Birkaç gün sonra yeni bir yıla merhaba diyeceğiz. Nasıl bir yılın içinden geçtik ya da yıl mı bizi delip geçti, tartışılır?
Bunun tartışmasını kendi içimden yapıp, sonra tekrar içimden sonuç deklarasyonunu boyumdan büyük bir kürsüden okuyup, dinleyenlerin hepsini; ‘’Oturun, sıfır!’’ diye tersleyip, kafamdaki huninin sivri tarafıyla takvimi çevirdim. Biz elbet takvimi çevirdik yeni güne doğru da geçmişi unutmayı ve yok saymayı muhteşem beceren insanlar olarak; yeni yılda da günlük tutmayacak, iki tarafı da açık olan çuvala atacağız tüm kötü şeyleri. Bugün kötü yaşanan ne varsa koyacağız altı yırtık heybemize. Biz yürüdükçe, adım adım hafızamızın en karanlık yerinde görünmezliğe bürünecek ilk duyduğumuz zaman lanet okuduğumuz her şey.
Bir yıl daha bitiyor. Yeni yıl, yeni umut diye kendimizi ikna edip heyecanlanmaya fırsat bile bulamadan 2025 yılının zorlu bir yıl olacağını açıkladı üst düzey yetkililer. Ortalama On Beş Milyon asgari ücretliye bir yıllık geçinebilecekleri ücreti söylediler. Hani öyle utana sıkıla falan değil, teşekkür ve minnet bekler tonda ve hayırlı olsun diyerek. Bir hırka ve bir hurma ile yaşamını sürdüren üst düzey abiler, döndüler ve dediler ki, ‘’Bir yıl boyunca bu ücrete çalışacaksınız!’’. Peki buna mahkûm edilen On Beş Milyon kişi ne mi yaptı? Kızmadık, kızacak yerlerimiz çok incindi efendim. Malum biz daha yeni yıla girmeden attık bunu da altı yırtık heybemize.
Asgari ücretin açıklanmasından sonra, hemen dibimizde şu fakirliği öven tipler beliriverdi. ‘’Ah be canım! Bizim derdimiz bize yetiyor.’’ demeye kalmadan, ‘’O da dert mi bacım? Mütevazi yaşamayı öğreniverirsen et de bir fasulye de.’’ deyip çekiliverdi köşesine. Biz içimizden kurtlanıp duruverelim, zaten sadece içimizden kurtlanıyoruz. Canım Profesör Oytun Erbaş, ”Şimdi siz ayağınızı yorganınıza göre uzatmazsanız, saçma sapan harcamalar yaparsanız, o paralar yetmez. Bir insanın alacağı kalori belli, 1300 kalori. Ah bu cümleyi duyunca bende bir rahatlama, bende bir mutluluk... ‘’Ne kastık canım bu kadar? Altı üstü kalori, elimizi sallasak elbet çarpar bir taraftan, önümüze düşüverir.’’ deyip, oh mis modunda rahatlamışken videoyu devam ettiriverdim o gazla ‘’Siz her şeyin daha fazlası olsun isterseniz; evler şöyle olsun böyle olsun, bilmem hangi ülkede 30 m2 evde yaşıyor gençler, ama dertleri adam olmak. Fakat siz, 300 m2 evim olsun aman şunu yiyeyim aman bunu yiyeyim, onun sonu yok ki.” diyor benim güzel abim. Yeter mi? Yetmez, o kadar asgari ücretle nasıl geçinilir anlatmak için bu kadar cümle yetmez elbet. Devam ediyor canım abim,” Kuru fasulye de protein et de protein. Mütevaziliği öğrenmeniz gerekiyor bunun sonu yok. Asgari ücretliye elli ver elli harcar, yüz ver yine harcarlar.’’ Sonunu bağlıyor şükür “Bacım her zaman şunu derim: fakir hayat ya da fakir tip hayat en sağlıklı hayattır.” Sonra canım bacısı durur mu? Yapıştırıyor cevabı, “Yani asgari ücrete üzülmesinler, kendi hayatlarını asgari ücrete göre organize etsinler.”
Normalde istemediğim şeyleri yapmak konusunda çok tembel olan ben hiç üşenmeden hem videoyu izledim hem de tek tek yazdım. Sabırlı biriyim normalde ama bu kadar sabrım olduğunu bende bilmiyordum.
Fasulye fiyatını falan yazmayacağım elbette, yaşadığımız ülkede insanların fakir yemeği olan makarna ve patatesi dahi almakta zorlandığını da detaylarıyla yazmaya gerek yok. E be canım abim çok güzel konuşuyorsun, hani ülkenin yarıdan fazlası kredi ve kredi kartı borcu içinde, yılı yıla vurup karanlıktan mum ışığı devşirmeye çalıştığı dönemlerde olmasaydık. Bu güzelim video metrekaresini hesap etmekte zorlandığımız saraylarda yaşayan, koluna taktığı çanta fiyatına iki evin geçineceği insanlara olsaydı ayakta alkışlanabilirdi. Hani gerçekten kimsenin malında gözümüz yok elbette, bu kadar fakirlikten dem vururken keşke üç beş yerden maaş alıp hala doymayanlara, vergileri silindiği halde hala ağlayanlara, yakınlarını geçtim tüm sülalesine maaş bağlayanlara değinemezsin de (malum alırlar abim kapından) ima etseydin bari.
Koskocaman bir yılı devirdik ve maalesef altında kaldık. 2024 yılının ilk on ayında 357 kadının katledildiği bir ülkede, asgari ücretin açlık sınırının çok çok altında olduğu bir ülkede, yüzümüz kızarmadan çocuk istismarlarından, çocuk cinayetlerinden bahsettiğimiz bir ülkede hala susuyorsak, maalesef ki böyle patavatsızların bize ders vermesine her zaman maruz kalacağız.
Herkesin heybesinin altını tamir ettiği bir yıl dilerim. Acımızı da tatlımızı da unutmazsak yeşereceğiz elbet.