Ancak dört ay sonra seçim tartışılır oldu. İz gazete aracılığıyla ve kamuoyu baskısıyla sendika, bugüne yani 17 Nisan’a seçim kararı aldı.

Cenan Ünal, Yusuf Aydın ve Ali Bingöl adlı işçileri Çiğli Belediye işçileri, yeniden temsilci görmek üzere tartışma başlattı. Elbette başka temsilci adayları da var ancak işçiler içerisinde; haksız görevden almaya tepki olsun hem de işçilerin ortak iradesine bağlı oldukları gerekçesiyle, bu üç ismi yeniden temsilci görmek üzere ağırlık oluştu.

Utku Gümrükçü’nün sendika merkezini arayarak, “Bu üç işçiyi temsilci olarak görmek istemiyorum. Olursa işten atarım” dediği yönünde iddialar işçiler içerisinde tartışılmaya başladı. İddialar bunla sınırlı değil. Utku Gümrükçü belediyenin çalışanı kamu emekçilerini, Tüm Bel-Sen’den istifaya zorlayarak Yerel Sen’e geçirmeye de çalışıyor. Bu iddialara karşı sendikanın mücadele bayrağı açması gerekirken, görevden aldıkları temsilciler yeniden göreve gelmesin diye seçimleri ertelemekle meşgul oluyor Genel İş Sendikası!

Cem Karaca’nın dediği gibi:

Seçin bakalım seçin

Ki dön baba dönelim

Aynı yere gelelim

Çete çeteye çatmış

Çete çete içinde

Battık buruna kadar

Cafer getir peçete

İşin özü

“Bu işçiler bunca yoksulluğa rağmen neden mücadele etmiyor?” gibi beylik lafları bilirsiniz. İşçilerin böylesi zor koşulları yararak mücadele etmesi büyük başarı. Sendikal bürokrasi, sermaye partileri, gündelik yaşantının hayatta kalmak üzere atan ritmi korkunç bir abluka altına alıyor işçileri. Böyle olmasına rağmen işçiler, kıpırdıyor, harekete geçiyor. İşçilerin iradesi yol gösteriyor, öğretiyor.

Hem belediye başkanıyla hem de sendikal bürokrasiyle mücadele ederek, birikimlerine birikim, hırslarına hırs katıyorlar. Bıkmadan, usanmadan mücadele ediyorlar.

Şimdi size basit bi soru:

Çiğli işçisine destek olmayalım da ne yapalım?