2025’e girerken ülkemizin ekonomide, iç ve dış politikada sergilediği görüntü; ne yazık ki “iç açıcı’’ değildir, umut vermiyor.
İktidar alışageldiğimiz tutumunu sürdürüyor; muhalefet de stratejiden yoksun taktik manevralarla oyalanıyor, umudu örgütleyemiyor.
Muhalefet açısından baktığımızda “TAKTİK BAŞARILARIN STRATEJİK YENİLGİYİ’’ önleyemediğini görüyoruz.
2025’e girerken iç politikada “KUTUPLAŞMA, GERGİNLİK’’ sürüyor; ANAYASA YARGI BAĞIMSIZLIĞI, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ, İNSAN HAKLARI, DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, ANAYASA VE DEMOKRASİ TARTIŞMALARI SÜRÜYOR.
EKONOMİDE VE İŞ YAŞAMINDA ARTAN İFLASLAR, KATLANAN BORÇLAR, İCRA DOSYALARI, DARALAN EKONOMİ, TIRMANAN İŞSİZLİK, HAYAT PAHALILIĞI, BARINMA VE BESLENME KRİZİ İLE DERİNLEŞEN YOKSULLUK; GÜNDEMİ İŞGAL EDİYOR.
Diyebiliriz ki; umut vermeyen, içimizi karartan bu tablo; sürdürülebilir değildir. Unutmayalım ki; toplum bu “KARAMSAR’’ havanın dağılmasını, özellikle muhalefetin yeni bir hikaye yazmasını, ‘’UMUDU ÖRGÜTLEMESİNİ’’ demokrasiyi de, ekonomiyi de soluklandıracak, refahı yaygınlaştıracak ve ikna edici bir ‘’REÇETEYİ’’ GÜNDEME TAŞIMASINI BEKLİYOR.
Oysa; iktidar ve muhalefetin, vatandaşın işini, aşını öncelemeyen, gelecek beklentisini karşılamayan, umudu yeşertmeyen ‘’KISIR’’ politika taktikleri gündemi işgal ediyor.
Yoksulluğun kıskacında kıvranıyoruz
2025 yılını kapsayacak asgari ücret, 22 bin 104 TL olarak belirlendi.
‘’AÇLIK SINIRI’’nın da altında olan bu asgari ücret; 8 buçuk milyon kişiyi ve kadın çalışanların da yüzde 54’ünü aileleri ile birlikte açlığa ve yoksulluğa “mahkum” ediyor.
Bu arada; 17 milyon vatandaş yardıma muhtaç.
11 milyon işsizimiz var. Her 10 işsizden sadece 1’i işsizlik ödeneği alabiliyor.
Asgari ücret, “ORTALAMA” ücrete dönüşmüş durumda.
Açıklanan yeni asgari ücret; yoksulluğu daha da derinleştirecektir.
Bu arada; TOBB’un 2024 Ocak- Kasım dönemi istatistiklerine göre; 11 ayda 23 bin 861 şirket kepenk indirdi.
Yeni kurulan şirket sayısı da yüzde 11,4 azalmayla 116 bin 9’dan 102 bin 804’e geriledi.
Bu tablo; ticari hayatın da ‘’DARALMA’’ sürecinde olduğunu gösteriyor.
Öte yandan; ülkemizde hem gelir adaletsizliği hem de vergi adaletsizliği var.
Vergilerin yüzde 65’i zengin-fakir ayırmadan ‘’DOLAYLI’’ vergilerden oluşuyor.
Zengin de fakir de ekmek, su, yoğurt, süt, benzin-mazot vb. alırken dolaylı vergi ödüyor.
Bu arada; para kazanan şirketlerden alınan verginin toplam vergi gelirleri içindeki payı ise yüzde 65. Bu; adaletsiz bir tablodur. Ayrıca; yoksulluk giderek yaygınlaşıyor, derinleşiyor. TÜİK’in ‘’Sosyal Koruma İstatistikleri’’ne göre; sosyal koruma kapsamında maaş alanların sayısı 2023’te 16 milyon 893 bin olurken bu sayı, 2024’te 17 milyon 719 bine yükseldi.
Bu veriler; yoksullaşma sürecinin devam ettiğini gösteriyor. İktidar; yoksulluğu yok etmek yerine, yoksulluğu yönetiyor.
Öte yandan; bütçe, siyasal iktidarın vatandaşa hangi gözle baktığının aynasıdır.
2025 bütçesi 14.7 trilyon TL gider, 12.8 trilyon TL gelir ve 1.9 trilyon TL de açık veriyor.
2024’te halktan 262 milyar TL “para cezası’’ toplanacak. Yüzde 43.9’luk ‘’YENİDEN DEĞERLENDİRME’’ oranıyla iğneden ipliğe her şeye zam yapılacak.
Bütçeden 1.9 trilyon TL de faiz ödenecek.
Böylece; 2025 bütçesinin “FAİZ, CEZA VE ZAM’’ bütçesi olduğu görülüyor.
Bu arada; siyasi tabloya baktığımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’deki gelişmelerin de etkisiyle oylarının arttığı, CHP’nin oylarının da azalış sürecine girdiği görülüyor.
Anayasa değişikliği ve erken seçim konularının gündemdeki ağırlıklarının giderek arttığı gözlemleniyor.
SONUÇ OLARAK
2025; yeni bir başlangıçtır, her başlangıç da yeni bir umut, yeni bir bekleyiştir.
NOT: 2025 yılının İZ GAZETE ailesine, ülkemize ve ulusumuza esenlik içinde başarı getirmesi, umutları tazelemesi en içten dileğimdir.