Türkiye Cumhuriyetı yurttaşı, yani Türk, Daron Acemoğlu’nun ekonomi dalında Nobel ödülünü alması epey sevinç yaratmasının yanı sıra bazı çevrelerde tereddüt hatta eleştirilere yol açtı.

Bunlar iki öbeğe ayrılabilirler:  Acemoğlu’nu yeterince Türk bulmayanlar ve onu yeterince solcu bulmayanlar.

Ben ilk öbektekileri iyi tanıyorum.  Çünkü, onların tereddütlerinden güç alan fanatikler iki arkadaşımı öldürdüler: Diplomat Bahadır Demir’i ve gazeteci Hrant Dink’i. Bahadır’ı öldürenler onun yaptıkları için değil, Türk olduğu için öldürdüler. Hrant Dink’i öldürenler de onu yazdıklarından dolayı değil Ermeni olduğu için öldürdüler.  

Merak edenler o konudaki kitabımı ya da İngilizce çevirisini okuyabilirler. Unutulmuş Bir Suikastın Anatomisi, The Hate Trap.

Her ikisinde de aslında kaybeden Türkiye oldu.  Varlıklarını nefret ticaretine borçlu olanlar ise kazançlı çıktılar.  Çünkü nefret tazelemiş oldular.

Türkler ve Ermeniler bin yılı aşkın bir süre bu topraklarda birlikte yaşadılar.  İyi günleri oldu, kötü günleri oldu. Bunlar tarihin farklı katmanlarında resmedildi, tartışıldı, sonra hayat devam etti, yeni resimlere geçildi.

PENTIMENTO

Ben Türkiye bir pentimento, yani çok katmanlı yağlıboya eserdir derken, o resimlerin hepsinin o tuvalin altında bulunduğunu  ama eski katmanların soluk boyalarının en üstteki resmî bozmaması gerektiğini savunuyorum.  

Evet, alt tabakalarda bazısı iyi bazısı kötü çok şeyler var.  Onları saklamak mümkün olmayabilir. Ama onlara takılıp kalmak toplumları hasta eder.  Hrant da aynen böyle demiyor muydu.

Bravo Daron, en üstteki son resme güzel bir ayrıntı eklenmiş oldun.  İlerde tuvali kaldırıp bakanlar onu göreceklerdir.

İyi ya da kötü, bizi de göreceklerdir.

SOLCU DEĞİL Mİ?

Amerika’da “liberal” solcu demektir.  Daron’u bizim ölçütlere göre yeterince solcu bulmayan bizim keskinlere gelince…

Kardeşim, sen hangi çağda ya da gezegende yaşıyorsun?  Kestiğin radikal ahkamlara kanacak olursak,  dünya sosyalist devrimin arifesindedir, yarın yerkürenin tüm başkentlerine kızıl bayrak çekilecektir! Neymiş, Acemoğlu’nun  alınmasını istediği sosyal önlemler ve yapılmasını savunduğu demokratik reformlar aslında kurulu düzeni takviye içinmiş!  

Peki ne yapılmalı?  Sendika olmadan, örgüt olmadan devrim nasıl olur?  Kiminle olur?

Dünyada sol,  bu türden dar kafalılıklar yüzünden yenilgiden yenilgiye sürükleniyor.   Sayelerinde Milton Friedman gene kahraman oldu. Neoliberal kapitalistler çoğu yerde refah devletini tasfiye ettiler, şimdi sosyal devleti çökertiyorlar, resmen faşistleşiyorlar. Ama ortada onları yıkacak sosyalist güçler ve partiler yok!  

Niçin yok?

Ey, keskinler, şu isyan ettirici objektif koşullara rağmen niçin yok? Sakın biraz da sizin yüzünüzden olmasın!